Unexpected translate Turkish
2,909 parallel translation
Hey, I'm sorry, but Miss Emily and I have a connection, which is totally unexpected.
- Affedersin ama Bayan Emily ile beklenmedik bir bağımız oluştu.
This really is an unexpected pleasure.
Bu gerçekten de beklenmedik bir zevk.
- Yes, that's so unexpected!
- Evet, kimsenin aklına gelmez!
Pantomiming his wholly unexpected capture, I'm sure.
Beklenmedik yakalanışının tiyatrosunu oynuyordur, eminim.
And when arrive in the museum, it hits me completely unexpected like in my stomach.
Müzede ilk görüşümde, beynimden vurulmuşa döndüm.
This is an unexpected surprise.
Bu beklenmedik bir sürpriz oldu.
But on an individual basis, those imperfections mean that we're full of unexpected surprises and discoveries.
kusurları olsa bilem... beklenmedik bir şekilde sürprizler ve keşifler peşindeler.
I mean, it's unexpected, it's funky, it's kind of sexual.
Beklenmedik, değişik, biraz da seksi.
I've never been to Chicago, but I'm a big fan of the musical and found Queen Latifah to be an unexpected surprise in the movie version.
Chicago'ya hiç gitmedim ama müzikalin büyük bir hayranıyım ve Queen Latifah'ı, film versiyonunda hiç mi hiç beklemiyordum.
If it helps you to get your husband to wear one and reduce the number of unexpected little miracles then johnnies it is.
Kocanıza bunlardan bir tanesini taktırmak size yardım edecek ve beklenmedik küçük mucizelerin sayısını azaltacaksa eve johnny demek istedim.
My life is kind of at this unexpected turning point, so, yeah...
Hayatım, hiç beklenmeyen bir noktada gibi bir şey ve evet.
Which is, uh, perfectly understandable and not at all unexpected.
bu da beklenmeyen ve anlaşılmayacak bir şey değil.
Ariel, our student body president, has stepped down this morning due to unexpected fatness.
Ariel, vücut geliştirme başkanımız, beklenmeyen şekilde şişmanlaması yüzünden görevinden alınmıştır.
There is a lot of unexpected fibrosis.
Ummadığım bir sürü fibroz çıktı.
It is just, so... uh, unexpected.
- Bak şu işe. Bu son derece beklenmeyen bir şeydi.
Well, this is an unexpected delight.
Pekâlâ. Bu beklemediğim bir jestti.
I go out of my way to try and make something that is as unexpected to me as it is to anyone else, you know?
Kendi yolumdan sapmamın sebebi kendim de dâhil kimsenin tahmin edemeyeceği şeyler yapmak.
That unexpected things happen.
Beklenmeyen şeyler olur.
SUNDS- - sudden unexpected nocturnal death syndrome, aka BS name for no one's figured out why they died.
ABGÖS. Ani Beklenmeyen Gece Ölüm Sendromu diğer adıyla kimse neden olduğunu bulamamış.
In the life of every housewife, there comes a time for renovation... when an eager child learns a new skill... when a romantic evening becomes an unsightly mess... or when a dinner party comes to an unexpected end.
Her ev kadınının hayatında Değişimin bir zamanı vardır İstekli bir çocuk yeni bir yetenek kazandığında
What an unexpected honor, sir.
Ne kadar beklenmedik bir onur, efendim.
What an unexpected surprise.
Sizi görmeyi beklemiyordum.
Steve, this is always awkward to ask a guest, even an unexpected one, but...
Steve, bunu bir misafire sormak garip hatta beklenmedik ama...
The gods may yet bless us this night with unexpected gifts.
Tanrılar hâlâ bu geceyi beklenmedik armağanlarla kutsayabilirler.
Unexpected from a Roman.
Bir Romalı'dan böylesi beklenmezdi.
My husband found himself distracted by unexpected concerns.
Kocamın beklenmedik meseleler yüzünden dikkati dağıldı da.
I have been taken only to bed, my child causing unexpected discomfort in waning months of pregnancy.
Ben yalnızca doğuma yaklaşmamla gelen beklenmedik rahatsızlığımdan dolayı yatağa mahkûm kalmıştım.
An unexpected ally he may have.
Olabilir yanında beklenmedik bir müttefiki.
She just meant it's unexpected, seeing you after all this time.
Sadece bunca zamandan sonra, seni görmenin beklenmedik olduğunu söylemek istedi.
Your unexpected friend?
- Ansızın gelen arkadaşın?
And as it does, people talk of'fate " when they encounter the unexpected.
Hayat böyle akıp giderken, insan öngöremediği bir durumla karşılaştığında buna kader deyip geçer.
The unexpected downtime.
Beklenmeyen aksaklıklar.
♪ It's amazing how the unexpected ♪
Baby Daddy 5.
Sudden or unexpected change often encountered in one's life.
Bir insanın hayatındaki ani ya da beklenmeyen değişim.
- Nothing at all. It came totally unexpected.
- Hiçbir şeye.Tümüyle beklenmedik bir şey.
♪ It's amazing how the unexpected ♪
♪ Beklenmeyen bir şeyin ♪
I know we haven't known each other for very long, and we've had to deal with some pretty unexpected things in a short amount of time.
Tanışalı uzun bir süre olmadığını ve kısa süre içinde beklenmedik şeylerle uğraşmak zorunda kaldığımızı biliyorum.
Oh, this is so unexpected.
Bunu beklemiyordum.
You want to live an unexpected life.
Beklenmedik bir hayat yaşamak istiyorsun.
If I answer the door and see some unexpected person pointing a gun at me, I'm gonna put up my hands.
Kapıyı açıp, bana silah doğrultan beklenmedik bir misafirle karşılaşsaydım ellerimi kaldırıp geri çekilirdim.
When it makes the last strive... the patients will go through something completely unexpected... for the worst scenario possible.
Son evrede hastanın beklemediği bir ızdırapla karşılaşması olabilecek en kötü senaryodur.
He said he found a weakness in our economy - an unexpected linchpin - that, if someone went after it, would start the dominos falling.
Ekonomide çok zayıf bir nokta keşfettiğini söyledi. Hiç beklenmeyen bir temel taşı. Birinin üstüne gittiği anda...
Someone young and unexpected.
Genç ve beklenmedik birisi.
Unexpected Dave!
Davetsiz Dave!
That was.... unexpected.
Bu... Beklenmedikti.
Adversity creates unexpected alliances...
Zorluklar beklenmedik müttefiklikleri yaratır.
What happened to him was... well, unexpected.
Ona olanlar umulmadıktı.
Well, this is unexpected.
İşte bunu beklemiyordum.
What an unexpected pleasure.
Ne hoş bir tesadüf.
Unexpected.
Şaşırtıcı.
And unexpected.
Ve beklenmedik