Undeniably translate Turkish
80 parallel translation
Undeniably and reliably dead
İnkar edilmez biçimde öldüğünü.
Yes, we are undeniably machines.
Evet, inkar etmiyorum biz makineyiz.
We are seeing things that cannot possibly exist, yet they are undeniably real.
Gerçekleşmesi olanak dışı gözüken şeyleri görmekteyiz. Oysa bunlar inkar edilemeyecek kadar gerçek.
Quite undeniably, yes.
Kesinlikle sensin, evet.
The world's first and undeniably most famous consulting detective.
Dünyanın ilk ve tartışmasız, en ünlü danışman dedektifi.
"This is undeniably an act of ill-will towards the Shogunate..." "... and as such, it shall not be forgiven. "
Shogun'a karşı bu kötü niyetli hareket kabul edilemez ve affedilemez.
You must admit, Mr. Bond, I am now undeniably the Man with the Golden Gun.
Şimdi kesinlikle Altın Silahlı Adam olduğumu kabul etmelisiniz.
The moustaches, although undeniably elegant, are Belgian.
Bıyığım müthiştir ama Belçikalıdır. Adım, Poirot.
These are undeniably, er... cliffs. Here it is. She gave it to me.
İşte burada bana hediye etti.
We had undeniably a body... which meant that somebody was lying.
Elimizde bir ceset olduğu reddedilemez.
Different names, but, messieur, undeniably the same handwriting.
Patrick Redfern olarak yazılmış. Farklı isimler ama Mösyö... aynı el yazısı olduğu kesinlikle şüphe götürmez.
- Undeniably true.
- İnkar edilemez şekilde doğru.
$ 300,000 is undeniably a very attractive bid.
300.000 $ şüphesiz cazip bir fiyat.
Here one can see, undeniably, the striking thunderbolt birthmark under the left eye of both the elder and the younger Kurt Von Metz.
Filmde, inkar edilemez biçimde, yaşlı ve genç Von Metz'in sol gözünün altındaki doğum lek esi görülebiliyor.
The potion is undeniably a taste sensation... ... but it's as magic as soup.
İksirin itiraz edilmez bir tat sorunu var ama bir çorba kadar sihirlidir.
I'm just curious how you can turn down guaranteed sex with an undeniably attractive woman.
Tartışmasızca güzel bir kadınla garanti seksi nasıI geri çevirdiğini merak ettim.
The evidence will undeniably show that the person who pulled the trigger and ended the life of Medgar Evers is this defendant Byron De La Beckwith.
Kanıtlar, inkâr edilemez şekilde, o tetiği çekerek, Medgar Evers'ın ölmesine neden olan kişinin, Byron De La Beckwith olduğunu gösterecektir.
A small, yet undeniably slick patch of ice.
Küçük ama kaygan bir buz parçası.
Well, he's undeniably charming for one thing.
Birincisi, adam çok çekici.
A vision of the universe that tells us undeniably how tiny and insignificant and how rare and precious we all are.
Kainatın bize inkâr edilmez şekilde küçük ve değersiz ender ve kıymetli olduğumuzun bir görüntüsü.
Undeniably we are the world's superior race.
Biz bu dünyanın en üstün ırkıyız!
Let us not forsake our friends until we are... undeniably clear that...
Kesinlikle emin olana dek dostlarımızdan vazgeçmeyelim...
Your powers may be undeniably greater, but I can still hurt you if I have to.
Benden daha güçlü olduğunu inkar edemeyeceğim. Ama mecbur kalırsam canını hâlâ yakabilirim.
He's probably working right now, doing good for others and whatnot which is annoying, but undeniably charming. And she's wrong about that.
Bu konuda yanılıyorsun.
But undeniably, the ideas we call string theory are a testament to the power of human creativity.
Fakat, kesinlikle inkâr edilemez ki, string teorisi olarak adlandırdığımız fikirler, insan yaratıcılık gücünün bir başyapıtıdır.
Some would not. But at a time when 90 % of America opposed war and half the country was to some degree anti-Semitic this admittedly preachy film was undeniably courageous.
Ama Amerikalıların % 90'ının savaşa karşı yarısının da Yahudi karşıtı olduğu o yıllarda bu mesajlı filmi yapmak kuşkusuz çok cesur bir davranıştı.
Now, without embarrassing myself, I'd like to introduce... a man who has undeniably brought a dash of pink... to the cheeks of others.
İnsanalrın yanaklarını... pembeleştiren adamı... gururla takdim ediyorum.
And to prove my point, I am going to go ahead and make an unnecessarily showy, but undeniably impressive, exit.
Sözlerimi ispatlamak için, gereksiz bir şekilde gösterişli, ama inkâr edilemez bir şekilde etkileyici bir çıkış yapacağım.
Lilly, when you know someone's right for you, you just feel it undeniably in your bones.
Lilly, birinin senin için doğru insan olduğunu anladığında bunu kemiklerine kadar hissedersin.
You see, a year before he died, a young scientist had published a paper which undeniably, irrefutably, proclaimed the reality of the atom.
Anlayacaginiz, Boltzman ölmeden bir yil önce, genç bir bilim adami, atomun gerçekligini inkar edilemez, su götürmez bir sekilde açikça gösteren bir tez yayinladi.
The answer is undeniably'no'.
ve cevap :'kesinlikle hayır'
Undeniably, my first 33 years were really successful.
İnkar edilemez şekilde hayatımın ilk 33 senesi çok başarılıydı.
Yes, I'm napping, undeniably proving I'm in love.
Evet, kestiriyordum. Aşık olduğumun inkar edilemez kanıtı.
Along with the goodness, wisdom, flexibility, transparency that undeniably make up the few real Christian Democrats that exist in the world.
İyilik, bilgelik, uysallık ve şeffaflık, tüm bunlar hiç kuşkusuz ki dünyadaki gerçek Hristiyan Demokratlar'ın varlığını sürdürmesini sağlayacaklar.
Undeniably true.
Kesinlikle doğrudur.
What you have done here over the past two weeks is clearly right, undeniably good.
Geçtiğimiz iki hafta boyunca sizlerin yaptıkları şüphesiz ki doğru ve içinizdeki iyiliğin en net göstergesi.
Booth was undeniably good.
Booth, inkar edilemez biçimde iyiydi.
And undeniably the remains of a living creature.
Bunun, bir canlının kalıntıları olduğu inkâr edilemezdi.
For the first time in a long time I feel completely and undeniably wide awake.
Uzun bir aradan sonra ilk kez kendimi tamamen ve inkâr edilemeyecek biçimde uyanık hissediyorum.
If they get through that fence, we're so undeniably fucked.
Tel örgüyü geçerlerse kesinlikle hapı yutarız.
They're undeniably connected.
Birbirlerine inkar edilmeyecek şekilde bağlılar.
We've actually found meteorites here on Earth that are undeniably from Mars.
Aslında dünyada, Marstan oldukları inkar edilemeyecek meteorlar bulduk.
Undeniably, you have got something dark and twisted in you.
Şüphesiz, içinde kötü ve karanlık bir yön var.
She's undeniably doable, yes, I will give you that, but we used to make fun of her and her friends.
Karşı konulamaz biri evet, hak veriyorum sana ama eskiden o ve arkadaşlarıyla dalga geçerdik.
Not to be those dudes, but we heard that you guys liked the neanderthals, And if you take a look, our line is undeniably more fresh.
Diğer heriflere benzemek istemem ama duyduğumuza göre siz Neandertal'i beğenmişsiniz ve dikkatli bakarsanız bizim çizgimiz çok daha canlı.
I find it undeniably fascinating.
Burayı inkar edilemez biçimde çekici buluyorum.
He is undeniably Japan is wars! Criminal ever!
Onun Japon savaş suçlusu olduğu inkar edilemez!
There is something in this world you are undeniably great at.
Bu dünyada emin olduğum bir şey varsa inkâr edilemeyecek kadar iyi olduğundur.
Positively, absolutely... Undeniably...
Olumlu, mutlak... inkar edilemez...
i'm nowhere near as dumb as you, but undeniably different.
Biz farklı değiliz senle
Stanley Mortenson, an undeniably of the best players the last 50 years.
Steanley Mortenson