English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Undulating

Undulating translate Turkish

28 parallel translation
But on top of it is this horizontal red rock and between the two, there's a sort of undulating surface.
Ama onun üzerinde, şu yatay kırmızı kaya var ve ikisinin arasında bir tür engebeli yüzey var.
In other words, that female body gently undulating up there on stage is a juicy steak, a glass of liquor, a bottle of camphor, streptomycin, uranium...
Diğer bir deyişle sahnede usulca soyunan şu kadın bedeni yağlı bir biftek bir bardak likör bir şişe kafur streptomycin, uranyum...
His hips undulating, swirling, grinding, driving his essence into my very soul again and again, faster and faster until... until...
Girdap gibi dalgalanan, ezen kalçaları, ruhumun özüne iniyordu. tekrar ve tekrar, hızlı ve hızlı ta ki.. ki..
It's an 18th-century Italian silk damask with an embossed floriated pattern of undulating acanthus leaves.
Bu bir 18. yüzyıl ltalyan ipek kumaşı kabartılmış çiçek desenli ve dalgalı.
Undulating with desire, Adrienne removes her red -
Arzuyla dalgalanırken Adrienne çıkardı o kırmızı...
- Mrs. Dominski... undulating in her big, fat underalls is forever carved into my brain.
- Birkaç tane bulmuştuk. Bayan Daminski. Onun kocaman, şişko kalçalarını sallaya sallaya gidişi beynime kazındı adeta.
But then, the way Crumb draws you... you look like a hairy ape, with all these... wavy, stinky lines undulating off your body.
Ama Crumb'ın çizdiklerine bakarsak kıllı bir gorile benziyorsun. Biliyorsun sırtından dalgalı uzun kıllar çıkıyor. Gerçekten ne bekleyeceğimi bilmiyorum.
I can assure you, Christian, that when we are undulating in the sheets together, there are no empty hands.
Seni temin ederim ki Christian, çarşafların arasında Julia'yla vakit geçirdiğimizde kimse eli boş dönmüyor.
He propels himself by undulating tiny transparent fins on his back... and on either side of his head.
Sırtındaki ve başının iki yanındaki küçük, saydam yüzgeçleri dalgalandırarak kendini ilerletir.
There were these beautiful, very slight blonde yellow hairs just sort of undulating
Orada o çok güzel yeni yeni çıkan sapsarı tüyleri öyle bir dalgalanıyordu ki...
They're slim and walk like this, undulating.
İncecikler ve sanki kıvrılarak yürüyorlar.
At best you might feel a whisper - or, the wave of a whisper... undulating down.
En fazla bir fısıltı ya da fısıltı dalgasının sessiz sedasız uzaklaştığını hissedersiniz.
And then the pencil rolls around and she bends again, and her undulating buttocks cause the short skirt to rise just shy of the nooks and crannies.
Sonra kalem yuvarlanıyor ve tekrar eğiliyor ve eteği yukarı kalktığı için poposu sallanıyor, ve gizli yerleri göründüğü için utanıyor.
And next, the Mosasaurs, that use an undulating movement similar to... to a snake.
Son olarak, Mosasorlar, bunlar dalgalanma şeklinde hareket ettiler, aynı yılan gibi.
You know, I don't know if I could approve of you grinding up against a bunch of sweaty undulating bodies.
Bir sürü ter içinde sallanan vücutları sıkıştırmanı... onaylayabilir miyim bilmiyorum.
Before you even know it, your body is moving, undulating, writhing.
Fark etmeden bedeniniz hareket etmeye, dalgalanmaya kıvranmaya başlıyor.
Like a giant curtain of fairy dust just kind of undulating over me that filled the whole sky and just moved in waves across.
Peri tozunun dev bir perdesi gibi gökyüzünü doldurup üzerimde dalgalanıyor.
Just undulating in that water with that wry smile.
O alaycı gülümsemesiyle suda süzülüyor.
Well, Gravitonium distorts gravity fields within itself, causing an undulating, amorphous shape.
Pekâlâ, Gravitonyum yerçekimi alanını kendi içinde büküyor dalgalı, biçimsiz bir şekle sebep oluyor.
Trust me, if you want to blend in with the throng of undulating bodies on the dance floor, you're gonna have to look the part.
Güven bana, eğer dans pistindeki dalgalanan bedenlerin izdihamına uyum sağlamak istiyorsan onlara benzemen gerekecek.
My emails to her get bounced back to me in Aramaic, and when I call, I hear an undulating high-pitched whistle that makes my nose bleed.
Ona yolladığım e-postalar bana Aramice olarak geri dönüyor onu aradığımdaysa, burnumu kanatan tiz bir ıslık duyuyorum.
Little fish try to hide amidst the undulating swell of the ocean, the only cover there is.
Ufak balıklar okyanustaki tek korunak olan ölü dalgalar arasında saklanmaya çalışırlar.
J.P., we would like the court to take note of the winding and undulating nature of the track leading to the quarry.
Mahkemenin taş ocağına gelen yolun dönemeçli ve inişli çıkışlı oluşunu kayda geçirmesini rica ediyoruz.
Dance is not just undulating around.
Dans sadece dalgalanma değil.
You may experience nausea or discomfort as you pass by the undulating laser array while it cycles up.
Lazer düzeneği başladığında kendini rahatsız hissedebilirsin. ... bulantı yaşayabilirsin.
" their undulating bodies writhing in a sensual rhythm
"tüm yarıklarını yokladı, " dalgalanan vücutları kıvrıldı
" Outside there's a world of light, with high mountains, great seas, undulating plains, beautiful gardens in blossom, brooks, a sky full of stars and a blazing sun...
" Dışarıda ışığın dünyası var, Yüksek dağları, Muntazam denizleri,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]