English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Unfavorable

Unfavorable translate Turkish

59 parallel translation
I'm afraid you've made a rather unfavorable impression on Aunt Elizabeth.
Korkarım Elizabeth Teyzem üzerinde oldukça olumsuz bir izlenim bıraktın.
Monsieur Dargelos I have had various unfavorable reports concerning you
Bay Dargelos... Sizin pek de hayrınıza olmayan bazı kanıtlar var.
But I have no hesitation in saying that I'm almost certain my written report will be unfavorable.
Ancak çekinmeden söyleyebilirim ki raporum neredeyse kesin bir şekilde olumsuz olacak.
Did you ever get sandbagged at night because somebody got unfavorable publicity from your camera?
Çektiğin fotoğraflar yüzünden birinin itibarı sarsıIdı diye gece etrafın sarıIıp dayak yedin mi?
- Unfavorable and unfair.
- Uygunsuz ve haksız.
To raise the 100,000 lira I gave you, I had to mortgage my house on very unfavorable terms.
Sana verdiğim 100,000 lirayı denkleştirmek için uygun olmayan şartlarda evimi ipotek ettirmek zorunda kaldım.
Thus, because of the unfavorable weather conditions the aprico apricot harvest in 1922 was far below that of the previous year... Thus, because of the unfavorable weather condition ( s )? the apricot harvest in 1922 fell far below that of the previous year... years... far below the previous one ( s )...
... kötü hava koşulları nedeniyle kayısı 1922 yılının kayısı hasadı 1922 yılın ki, geçen seneye göre daha düşük kötü hava koşulları nedeniyle 1922 yılının kayısı hasadı... geçen seneye göre daha düşük daha düşük...
Prosecution has stolen a key defense witness and ruthlessly cut off the testimony at a point highly unfavorable to the accused.
- Savcı bizim en önemli tanığımızı çalmıştır. ve tanığın ifadesini, sanığın en aleyhine olacak şekilde acımasızca kesmiştir.
Because the impression you made on me was unfavorable in the first place.
Çünkü üzerimdeki ilk izlenimin ´ iyi değildi.
The press has chosen to take a very unfavorable view of what we tried to do.
Basın yapmaya çalıştığımız şeyleri çok sakıncalı göstermeyi seçti.
At my last examination, were the results really unfavorable?
Son test sonuçlarına göre, benim değerlerim, kötüye doğru gitmişti değil mi?
Some summers you never see the green ray because atmospheric conditions are unfavorable.
Bazı yazlar hiç göremezsiniz çünkü atmosferik şartlar uygun değildir.
In spite of the unfavorable prize, a great deal of money has been placed upon him, so it is obvious, therefore, that there are many people with the strongest interest in preventing Silver Blaze from being there at the fall of the flag.
Avantajsız ödüle rağmen üzerine bir hayli para yatırıldı bu yüzden Silver Blaze'in yarış başladığında orada olmasını engellemek isteyen birçok insan olduğu çok açık.
Regularly sawed in two from 7 years... and disappeared in circumstances ideologically unfavorable.
7 yıl ilçinde kapandı... ve ideolojik şartlar altında kayboldu.
... 2. a ) A favorable or unfavorable event or situation that occurs by chance.
2 - A ) Rastlantı yoluyla meydana gelen iyi veya kötü olay veya durum..
"who printed an unfavorable story about him in 1884."
"bu iddiaları kanıtlamak mümkün değildir."
There are ten days, the rumour was launched what a geological report on one of my mines it would be unfavorable.
On gün önce, madenim hakkında yayınlanacak jeolojik raporun olumsuz olacağına dair bir dedikodu çıktı.
That such a decision could change the nature of an entire society, whether it be a favorable or unfavorable change, disturbs me greatly.
Bu türden bir karar, bütün toplumun doğasını, tümden değiştirebilir, olumlu, yada olumsuz bile olsa beni fazlasıyla, rahatsız eder.
A story that places a colleague in an unfavorable light is not one any newsman wants to tell.
Bir meslektaşı kötü bir gününde sergileyen bu olayı hiç bir gazeteci zevkle açıklamak istemez.
Because I won't maintain an unfavorable position.
Çünkü elverişsiz bir durumda olmayı sürdüremem.
Mr. President, no great captain in history ever hesitated to make a tactical withdrawal when conditions were unfavorable to him.
TARİHTE HİÇ BİR BÜYÜK KAPTAN ONA KARŞI OLAN BİR DURUMDA GERİ ÇEKİLMEKTEN KAÇINMAMIŞTIR.
In 1990, when Mr. Bush was a director of Harken Energy he received this memo from company lawyers warning directors not to sell stock if they had unfavorable information about the company.
1990'da Bush, Harken'ın başındayken avukatlar, yönetime bir not göndererek "Şirket zor durumda kalırsa hisse satmayın" dediler. Bir hafta sonra 848.000 Dolar değerinde hisse senedi sattı.
number two - - that the government never passes legislation that is unfavorable.
İkincisi, hükümetin olumsuz bir yasayı asla kabul etmeyeceği.
And we will be disputing any unfavorable results of the competition.
Yarışmanın bütün olumsuz.. sonuçlarına itiraz edeceğiz.
Like what, 34 % unfavorable to 43 % favorable?
Yüzde 34 kötü, yüzde 43 iyi diye oy vermiş.
Public opinion is highly unfavorable.
Kamuoyu çok tepkili.
I won't do anything that would put us in an unfavorable situation.
Bizi zor duruma sokacak bir şey yapmam.
But you are truly in an unfavorable position.
Ama sen gerçekten sakıncalı bir durumdasın.
This time, the odds may be unfavorable.
Bu kez, dürüst olmam gerekirse başarısız olabilirim.
He has done an unfavorable deed in the eyes of God.
Allah'ın hoşuna gitmeyen bir işle meşguldü.
Well, when the temperature drops below 60 and there's a headwind, the forces on the ball create an unfavorable magnitude and direction.
16 derecenin altındaki hava sıcaklığı ve hakim rüzgarın etkisiyle topun üzerindeki kuvvetler sakıncalı bir büyüklük ve yön teşkil ediyor.
I've read the outcome of mirror syndrome is almost always unfavorable.
Ayna sendromu tedavisinin hemen her zaman sakıncalı olduğunu okumuştum. Sakıncalı...
Unfavorable... is that doctor speak for dead baby?
Bu, "bebeğin ölecek" demenin doktorcası mı?
Which would be un-unfavorable, right?
Ama bu "sakıncalı" olmadığı anlamına gelir, değil mi?
Giving it up is unfavorable to our government internationally.
Pes etmek ulusun ve ülkemizin aleyhine olur
Unfavorable, dangerous.
Olumsuz tehlikeli.
This operation will be unfavorable.
Bu operasyon çok zor.
The hanging off style can have another unfavorable side effect.
Sarkma tekniğinin diğer bir istenmeyen yan etkisi vardır.
Let's just say, enough to make fate unfavorable.
Şöyle diyebiliriz, kaderi yenmek için yeterli.
"Libelous and unfavorable to the government."
İran'dan sınırdışı edilmiş.
Had Do I adjust unfavorable wind.
Sadece rüzgarı ayarlıyordum.
But if you have a secret formula to get an unfavorable judge removed, by all means speak up.
Fakat istenmeyen bir yargıcı göndermek için gizli bir formülün varsa,... elbette ki çekinmeden söyle.
Are the stars unfavorable'?
Yıldızlar kötü mü görünüyor?
But we've been hearing some very unfavorable rumors regarding ClearBec in Ecuador.
Ama Ekvador'dan ClearBec'le ilgili çok nahoş söylentiler duyuyoruz...
Examine the detail of the report, sir, you will see the unfavorable inclusion is initialled by an Intelligence Officer, Major Drake, who doesn't like me.
Raporu ayrıntılı incelediğinizde, efendim olumsuz yargının İstihbarat subayı Binbaşı Drake tarafından imzalandığını göreceksiniz. Binbaşı Drake, beni sevmez.
The probability of mounting a defense that it was a false charge is unfavorable.
Her şeyin bir oyun olduğunu ispat etmemiz de güç olacaktır.
There has been a lot of unfavorable comments about Starbuck in all of this media coverage.
Medyada Starbuck hakkında olumsuz.. birçok yorum yapılmış olabilir.
If what they find comes back unfavorable... I lose my defense.
Buldukları aleyhimize çıkarsa savunma dayanağımı kaybederim.
The outcome was unfavorable.
- Sonuç istediğimiz gibi olmadı.
So your answer is unfavorable?
Sanırım cevabınız olumsuz.
But you are truly in an unfavorable position.
Ama makinen o kadar iyi değil!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]