Undressing translate Turkish
221 parallel translation
Start undressing, will you, Johnny?
Soyunmaya başlar mısın Johnny?
While she was undressing, she'd tell me about the party she'd been to.
Soyunurken, bana gittiği partiyi anlatırdı.
You better start undressing at once or you'll find yourself fast asleep in the middle of taking off your trousers.
Üzerinizi çıkarmaya başlasanız iyi edersiniz yoksa daha pantolonunuzu çıkartırken kendinizi uykuda bulursunuz.
- You're not undressing here?
- Üzerini çıkarmıyor musun?
Will going up the kitchen stairs and undressing in the dark do it?
Mutfak merdivenlerinden girip karanlıkta soyunmama ne dersin?
Look at this woman. She is undressing.
Şu kadına bakar mısınız, iç çamaşırı görünüyor.
Forgive me, madame. The lady is not undressing. She is dressing.
Affedersiniz Madam, kadın iç çamaşırlarıyla değil, elbiseleriyle.
With a husband who was drunk all the time and... a grown girl dressing and undressing in front of him... and him staring at her all the time.
Hep sarhoş bir koca ve onun karşısında giyinip soyunan bir kız. Hiç durmadan ona bakan gözleri...
And the Medical Councillor came with the Commissioner and lifted Vogler's body onto a big table and started undressing him.
Tıbbi Meclis üyesi ile Komiser geldi ve Vogler'in cesedini büyük masaya yatırıp soymaya başladılar.
You can see this sort of show anywhere, just tarts undressing.
Bu tür gösteriler her yerde var. Kızları soyuyorsun, o kadar.
I'm undressing.
- Üzerimi çıkaracağım.
What are you doing undressing here?
Nedir bu baldır çıplak haliniz?
You don't mind undressing for men?
Erkekleri soymaktan gocunmazmısın?
I`m a bit shy about undressing
- Soyunmak konusunda biraz utangaçımdır.
He's been undressing her with his eyes all morning!
- Gözeriyle soydu sanki! - Yeter Tanrı aşkına.
the brother is still undressing.
erkek kardeş henüz soyunuyor.
I don't like you undressing in front of me
Karşımda üstsüz dolaşmandan hoşlanmıyorum.
Why did you start undressing?
Neden soyunmaya başladın?
I don't want you to watch me undressing
Soyunurken beni izlemeni istemiyorum. - Neden? - Öyle işte.
No, I won't be undressing in public anymore.
Hayır, artık insanların gözü önünde soyunmayacağım.
Pardink me for protruding but have I the pleasure of undressing Herr...
Rahatsız ettiğim için özüğ dilerim ama acaba Herr...
I don't know whether you're dressing or undressing your friend... but I do wish you wouldn't do it in the public library!
Arkadaşının elbiseleriyle ilgilenebilirsin, Ancak halk kütüphanesinde yapmamayı diliyorum!
So cynical. So sure of himself. When he looks at you, it's as if he's undressing you.
Kendinden emin, sana baktığında Sözleriyle seni soyduğunu hissettiren.
Then he flies off to get some clay to wall her in, and she starts undressing.
Sonra, duvar örmek için biraz kil bulmaya gidiyor, eşi ise üzerini çıkarmaya başlıyor.
Bathing, dressing, undressing... making exciting underwear.
Yıkanmak, giyinmek, soyunmak..... azdırıcı iç çamaşırlar giymek.
O never got used to undressing in front of this woman, who never spoke to her.
"O", kendisiyle asla konuşmayan bu kadının önünde soyunmaya hiç alışamamıştı.
She's a vixen, undressing every man with her eyes.
Tam bir tilki. Gözleriyle erkekleri soyuyor.
She spends half her life dressing, the other half undressing.
Hayatının yarısı giyinmekle, öteki yarısı da soyunmakla geçiyor.
When I'm singin', I can feel the women mentally undressing me.
Şarkı söylerken kadınların bakışlarıyla beni soyduklarını hissediyorum.
Why are you undressing me?
Neden beni soyuyorsun?
And Larry's undressing a couple lockers down from me.
Birkaç dolap aşağıda Larry soyunuyordu.
She won't be undressing this early.
Bu kadar erken soyunmaz.
Each crematorium had 15 ovens, a big undressing room, around 3,000 square feet, and a big gas chamber where up to 3,000 people at once could be gassed.
Her krematoryumda on beş fırın vardı. Üç yüz metre kare büyüklüğünde büyük bir soyunma odası, ve üç bin insanın aynı anda gazla öldürülebildiği büyük bir gaz odası vardı.
How much time elapsed between unloading at the ramp and the undressing, how many minutes?
Rampayı çıkıp soyunma bölümüne gitmek insanların kaç dakikasını alıyordu?
After that, they decided that we will cut the hair in the undressing barrack. - How did it look, the gas chamber?
Ondan sonra saç kesimlerinin soyunma barakasında yapılmasına karar verdiler.
Because they came from the undressing barracks.
- Çocuklar da. Çünkü soyunma barakalarından geliyorlardı.
To the right were the steps that led underground to the "undressing room."
Sağ taraftaki basamaklardan yer altındaki "soyunma odasına" gidiliyordu.
In II and III, the "undressing room" and the gas chambers were underground.
"Soyunma odası" 2. ve 3.'de,... gaz odaları ise yeraltındaydı.
A large "undressing room" of about 3000 square feet and a large gas chamber... where one could... gas up to 3000 people at a time.
Geniş bir "soyunma odası" ki yaklaşık 1000 metre kare ve bir seferde 3 bin kişiyi gazla öldürmek için geniş bir gaz odası vardı.
When they reached the "undressing room," they saw that it looked like an International Information Center!
"Soyunma odasına" ulaştıklarında buranın Uluslararası İstihbarat Merkezi gibi bir yere benzettiler.
And on the numerous pillars that held up this underground "undressing room," there were signs with slogans in several languages :
Çok sayıda sütunla desteklenen bu yeraltı "soyunma odasında" farklı dillerde slogan yazılar vardı.
THE UNDRESSING ROOM
KREMATORYUM :
A prisoner on the "special detail" saw a woman in the "undressing room,"
"Gizli Detay'da" esir olan birisi "soyunma odasında" bir kadını,
As soon as the people got out of the vans, they were blinded by floodlights and forced through a corridor to the stairs leading to the "undressing room."
Kamyonlardan iner inmez projektör ışıklarıyla körleştirilerek zorla "soyunma odasının" merdivenlerine giden koridora doğru yönlendirildiler.
Then some guards surged forward, wielding clubs, and more people were injured. In the "undressing room."
Sonra bazı nöbetçiler sopalarını kullanarak ileriye akın etti ve daha fazla insan yaralandı.
The whole "undressing room" rang with the Czech national anthem, and the "Hatikva." That moved me terribly, that...
Tüm "soyunma odasında" Çek Milli Marşı ile "Hatikvah" çalıyordu.
He's undressing me with his eyes.
Beni gözleriyle soyuyor.
You shouldn't be undressing in front of him!
Onun önünde soyunma!
I saw the others undressing.
Diğerlerinin soyunduğunu gördük.
Then he left for the "undressing room" to see for himself.
"Aptallar! 'Yaklaşık'ne demek?"
At Crematorium V, the "undressing room" also served as a warehouse for bodies.
Oraya yığılmışlardı :