Uneasiness translate Turkish
41 parallel translation
Never during our marital bliss did she cause me a moment's uneasiness.
Evliliğimiz boyunca bir an bile beni zor duruma düşürmemiştir.
My uneasiness about my sister must be my excuse.
Kardeşimin durumuna çok endişelendim.
That is because I felt a strange uneasiness.
Evet, çünkü değişik bir tedirginlik var üzerimde.
The awkwardness, the restraint, the uneasiness.
Kuşku, baskı ve acayiplik had safhadaydı.
But it remained shut and I was overcome by an uncontrollable uneasiness
Fakat kapı kapalı kaldı ve dizginlenemeyen bir endişe içim kapladı.
But I do know that I was filled with a sudden uneasiness
Ama içime bir huzursuzluk çöktüğünü biliyordum.
While the New York Stock Exchange showed signs of restlessness, there was little or no uneasiness on the part of optimists.
New York Borsası dalgalanma belirtileri gösterirken olumlu havada bir değişiklik yaşanmadı.
It's the usual uneasiness.
Her zamanki tedirginliğin.
It's my own uneasiness I'm knocking, not your country.
Beni rahatsız eden kendi huzursuzluğum, sizin ülkeniz değil.
Ever since our arrival on Triacus, I've felt a certain growing feeling of uneasiness.
Triacus'a geldiğimiz andan beri içimde büyüyen bir endişe hissediyorum.
I'm happy that you came... but still I'm worried and feel uneasiness.
Gelişine hem sevindim hem de gizili bir endişe, tedirginlik duydum.
- I don't think we're even aware of ourselves or our own reaction to things. - We're just going around all day like unconscious machines... and meanwhile there's all of this rage and worry and uneasiness... just building up and building up inside us. We
Olaylara karşı olan tepkimizin veya kendimizin bile farkında olduğumuzu sanıyorum.
Their theories of the so-called mysteries of life are nothing more than projections of their own inner uneasiness.
"Hayatın esrarları" adını verdikleri teorileri..... kendi içlerindeki huzursuzluğun bir göstergesidir. Hepsi bu.
An uneasiness filled Querelle, troubling his mind.
Querelle'in içi kafasını karıştıran bir huzurlukla doldu.
You can sense these things. No, he sensed her uneasiness.
- Böyle şeylerin kokusunu alabilirsin.
May my hand not tremble now that I start to relive the past and revive the feelings of uneasiness that oppressed my heart as we entered the battlements.
Geçmişi yeniden yaşamaya ve mazgallı siperlerden girerken kalbimi sıkıştıran o huzursuzluk duygularını tekrar uyandırmaya başlarken, ellerim titremesin.
But it has brought you closer to Al, so at least we don't have to suffer that uneasiness whenever we come over here.
Ama, Al ile samimi olmanı sağladı. En azından, bundan sonra evlerine gittiğimizde, tedirgin olmayız.
Did you hear the uneasiness in his voice?
Sesindeki tedirginliği duydun mu?
Well, Mrs. Warren, I cannot think you have any particular reason for uneasiness and you note I have other things to engage me.
Şey, Bayan Warren, tedirgin olmanıza sebep olacak bir şey düşünemiyorum ve farketmişsinizdir beni bağlayan başka işlerim var.
"the disagreement subsisting between yourself and my late honoured father" " always gave me much uneasiness,
Merhum babamla aranızdaki anlaşmazlık beni her zaman fazlasıyla üzmüştür.
It's not the best time to bring this up, but I feel an uneasiness about this relationship.
Bu konuyu açmak için iyi bir vakit değil ama son dönemde ilişkimizde pek de rahat değilim.
But there's this uneasiness I feel.
Ama içimde bir huzursuzluk var.
As usual, a feeling of uneasiness.
Her zamanki gibi, huzursuzum.
And when do you feel this uneasiness?
Peki, bu huzursuzluğu ne zaman yaşıyorsun?
Killing women because of God's calling, his uneasiness and nightmares are gone.
Tanrı'nın emriyle kadınları öldürdüğü zaman huzursuzluğunun ve kâbuslarının yok olduğunu söylerdi.
He's not in a place to kill women, so his uneasiness and nightmares continue.
Şu anda kadınları öldürebileceği bir yerde değil o yüzden huzursuzluğu ve kâbusları geri dönmüş olmalı.
The stomach problem she's always had is going to be the focus of all her uneasiness.
Şu sürekli olan mide sorunu huzursuzluktan kaynaklanıyor olabilir.
I feel myself to uneasiness...
Garip hissediyorum.
As we embraced our uneasiness, the day of the test finally came.
Biz hala huzursuzken sınav günü geldi.
He is very uneasiness with such a view,...
O görünüşüyle çok huzursuz duruyordu.
That you not knowin about any... uneasiness between Tolliver and Swearengen - sounds to me like a lie.
Tolliver ve Swearengen arasındaki uyuşmazlığı bilmediğini söylüyorsan, bence yalan söylüyorsundur.
There is uneasiness inside me.
İçimde bir huzursuzluk var.
As soon as they manage to shake off this clumsy depression they begin to suffer from a heavy heartbeat, a sense of uneasiness weakness, and a general restraint of their motor functions.
Bu sarsıcı deneyimden kurtulduklarında kalpleri hızla atmaya başlar ve aşırı çarpıntı yaşarlar. Sonra halsizleşirler ve hareketlerinde yavaşlama başlar.
My uneasiness suddenly increased.
Birden endişelenmeye başladım.
Anxiety, uneasiness, dread.
iç daralması, endişe, korku.
They express an intense uneasiness about the maternal role.
Annelik rolü hakkında son derece büyük bir zorluğu ifade ediyor.
It creates uneasiness.
Tedirginlik yaratır.
It's important you don't transmit this uneasiness to Marc.
Endişeni Marc'a söylememen önemli.
I will gladly take that uneasiness from you.
Huzursuzluğunu seve seve üzerinden alırım bak!
[ Breaking News ; Fugitive Ma Dae Young attempts abduction of a woman in 30s. Increased uneasiness of citizens.
Kaçak Ma Dae Young 30'lu yaşlarda bir kadını kaçırma girişiminde bulundu.
Will you excuse my uneasiness of a practical man?
Gerçekçi bir adam olarak anlamaktaki sıkıntımı mazur görürsünüz umarım?