English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Unbalanced

Unbalanced translate Turkish

219 parallel translation
She thought she'd lost you, but no woman destroys herself who isn't already unbalanced.
Seni kaybettiğini düşündü, ama aklı yerinde hiçbir kadın kendini yok etmez.
But it must have occurred to you that we are dealing with an unbalanced mind.
Ama dengesiz bir kafayla karşı karşıya olduğumuz aklınızdan geçmiş olmalı.
Has it ever occurred to you that our captain might be unbalanced?
Kaptanımızın belki de dengesiz olduğunu hiç düşündünüz mü?
But the old girl certainly seems unbalanced.
Ama bu yaşlı kadın kesinlikle dengesiz gözüküyor.
Well, I say there is something unbalanced with him tonight.
Sana söylüyorum, bu gece onda bir tuhaflık var.
You might as well know, that man's unbalanced.
O adamın dengesiz olduğunu bilmelisiniz.
A confused, unbalanced young man with only one thought in mind :
Aklında tek bir şey olan kafası karışmış, dengesiz bir genç.
Unbalanced somehow.
Bir şekilde dengesiz.
I feel a little unbalanced myself.
Ben de biraz dengemi kaybettiğimi hissetmeye başladım.
When my uncle found him, Father was unbalanced.
Amcam bulduğunda babam dengesini yitirmişti.
The woman is completely unbalanced!
Bu kadın dengesiz!
She's unbalanced.
Dengesiz.
He has long been aware that General Bogan is mentally unbalanced... and has warned me to observe him closely.
General Bogan'ın yapabileceği dengesizlikler konusunda beni uyarmıştı... ve kendisine göz kulak olmamı emretti.
He always seems so insecure, so unbalanced.
Her zaman çok endişeli ve dengesiz görünüyor.
After all, his actions are those of an immature, unbalanced mind.
Adamın davranışları gelişmemiş ve dengesiz bir kafaya ait.
What lead this unbalanced creatures to commit horrible murders?
Bu kaçık yaratıkları bu kadar korkunç cinayetler işlemeye iten şey nedir?
Who is that dangerously unbalanced woman?
Bu tımarhane kaçkını kadın da kim?
Don't you dare strike that brave, unbalanced woman!
O cesur, dengesiz kadına vurmaya kalkma sakın!
The act of an unbalanced mind, 12 years.
Akli dengesi bozuk, 12 yıl.
"I believe that Wainwright has become temporarily unbalanced, and that his condition renders him susceptible of enemy use."
"Wainwright'ın son zamanlarda geçici bir şuursuzluğa uğradığına ve bu durumunun onun düşman tarafından kullanılmasına mahal verdiğine inanıyorum."
He's unbalanced. He's mad.
O dengesiz.
I think Pickman's becoming unbalanced.
- Bence, Pickman dengesizleşiyor.
Unbalanced, if you ask me.
Dengesiz, eğer fikrimi sorarsan.
Your rage has unbalanced you.
Öfkeden kendinize hakim olamıyorsunuz.
Do you mean are you crazy, like seriously unbalanced, like losing your grasp on reality?
Deli miyim derken, aklini dengeni kaybetmekten gerçekleri anlayamamaktan mı bahsediyorsun?
Are you sure he's not unbalanced?
Akli dengesinin bozuk olmadigindan emin misin?
He's unbalanced the dilithium reaction.
Dilithium reaksiyonunu dengesiz duruma getirdi.
Privations have unbalanced them.
Mahrumiyet dengelerini bozmuş.
It's obvious that the kid's unbalanced.
Bakın, çocuğun dengesiz olduğu apaçık ortada.
- You're unbalanced.
- Dengesizin tekisin.
- You know this dog is unbalanced.
- Biliyorsun bu köpek dengesiz.
I'm just trying to point out it's unhealthy, unbalanced - not to mention disgusting - for a grown woman to take on a dog as her life partner.
Ben sadece sağlıksız olduğunu söylemeye çalışıyorum, dengesiz, iğrençliğini söylemiyorum bile yetişkin bir kadının bir köpeği hayat arkadaşı olarak alması.
The highlights of your eyes are completely unbalanced.
Göz hatların dengesiz.
We didn't want to have to tell you this but the vice-president is mentally unbalanced.
Sana bunu söylemek istemiyorduk ama... başkan yardımcısı dengesizdir.
- He's unbalanced!
- O dengesiz biri!
Even before the Phoenix debacle I had come to realize that Arkady was too unbalanced and cruel to wisely rule my empire.
Phoenix fiyaskosundan önce de Arkady'nin çok dengesiz olduğunu fark etmiştim imparatorluğumu bilgece yönetmek için fazla gaddardı.
It would appear to me sir, with all due respect, that your stewardship as captain of the Albatross... could be characterized as reckless, unbalanced, with no discipline whatsoever.
Bana kalırsa, siz Albatross'a çok dikkatsiz, dengesiz ve disiplinsiz bir şekilde kaptanlık etmişsiniz.
Mr. Safford is unbalanced.
Bay Safford dengesiz. Oğlu onun için çok üzülüyor.
By every measure of the Continuum, his remarks would have to be considered as... mentally unbalanced.
Devamlılığın her yerinde, onun sözleri, tam olarak delilik olarak kabul edilmeli.
Mentally unbalanced.
Delilik.
And no civilized people in the universe, including the primitive Federation societies, would condone the suicide of a mentally unbalanced person.
İlkel Federasyon toplumu da dahil olmak üzere evrende bulunan hiçbir medeni insan, deli olan bir kişinin, intiharına göz yummamalıdır.
So your entire basis for judging him mentally unbalanced is his wish to commit suicide.
Öyleyse, onu akıl dengesizliği konusunda yargılamanızın temeli, intihar etme isteğinden kaynaklanıyor.
I don't believe that you are mentally unbalanced, and I do believe that you are suffering intolerably.
Zihinsel olarak sorunlarınızın olduğuna inanmıyorum, ve sizin aynı zamanda, acı içinde yaşadığınıza da inanıyorum.
My circuits are unbalanced.
Devrelerim dengesiz durumda.
Some unbalanced fan... copying your voice.
Biraz dengesiz bir fanatik... sesini taklit ediyordur.
Edie, get my unbalanced friend here a cup of coffee, will you? Will he be able to pay for it?
- Parasını ödeyebilecek mi?
The washing machine with an unbalanced load.
ağzına kadar dolu bir çamaşır makinası.
Number two, you're a thoughtless... ... unbalanced man. I can't work with him!
Sen, düşüncesiz ve dengesiz bir herifsin.
- You are so completely unbalanced.
Kesinlikle dengesizsin.
'Perhaps, he is mentally unbalanced.'
"Belki de akli dengesi yerinde değildir."
An unbalanced mixture could create a poisonous gas.
Dengesiz bir karışım zehirli gaz üretebilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]