Unearthed translate Turkish
217 parallel translation
And when some righteous committee unearthed this well-known fact it was always the coach who took it on the chin.
Ve adil bir komite gelip iyi bilinen bir gerçeği açığa çıkardık ki her zaman yumruğu yemesi gereken koç olmalıdır.
I've just unearthed some items which may be of vast archaeological importance.
Ben kazarken bazı maddleri yeryüzüne çıkardım. Bu maddelerin arkeolojik bir önemi olabilir.
I've unearthed the grave of a man who lived thousands of years ago.
Binlerce yıl önce yaşamış bir adamın mezarını kazdım.
I've just been informed that this relic, which I unearthed, was not a decoration or part of a double-ring ceremony, but was a means of sport.
Biraz önce aldığım bilgiye göre, çıkardığım bu kalıntı bir dekorasyon ya da çift halkalı bir törenin parçası değil, bir spor aracı imiş.
To meet someone who's unearthed so many of my country's sacred secrets.
Ülkemin pek çok kutsal sırrını ortaya çıkaran biriyle tanışmak.
This stuff you unearthed, Colonel Casey, is dynamite.
Ortaya çıkardığınız bu mektuplar tam bir dinamit, Albay Casey.
And if I now push this analysis further I think there is a reason for living simply in memory and in the facility for stopping to enjoy the present that is, to catch a fleeting reason to be alive and to have kept it a few seconds and after it has been unearthed from the circumstances surrounding it
Şimdi bu analizi daha ileriye taşırsam sanırım basit bir hayat yaşamak için bir sebep bulabilirim ve şimdiki zamanın getirilerinden eğlenmeyi bırakabilirim işte bu, yaşamak için yakalanabilecek nedenlerden birisi onu yakalayıp bir iki saniye tutabilirsem çevresinde bulunan şartlardan onu söküp çıkarabilirim.
In the last two days, my assistants here have done wonderful work and we've unearthed a lot of valuable stuff.
Son iki günde yardımcılarım burada harika bir iş çıkardılar ve bir sürü değerli şeyi gün ışığına çıkardık.
If you have unearthed a corpse, man, summon your local Justice.
Eğer bir ceset bulduysan yerel güçlere başvursana.
In this circled area alone more than 10 of them have been unearthed over the years.
Sadece çembere alınan alanda yıllardır 10'dan fazlası çıkarıldı.
Emma, look at the poster Michael unearthed.
Emma, Michael'ın bulduğu şu postere bak.
We have unearthed a conspiracy to set free the accused and bring down the Republic
Az önce sanıkları kurtarmayı ve... Cumhuriyeti yıkmayı hedefleyen bir komplo ortaya çıkardık.
On my journey I heard ominous rumors of a monster from the old world that had slept beneath Pejite, had been unearthed.
Yolculuk ederken uğursuz bir söylenti duydum. Pejite şehrinin derinliklerinden eski dünyadan kalma bir yaratığın çıkarıldığını söylüyordu. Bulunduğunda, uyuyormuş.
And I went down to the huts below... to see if anything significant had been unearthed that day.
Ben de aşağıdaki kulübelere gittim o gün önemli bir şey bulunmuş mu diye bakmaya.
I unearthed skull this afternoon on the site of what I suspect to be a Roman villa.
Bir Roma konağının mahalinde topraktan bir kafatası çıkardım.
My engineers unearthed it in the mountain region north of Ankara while excavating for copper.
Mühendislerim bakır ararken Ankara'nın kuzeyinde buldu.
if he does, and Midian is unearthed, you are responsible.
Eğer yaparsa, Midian'ın üzerindeki toprak kalkarsa, bundan sen sorumlu olacaksın.
- I want to show you some of the remarkable things that archaeologists have in the past unearthed, Miss Grey. - Well, wait a minute.
- Size kalıntılar arasındaki geçmişten dikkate değer bazı şeyler göstermek istiyorum, Bayan Grey.
By analyzing dreams and free association he had unearthed he said powerful sexual and aggressive forces which were the remnants of our animal past.
Rüyaları analiz edip serbest çağrışım yöntemiyle,... hayvani geçmişimizden kalan etkili cinsel ve saldırgan dürtüleri yüzeye çıkardığını söylüyordu.
Apparently, when they were unearthed 200 years ago, they were.
Galiba 200 yıl önce yeryüzüne çıkarıldıklarında bulundular.
Your laugh is a rose... a spear unearthed, crashing water.
Gülümseyişin bir gül... Delip geçen bir mızrak.
Just unearthed.
Topraktan yeni çıkarıldı.
Yesterday the men of the Rostov militia unearthed eight bodies in different stages of decomposition
Dün, Rostov polisi, farklı evrelerde bozuluma uğramış 8 ceset buldu.
My Ecto-Morphicon machines must be unearthed by sundown.
Ekto Morfikon makinem gün batmadan önce ortaya çıkmalı.
I see you, Miss Marianne! I think I've unearthed a secret.
Bakışını gördüm Bayan Marianne!
A Vulcan geological survey team was mining bakrinium on an uncharted planet when they accidentally unearthed some ancient ruins.
Bir Vulkan jeolojik araştırma ekibi haritalanmamış bir gezegende bakrinyum çıkarırken kazara bazı harabeleri ortaya çıkarmış.
That doesn't explain why she unearthed the grave of an FBI agent.
Bu hala, bir FBI ajanının mezarını nasıl bulduğunu açıklamıyor.
You think this grave was unearthed by aliens, Agent Bocks?
Bu mezarın uzaylılar tarafından mı açıldığını düşünüyorsunuz?
If the British hadn't unearthed that photographer thousands of people could have died.
Eğer İngilizler o fotoğrafları meydana çıkarmasaydı binlerce insan ölebilirdi.
You wanna hear some gems you might not have unearthed?
Benim hakkımda kazıp çıkarmadığın bazı pislikleri duymak ister misin?
You've unearthed another "Wunderkind".
Yine keşfedilmemiş bir dahi mi buldun?
A Soviet spy ring unearthed in 1946 led investigators to Alger Hiss, who had been a wartime foreign policy adviser.
1946'da ortaya çıkarılan bir Sovyet Casus şebekesi, soruşturmayı yürütenleri savaş zamanı dış politika danışmanlığı yapan Alger Hiss'e yönlendirdi.
When Sarpek the Fearless unearthed the Knife of Kiromm he was searching for his lost targ.
Korkusuz Sarpek kaybettiği targı ararken Kiromm'un Bıçağı'nı keşfetti.
Wait. "On the 3rd of this month the museum received the Shroud of Rahmon from a tomb unearthed by New Mexico archaeologists."
Bekle. "Bu ayın 3'ünde müzeye New Mexico'lu arkeologlar tarafından kazılan bir mezarda bulunan Rahmon'un kefeni geldi."
Okay, two words I don't like : tomb and unearthed.
Pekala, hoşuma gitmeyen iki kelime : mezar ve kazmak.
As we first reported yesterday the remains of an unidentified Caucasian female were unearthed in Summercliff.
Dün bildirdiğimiz gibi Summercliff'te kimliği meçhul beyaz bir kadının kalıntıları bulundu.
"Wow, look at the hidden treasure I've unearthed," or :
"Vay canına, şu keşfettiğim kayıp hazineye bakın" mı yoksa :
Talking to Greg, charlotte felt like she had unearthed a rare coin that some other woman had discarded.
Greg'le konuşan Charlotte bir kadının dikkatsizce bir kenara attığı nadide bir para bulduğunu hissetti.
Deep in the Guatemalan jungle a German archaeological expedition believes it has unearthed finds which challenge many of our most cherished ideas about human evolution.
Guatemala ormanı derinliklerinde... bir Alman arkeolojik keşfinin, insan evrimi hakkındaki... en sevilen fikirlerimizin çoğuna meydan okuyan buluşları... ortaya çıkardığına inanılıyordu.
It was nonetheless here that archaeologists unearthed strangely misshapen skulls that local people claimed to be those of Atlanteans.
Bununla birlikte, burada arkeolojistlerin yeryüzüne çıkarttığı ve... yerel halkın Atlantislilere ait olduğunu iddia ettiği... tuhaf bir şekilde biçimsiz kafatasları vardı.
Hidden in volcanic rock, on the Greek island of Santorini, scientists unearthed the lost city of a forgotten people, destroyed in an unimaginable catastrophe.
Bilim adamları, Santorini isimli yunan adasında, volkanik kayada gizli olan unutulmuş ve hayal edilemez... bir afetle yok olan bir halkın kayıp şehrini yeryüzüne çıkarttılar.
Only months after Akrotiri was unearthed, the hippy culture of the 1 960s discovered its own Atlantis and it reflected a very different image of the lost continent.
Akrotiri'nin keşfinden sadece aylar sonra, 1960'ların hippi kültürü kendi Atlantis'lerini keşfetmişler... ve kayıp kıtanın çok farklı bir tasviri yansıtılmıştı.
This was unearthed beneath a false storage room... situated by Theodosius as a decoy against thieves.
Yanlış depolama bu kadar kazıyı meydana çıkardı. Theodosius hırsızlara karşı bir tuzak yerleştirdi.
In Deir el Medina he unearthed plans indicating the royal tomb's exact location. - The tomb was then discovered, a few months...
Deir El Medineh'de yaptığı kazılarda, kraliyet mezarlarının tam konumunu gösteren planları buldu.
As you can see, our archaeological dig had unearthed many astounding discoveries concerning the history of canine kind.
Gördüğünüz gibi yaptığımız arkeolojik kazı, köpek türü tarihine ilişkin bir çok hayret verici keşfi gün yüzüne çıkardı.
Wouldn't someone have unearthed a thing like this?
Bu daha önce ortaya çıkarılmaz mıydı?
Several years ago a Taoist temple was unearthed in Jiao Chi, China called the True Sage Temple.
Epey önce Çin'de bir Tao tapınağı bulunmuştu Gerçek Bilge Tapınağı.
To answer that question long seemed only a distant possibility, until, just over a century ago, archaeologists working on the pyramid of a later king called Unas unearthed a chamber whose walls were covered in Egyptian hieroglyphs.
Bunu yanıtlamak çok uzun bir zamandır uzak bir ihtimal gibi görünmekteydi. Ta ki 19. yüzyılda, Unas adındaki kralın piramidinde çalışan arkeologların bulguları elde edilene kadar. Oradaki odalardan birinin duvarları Mısır hiyeroglifleriyle kaplıydı.
Now, the hadrosaurids have been unearthed in two main locations.
Hidrozorların kalıntıları başlıca iki yerde ortaya çıktı.
of Carmelites who'd been unearthed, of desecrated tombstones and so forth? This was... – This was your background. – Yes, exactly.
Sürekli rahibelerin kurşunlandığı mezarları açılan rahibelerin kırılan mezar taşlarının ya da bu gibi fotoğrafları yayımlayan tüm o gazeteleri okuduğum zamanlarda benim yaşımda bir çocuk içinde büyüdüğü, yaşadığı çevreyi de göz önüne alırsak nasıl olur da koyu bir anti-komünist olabilir?
... everything was unearthed. I'm upended.
Bittim ben.