Unfixable translate Turkish
22 parallel translation
It's unfixable.
Lastiğin yan tarafı gitmiş.
I know how you always want to fix things for me, and... This is... This is unfixable.
Hayatımda ters giden şeyleri hep düzelttin sen, ama bu öyle bir şey değil.
And it seems to be unfixable.
Ama düzeltilemez görünüyor!
Oh God, we're both unfixable!
Tanrım! İkimiz de düzeltilemez durumdayız!
The thing is - - the thing is, You are an unfixable little smartass, who apparently is gonna do whatever she wants.
Aslında sorun ne biliyor musun? Görünüşe göre aklına eseni yapmaya devam edecek, ıslah olmaz ukalanın teki olarak kalacaksın.
Is that what you really think - - that I'm unfixable?
Gerçekten ıslah olmaz biri olduğumu mu düşünüyorsun?
She called me unfixable.
Benim ıslah olmaz biri olduğumu söyledi.
I called her unfixable.
Ona ıslah olmazsın dedim.
You are not unfixable.
Sen ıslah olmaz falan değilsin.
And I-I'm unfixable. Not you.
Düzelmeyecek sorunları olan benim sen değil.
- Dr. Drew called me "unfixable".
Dr. Drew bana "düzeltilemez" teşhisi koydu.
It's unfixable, that's why.
Düzeltilemezdi de ondan.
A great big unfixable mess.
Bu düzeltilemez bir karmaşa.
that's unfixable!
Bu düzeltilemez!
All right? I thought you said that was unfixable?
Tamam mı?
Damaged and unfixable- - that used to be my type.
Zara görmüş ve düzeltilemez- - eskiden ben öyleydim.
Face it, mabel, your uncle's unfixable.
Bununla yüzleş, Mabel, Amcan tamir edilemez.
These things happen in a marriage but it isn't unfixable.
Evlilikte böyle şeyler olur... ama düzeltilemez değildir.
Before it becomes something that's unfixable.
Halledilemez bir hâl almadan önce.
I'm unfixable.
- Ben düzeltilemezim.
I'm used to fixing things, and this was unfixable, and it was so stupid.
Eskiden bir şeyleri düzeltirdim ama bu düzeltilemezdi ve aptalcaydı.
It's an unfixable situa...
Düzeltilemez bir durum...