Unfounded translate Turkish
192 parallel translation
It brings up the dreadful, unfounded suspicion... we must carry to our tombs, as it is utterly untenable, that the coachman in both instances... need I say more?
Yoksa mezara dek götürmemiz gereken korkunç ve temelsiz şüphelere yol açar, çünkü her iki örnekteki o faytoncu baştan aşağı çürümüş... daha fazla söylememe gerek var mı?
Such unfounded accusations!
Bu kadar temelsiz suçlamalar!
Unfounded fear.
Yersiz korkular bunlar.
Speaking one's mind is excellent but your fears are unfounded
İnsanın düşüncelerini söylemesi güzel. ... ama korkularınız yersiz.
That's unfounded theory
Bu asılsız bir teori
Your fears are unfounded!
Korkularınız temelsiz!
I have to apologise for Sam, for that totally unfounded accusation.
Sam'in asılsız suçlamaları için özür dilemem gerekir.
Now that I know you all are so outspoken, my worries were unfounded.
Şimdi bu açık sözlülüğünüzle Benim endişelerimin asılsız olduğunu. gösterdiniz.
that one is tempted to draw apparently logical, but actually unfounded, conclusions.
maruz kalanlar için kötü olduğu kadar, muhteşem de sonuçlanabilir.
When rumours later surfaced that the takeover was unfounded, buyers ran for cover and the stock plummeted to 16 ½ before closing at 17.
Daha sonra devralmanın asılsız olduğu ortaya çıkınca... alıcılar çıkış aradı ve 17 ile kapanmadan önce hisse senedi 16 1 / 2'ye düştü.
Then when contradictory rumors later surfaced that the takeover was unfounded, buyers went running for cover and the stock plummeted on gigantic volume to as low as 161 / 2 before closing at 17.
Daha sonra devralmanın asılsız olduğu ortaya çıkınca... alıcılar çıkış aradı ve 17 ile kapanmadan önce hisse senedi 16 1 / 2'ye düştü.
I've no doubt you will tell me my fears are unfounded, Holmes, but the repeated appearance of this man has cast a shadow over her life which try as she might she cannot lift.
Hiç şüphem yok ki bana korkularımın yersiz olduğunu söyleyeceksin, Holmes, ama bu adamın tekrar görünmesi onun hayatında kaldıramayacağı bir yük olduğu izlenimini veriyor.
Even if they were unfounded.
Hem de doğru olmasalar bile.
I was hoping these rumors about your father were unfounded.
Babanız hakkındaki dedikoduların asılsız olmasını umuyordum.
As you can tell, the kids purchased a car. And as you can see all my fears about them sharing were unfounded.
Duyduğun üzere çocuklar bir araba aldı ve gördüğün üzere bir şeyi paylaşmaları konusunda bütün korkularım asılsız çıktı.
Dr. Ross, let me tell you your concerns are unfounded, okay?
Dr. Ross, kuşkularınızın asılsız olduğunu söyleyeyim.
Those rumours are entirely unfounded.
Bu söylentiler tamamen asılsızdır.
Unfounded allegations will be flying around in no time.
Asılsız suçlamalar havada uçuşacaktır. Los Angeles?
This is just me trying to maintain... a viable relationship with reality. I want to make sure I haven't drifted off... into some solitary, paranoid fantasy system... of my own totally unfounded and idiosyncratic invention. OK?
Sadece benim gerçeklerle geçerli bir ilişki... devam ettirme çabamdan bir kesit dostum.
I'm gonna go out and I'm gonna prove... that all your faith and all your prayers are unfounded!
Dışarı çıkacağım ve bunu sana ispat edeceğim... Tüm inancım ve duaların kayboldu!
And enough unfounded assumptions to wrap around the station three times and still leave room for a knot.
Üssün etrafına üç kez dolanıp bir de düğüm atacak kadar fazla sayıda, hiçbir yere varmayan ip uçları.
- You tell me everything is fine with us, you tell me nothing's the problem... that my worst fears are unfounded, yet, something tells me that's not what you're telling Drake, Witherspoon and Hall.
- Bana herşeyin yolunda olduğunu söyledin, hiçbir problem olmadığını söyledin... benim en büyük kokularımın asılsız olduğunu söyledin ama bu senin Drake'e söylediklerin değil.
Comrade General, I'm obliged to report... that the evidence turned out to be unfounded.
- Şaka yaptığını mı sanıyorsun? - Yoldaş general, şüphelinin... aleyhinde şu ana kadar hiçbir kanıt bulamadım.
Report appears unfounded at this time.
İhbar şu anda bulunamadı.
Did my client ever mention his concerns for your credibility? - They're unfounded.
Bay Fineman, müvekkilim hiç size inandırıcılığınızla ilgili endişelerinden söz etti mi?
Your confidence is unfounded, Captain.
Güvenin temelsiz, Kaptan.
Our internal investigation, which will be aired next week, will show that the claims of concerned citizens, as well as the claims of some of our media, are totally unfounded.
Haftaya yayınlanacak olan dahili soruşturmamız vatandaşların ve medyanın iddialarının asılsız olduğunu gösterecektir.
But it's easy to disprove unfounded suspicion, right?
Asılsız bir şüpheyi çürütmek kolay olmalı, değil mi?
I resent your unfounded accusation.
Yersiz suçlamandan ötürü teessüf ederim.
Philadelphia's SVU is under review for dumping rapes as unfounded.
- Philadelphia Özel Kurbanlar Birimi tecavüz davalarını kanıt olmadan kapattıklarına dair inceleme altında.
I have no time to talk to anybody about unfounded or unsubstantiated rumors... and it is your job to explain that to them.
Asılsız söylentiler hakkında konuşacak zamanım yok... Ve bunu onlara açıklamak senin görevin.
In case the optimism of the Honolulu Advertiser proves unfounded, gentlemen, what are General Short and the army going to do about protecting my ships?
JAPON - AMERİKAN BARIŞ GÖRÜŞMELERİ UMUT VERİCİ Bu iyimser hava asılsız çıkarsa Ordu gemilerimi korumak için ne yapacak?
- Your worries are unfounded.
Ya bir şey olduysa? Endişeniz yersiz.
Our fears you were in danger are unfounded.
Senin hakkındaki endişelerimiz boş çıktı.
I wish it were, but it's only an unfounded rumor.
Keşke doğru olsaydı. Ancak bu asılsız bir dedikodu.
That is a criticism unfounded Unfounded and unfair!
Bu asılsız bir eleştiri Lois. Asılsız ve haksız.
But it's based on too many unfounded assumptions to make a valid theory.
Ama fikrin geçerli bir teori kurmak için çok fazla sayıda kanıtlanmamış varsayıma dayanıyor.
To me, not only is it bizarre, but it's totally, uh... unfounded.
Bu, son derece garip ve temelsiz bir korku.
My government is very displeased by a number of scurrilous... and totally unfounded attacks on the Third Reich... that seem to emanate from your ambassador's office in Berlin.
Hükümetim Üçüncü Reich'a karşı sarfedilen küfürlerden... ve asılsız sataşmalardan çok rahatsız. tüm bunlar Berlinde'deki büyük elçilik büronuzdan çıkmışa benziyor.
Is that "scurrilous and totally unfounded"?
Bu bir "küfür ve asılsız sataşma"'mı?
The second, which I feel is worse, is to believe in an unfounded hope.
İkincisi ve bence daha kötü olanı boş bir umuda bağlanmak.
Your guilt is unfounded.
Suçluluk duymana gerek yok.
IT WAS AN ACT OF CRUELTY BASED ON IRRATIONAL FEARS AND UNFOUNDED...
Anlamsız bir korku ve yersiz bir kıskançlıktan doğan bencilce bir hareketti.
Skinner, I was a little wary of bringing these veterans of Iwo Jima to tour your school... -... but I see my fears were unfounded. - Thank you, sir.
Skinner, Ivo Jima gazilerini okuluna getirirken biraz tereddüt ettim ama görüyorum ki korkum yersizmiş.
His superiors determined that his concerns were unfounded.
Müdürleri, şüphelerinin asılsız olduğuna karar verdi.
No, if I make an accusation that's unfounded, he could fire me.
Hayır, asılsız bir suçlama yaparsam kovulabilirim.
If I discover you weakened the morale of this office... with your unfounded gossip- -
Eğer asılsız dedikodularınızla bu işyerini... zayıflattığınıza karar verirsem- -
Are my accusations that unfounded?
Benim suçlamalarım gerçekten asılsız mı?
Mr. Paul Dembinski, it is evident that, this is an invention unfounded.
Paul Dembinski'nin kitab n kendine mal edip yayınladığına dair Bu kesinlikle büyük bir yalandır ve gerçekle ilgisi yoktur
- Was it unfounded or did you think over your decision?
Yanlış bir kanıt mı var ortada, yoksa fikrinizi mi değiştirdiniz?
This conversation with Hans gave K. a new hope, vague and unfounded of course, but so vivid he almost lost Barnabas from view.
Hayır beyim, eve gidiyordum, şatoya sabah gideceğim, orada hiç uyumam. Öyle mi? Peki bana neden söylemedin?