English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Unfolding

Unfolding translate Turkish

178 parallel translation
What terrifying secret was unfolding?
Hangi korkunç sır ortaya çıkıyordu?
Eponine knew that whatever events were unfolding in Paris, the night would bring her Marius.
Paris'teki olaylar ne şekil alırsa alsın Eponine gecenin Marius'ü ona getireceğini biliyordu.
and that many of those now canonized... were wary of the path unfolding before them,
Bir aziz olduğu için kızan insan ki artık bunların çoğu azizler listesine alındı önlerinde açılan bu yoldan sakınmasınlar.
I believe you used the one about both witnessing to the unfolding of history.
Sanırım onda da tarihi gerçekleri ortaya çıkarma hikayeni kullanmıştın.
Commander... the ship has just deployed a- - It looks like some sort of big structure that's just unfolding.
Kumandan gemide yeni bir konuşlanma görülüyor açılan çok büyük bir yapı gibi.
Reports will be coming to you live on the spot... where this tense drama is unfolding.
Haberler size anında bu acı dramın yaşandığı yerden naklen yayınlanacak.
An important chapter in the history of the Tour... is unfolding before our eyes.
Tur'un tarihindeki önemli bir an... gözlerimizin önünde yaşanıyor.
A terrible tragedy is unfolding.
Korkunç bir facia gerçekleşiyor.
Since the anomaly did not occur, there have already been changes in the way this time line is unfolding.
Anormallik gerçekleşmediğinden bu zaman çizgisinde, şimdiden değişiklikler oldu bile.
- [Dinging] - in search of a father figure. By having aj ournalist follow the young misfit throughhis career of crime, Penn suggested how history was distorted even as it was unfolding.
Genç uyumsuzu bir gazeteciye suç kariyeri boyunca takip ettirerek Penn, tarihin ortaya çıkarken bile ne derecede çarpıtıldığını gözler önüne seriyordu.
It was 2016 A.D. The thing people lost, in other words, the complementation of the mind is unfolding.
Bir kez daha sana borçlandım.
My swing feels like an unfolding chair!
Vuruşlarım, katlanır sandalye gibi.
Yes. Bad luck, this last unfolding chapter.
Bu son durum hiç iç açıcı değil.
You know, they say the city by the bay is the most romantic in the world... and it looks as though there might be a little romance unfolding under the Bay Bridge.
Biliyorsun, burası dünyanın en romantik şehri... ve görünüşe göre şu anda köprünün altında da romantik anlar yaşanıyor
Say, "The situation's still unfolding. Tune in tonight for an update."
"Durum gelişiyor, bizi izlemeye devam edin" de yeter.
- His field's not unfolding!
- Alanı açılmıyor!
We begin our broadcast tonight with a special report... providing continuing coverage on the unfolding Babylon 5 story.
Bu akşamki bültenimize, Babil 5 konusunda yeni açığa çıkan gelişmelerle başlamak istiyoruz.
Unfolding restless visitant sped by an ill wind in haste.
Seriliyor gözler önüne, nefes nefese kalmış huzursuz ziyaretçi...
Matter of fact, there could be a little drama unfolding just as we speak.
Biz konuşurken, minik bir drama birazdan burada oluşacak.
Unfolding on schedule.
Turne programlarıyla açılıyorsun.
Halfway across the continent, there " s a new chapter unfolding
Kıtanın diğer yarısında açılmak üzere olan... yeni bir hikaye bölümü var.
I'm here to inform you our universe is unfolding...
Size, evrenin önümüze serildiğini bildirmek için buradayım.
♪ We shall surely gaze On the sweet unfolding ♪
Eski bir esrarın
♪ On the sweet unfolding ♪
Eski bir esrarın
Hyah! ♪ Oh, the sweet unfolding ♪ - Kill her, boy!
Açığa çıkışıyla
The scene unfolding here behind me is one of desperation and frustration.
Gözler önüne serilen manzara umutsuzluk ve öfke dolu.
What do you think of the events unfolding in Paris? I'm extremely anxious and very worried.
Genelde bununla karşılaşırım.
Even if one cannot predict the outcome of the unhappy events unfolding... we may hope that individuals won't suffer from the excesses of the looters which the Commune carries in its wake, because they're too busy fighting at the front.
Biçim olarak aynı değil, ama aynı yabancılaşma. Ne olursa olsun, inandığım şeyi savunmaya hazırım. İnandığım şeyler arasında insanları birbirine düşürmek ya da fabrikatörleri borsada zengin etmek yok.
In the unfolding of history, Islamic civilisation has been one of humatiy's grandest achievements.
Yüzyıllar boyunca İslam uygarlığı, insanlığın en muhteşem uygarlıklarından biri olmuştur.
We're reporting live here in Lucas Valley outside Senator Wyman's mansion... where a tense, ongoing hostage situation has been unfolding for hours now...
Gergin devam eden bir rehine vakasının saatlerdir göz önüne serildiği Senatör Wyman Malikanesinin dışında Lucas Vadisinden canlı olarak yayın yapıyoruz.
- It's, like, all this stuff is unfolding now.
- Sanki kirli çamaşırlar ortaya çıkıyor.
- Nothing's unfolding!
- Hiçbir şey çıkmıyor!
You know, I loved studying U.S. History. What can be more fascinating than the rich and unfolding epic of the very soil on which we live?
Üzerinde yaşadığımız bu toprağın destansı öykülerini öğrenmekten daha zevkli ne olabilir?
I've been informed by our friend inside that events are unfolding as scripted.
İçerden bir arkadaşım dediğine göre olaylar planlandığı gibi gidiyormuş.
"Events are unfolding" by the minute in this tragic and stunning development.
Bu trajik ve şok edici olayın ayrıntıları elimize ulaşıyor. Otel kapatıldı.
The scene unfolding here behind me is one of desperation and frustration.
Arkamda büyük bir umutsuzluk ve hayal kırıklığı sahnesi görüyorsunuz..
Give me drama, pathos, life unfolding.
Bana duygusallık verin, dokunaklılık, hayatı göz önüne serme.
Drama, pathos, life unfolding.
Drama, acıma, hayatı göz önüne serme.
Let's go over here and talk to the guy who's unfolding the stars and stripes.
Hadi şuraya gidelim ve şu çizgi ve yıldızlarla ilgilenen çocukla konuşalım.
I saw my life unfolding before me, drowning in a sea of sticky toffee and pretending enthusiasm for a new line in coconut fudge.
Tüm hayatımın önümde açıldığını gördüm. Yapışkan şekerlemeler arasında boğulmuşum, hindistancevizli yeni bir ürün konusunda heyecan duyma numarası yapıyorum.
It looks like it's writing itself as if it were unfolding right now.
Kendisi yazıyor gibi görünüyor, şu anda ortaya çıktığını gibi.
As soon as you turn out the light, women start unfolding extra limbs.
Işığı kapatır kapamaz kadınlar ekstra kol ve bacaklarını çıkarır.
Why are you unfolding that napkin?
Neden o katlı peçeteyi açıyorsun?
Even learn how to use Ancient weapons, on Earth. You cannot even begin to comprehend the extent of what was unfolding in O'Neills mind.
O'Neill'ın zihninde açığa çıkacak şeyin genişliğini kavramaya başlayamıyorsunuz.
... apparently a hostage situation is unfolding.
... Görüldüğü kadarıyla, bir rehine olayı gelişiyor.
... apparent hostage situation is unfolding.
... Bir rehine durumu gelişmekte.
It is the last link in a chain of events unfolding even as we speak.
Biz konuşurken bile gerçekleşen olaylar zincirinin son halkası.
But becoming a Whitelighter is as natural a part of your unfolding destiny as becoming a Charmed One.
Bir Charmed Bir olma gibi Ama Whitelighter olma sizin açılımı kader doğal bir parçası gibidir.
What an endlessly unfolding tedium life would then become.
Hayat o zaman ne sıkıcı bir şeye dönüşür.
An extraordinary event unfolding here in Central London.
Londra'nın merkezinde, olağanüstü bir olay yaşanıyor.
My plan is unfolding.
Bu o mu? Planım yavaş yavaş başlıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]