Unfolded translate Turkish
82 parallel translation
Paul unfolded them and made ramparts of them a sort of Chinoiserie city
Paul onları ortaya sürüklemiş ayarlamış ve kale duvarı gibi bir yapıya dönüştürmüştü. Bir nevi Yasak Şehir olmuştu.
Green countryside unfolded Here and there yellow rape spread out like a tablecloth flooding the air with its powerful scent
Yeşil kırlar göz önüne serilmişti. Sağa sola dağılmış sarı kolzalar etrafa bir masa örtüsü gibi yayılmış güçlü kokusuyla havaya sinmişti.
The dark mysteries unfolded.
Karanlık gizemler ortaya dökülüyor.
Beneath these clouds the drama of the human species has been unfolded.
Bu bulutlarin altinda, insan türünün drami yasandi.
I sensed it in the seed of what can now be unfolded to the full.
Onun kaynağından tam olarak şimdi ortaya çıkarılabildiğini hissettim.
When this story unfolded...
Bu hikaye sır kalaraktan...
The story that held the mystery gradually unfolded before me through my mother's words.
Bu gizemli öykü, annemin sözleriyle benim için, yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı.
"Should the napkin be entirely unfolded or should the centre crease be allowed to remain?"
"Peçete tamamen açılmalı mı..." "... yoksa orta çizgi kalmalı mı? "
No, it's a Samarian coral fish with its fin unfolded.
Hayır, bu yüzgeci açık bir Samarian mercan balığı.
But I believe we can learn something from the events that have unfolded.
Ama, sonuçlar ile ortaya çıkmamış şeyler hakkında bazı şeyler öğrenebileceğimize inanıyorum.
Yes, it unfolded.
Evet, her şey ortaya çıkmaya başladı.
"On top of the rock formation " the story of the torture inflicted upon these brave five men unfolded.
Kayanın üzerinde beş cesur adamın görmüş oldukları işkence gün gibi ortadaydı.
Is that where the critical events unfolded?
Kritik olayların yaşandığı yer orası mı?
We watched with fascination as the Neptune pictures unfolded.
Neptün'den gelen fotoğrafları hayranlıkla seyrettik.
'They unfolded before our eyes.' Neptune was a great, wonderful surprise for me.
Neptün benim için büyük bir sürpriz oldu.
When the flute sounded, a time unfolded from time
Flüt ses verdiğinde, zamandan zamana açılır.
She'd called the whole shop over before i--events unfolded.
Dükkândaki herkese benim oğlu olduğumu söylemiş. Sonra da olaylar gelişti.
Now Ludendorff's nightmare unfolded.
Şimdi ise Ludendorff'un kabusu gerçek olmuştu.
The events that unfolded on Rosenstrasse in Berlin... from February 27 till March 6, 1943 are a historical fact.
Berlin, Rosenstrasse Caddesinde, 27 Şubat - 6 Mart 1943 tarihleri arasında olanları anlatan bu olaylar, tarihi bir gerçektir.
All these events unfolded that I might re-enter this physical plane.
Bütün bu olaylar bu fiziksel dünyaya tekrar gelebileceğimi gözler önüne serdi.
Events unfolded in such a way that...
Olaylar öyle bir gelişti ki...
Now, some cynics might argue that they simply didn't want us there watching while a particularly bloody episode at the end of this war unfolded.
Şimdi, bazıları, bu savaşın sonunda bizim aydınlatılmamış, kanlı bir bölümü izlemememiz gerektiğini tartışabilirler.
She hid her right hand and unfolded one finger
Bir parmağını katlamadan sağ elini saklamış.
- The story unfolded- -
Hikayenin ortaya çıkması...
" Praised be the unfolded inside petal flesh of tend'rest thought
" Körpe düşüncenin içindeki goncaya hamdü senalar olsun
It looks like she's folded it and unfolded it at least a thousand times.
Bunu en az 1000 kez açıp katlamış.
"I don't know how this saga unfolded."
"Önce gözler bir araya geldi." "Sonra utandım."
P.S. If you've unfolded this note, your kiss already got out.
" Not : Eğer bu notu açtıysan, öpücüğün çoktan serbest kalmış.
The two rallies were supposed to be kept apart, but then an extraordinary series of events unfolded.
İki mitingin birbirinden ayrı olması gerekiyordu,... ama sonra olağan dışı bir dizi olay cereyan etti.
So while Sawyer is sitting there next to this skeleton drinking beers, they don't realize the sort of dark story behind this van that has actually unfolded.
Yani Sawyer yanındaki iskeletle bira içtiği yerde oturuken, Bu minibüsün arkasındaki karanlık hikayenin ayrıntılarının farkına varmadılar..
" there unfolded before us was as beautiful a picture
"... muhtemelen bir insanın hayatında karşılaşabileceği...
Unfolded becoming. Unfolded becoming.
"önüne serilen oluşum... önüne serilen oluşum... önüne..."
My becoming unfolded.
Varlığım açığa çıkmıştı.
She and Terry started something up and... it unfolded the way those things do.
Ve bu tür olaylar nasıl sonuçlanıyorsa o şekilde sonuçlandı.
Not only can I tell you how things unfolded... too.
Ne dersin? Varım.
Understand how oscar's Last moments unfolded.
Oscar'ın son anlarında neler yaşadığını anladım böylece.
Well, that situation just sort of... unfolded.
Onunki çok daha teferruatlı bir durumdu.
Then an incredible story unfolded.
Sonra, inanıImaz bir hikaye gelişmeye başladı.
Airbags unfolded.
- Hava yastıkları açıldı. - Başardım!
We can confirm at this point the tragedies that unfolded in the skies over Washington and in Kidron, Ohio, were indeed acts of terrorism.
Bugün Washington semalarında ve Kidron'da gerçekleşen faciaların terörist saldırılar olduğunu ifade etmek mümkün.
We don't know everything that happened, but we have a pretty clear idea of how it unfolded.
Olan biten her şeyi tam manasıyla bilmiyoruz fakat olayın meydana geliş şekli hakkında net bir fikrimiz var.
Even as the crisis unfolded, we didn't know how wide it was going to spread, or how severe it was going to be.
Uçurumdan yuvarlandık. Kriz çıktıktan sonra bile ne kadar yayılacağını ne kadar şiddetli olacağını bilmiyorduk.
Stephen, can you give us some insight into how this whole thing unfolded?
Stephen, bu noktaya nasıl gelindiğini,.. ... işin iç yüzünü bize biraz anlatabilir misin?
- and British invasion unfolded?
-... geliştiğini göstermek ister misiniz?
Without pikala, we may never have evolved and developed the ability to see how this story unfolded.
Pikaia olmasaydı belki hiç evrimleşemeyecek, bu hikayenin sonraki bölümlerinin nasıl olduğunu görebilecek seviyeye erişemeyecektik.
Since then, events have unfolded in ways that no one could have predicted, starting with the emergence of Red Flag.
O zamandan beri, olaylar kimsenin tahmin edemeyeceği bir şekilde gelişti Kızıl Bayrak meselesiyle başlayarak.
History dramatically unfolded in front of them.
Tarih, dramatik bir şekilde gözlerinin önüne serilir.
What unfolded before my eyes in this abandoned spot was like a reflection of the entire universe.
Minnacık yaratıklar. Evet, böcekler suyun yüzeyini sürekli titretiyordu sanki bir atın derisinin sineklerle titretilmesi gibi.
I unfolded'em!
Açtım.
In this room, with Gérard camped on the floor the drama unfolded unnoticed...
İşte Gerard'ın yerde kamp kurduğu oda.
She talked for a long time about traveling. When she spoke, it was as if the scenery unfolded in front of my eyes.
Yağmurun yağdığını, rüzgarın estiğini gerçekten hissedebiliyordum.