Uncannily translate Turkish
13 parallel translation
It's crazy... The thing is, you really do look uncannily like him except for one thing, the eyes. - You are obviously much more intelligent.
Ona şaşılacak derecede benziyorsun, ama sen çok daha zekisin.
The city bore all the hallmarks of an advanced civilization and Seguenza found evidence of astronomy, hieroglyphic writing, and pyramid-building that was uncannily similar to that of ancient Egypt.
Şehir, ileri bir medeniyetin tüm alametlerini taşıyordu, ve Seguenza, antik Mısır'a esrarengiz bir şekilde benzeyen, astronomi, hiyeroglif yazımı ve piramit inşasının... apaçık örneklerini bulmuştu.
The reef becomes uncannily tranquil.
Resif esrarengiz bir şekilde durgunlaşır.
And Tobias was finding her an uncannily difficult blind girl to outmaneuver.
Tobias da kör bir kadının manevralarından kaçmanın zorluğunu keşfediyordu.
Hidden among high crags of these mountains, the Drakensberg, are images on rock walls uncannily like European cave paintings,
Bu dağların en yüksek kayalık tepelerinde gizleniyordu, Drakensberg'de, Bu kaya resimleri esrarengiz bir şekilde Avrupa'dakilere benziyordu,
One evening picking through the bones on his dinner plate, Darwin realised that they were uncannily similar to the giant fossilised bones he'd been digging out of the ground.
Bir akşam, yemek tabağında kemikleri topladığında, Darwin, onların zeminden kazıp çıkardığı dev fosilleşmiş kemiklerle esrarengiz biçimde benzer olduğunu fark etti.
Uncannily, these fearsome predators often arrive on the same day as the first chicks take to the air.
Anlaşılmaz bir şekilde, bu korkunç yırtıcı Genellikle ilk yavrunun havalanması ile aynı gün gelir.
The M.O. is uncannily similar.
Yöntem sıradışı derecede benzer.
It was uncannily similar to the material he's first seen as a teenager twenty years before.
Bu benzersiz bilgiler öğrenmemizi sağlayan kişi 20 yıl önce.. .. ilk defa gördüğümüz gençti.
Picket fences, block parties, uncannily high death rate.
Bahçe çitleri, blok partileri esrarengiz bir yüksek ölüm oranı.
Gus, that's uncannily similar to a dream I just had.
Gus, bu benim gördüğüm rüyaya ürkütücü derecede benziyor.
Just like he uncannily predicted.
Esrarengiz bir şekilde tahmin ettiği gibi.