Uncorked translate Turkish
21 parallel translation
- I just uncorked it.
Mantarı çıkardım. Görmediniz mi?
He's uncorked it!
Kontrolü kaybetti!
David, you uncorked the big one today.
David, büyük iş başardın bugün.
You uncorked that jug the first night we fooled around.
O şişeyi benim içinde açtın ilk gece birlikte iyi vakit geçirdik.
The last time Carl uncorked a bottle I'd bought 5 % % % of his miracle drug, Lazerol by the end of the evening.
Carl en son bir şişe içki açtığında ilacı Lazerol'un yüzde beş hissesini satın almıştım. Gecenin sonuna doğru.
She's uncorked, man.
Şişenin içine düşmüş, dostum.
Back home again, he uncorked the wine, let it breathe, drank a few glasses of it and tried to think of something meaningful, but could not.
Eve dönünce şarabı açtı, havalandırdı, birkaç kadeh içti. Anlamlı bir şeyler düşünmeye çalıştı, ama olmadı.
Somebody uncorked it early.
Biri onu vaktinden önce açmış.
Takes a royal decree to have one uncorked.
Bulmak için kraliyet derecesi gerektirebilir.
JP's uncorked the nitro on the final stretch!
Son düzlüğe girilirken JP, Transam'ı ile nitroya asılıyor!
"Uncorked... the wine counties of central Pennsylvania."
"Pennsylvania'nın ilçelerinin tıpası açılmış şarapları."
You don't bet on cards if you're playing by yourself, nor do you smoke corked and uncorked cigarettes.
Eğer kendi kendine kağıt oynuyorsan bahse girmezsin, ne de hem filtreli hemde filtresiz sigara içmezsin.
In addition to Lloyd, you should know that Shampagne is uncorked and ready to pour her story out to your jury.
Lloyd'un yanı sıra Şampanya da şişesini patlattı, hikâyesini jüriye anlatmaya hazır.
Strictly speaking, champagne should be poured immediately after the bottle's been uncorked, but because you're very beautiful, I'll make an exception.
İşin doğrusu, şampanya tıpası açıldıktan hemen sonra dökülmektedir ama... -... güzelliğiniz hatrına bir istisna...
I'm afraid Vincent's rage has become uncorked.
Vincent'ın öfkesinin tıpası patladı maalesef.
Well, we uncorked the scent of death.
Ölümün kokusunun tıpasını çıkardık.
I uncorked it myself.
! Şişeyi kendim açtım.
If you uncorked it, I won't be able to... The - the thing in your pocket quickly.
Eğer saçmalarsan, benim... sana... sana kaybetme dediğim aleti, verir misin?
Couple hours on the cut will get you uncorked.
Yarıkta birkaç saat geçir, tıpanı açarız.
Getting uncorked.
- Tıkacın çıkarılması.
You uncorked him.
Onu sen dışarı çıkardın.