Unhappily translate Turkish
96 parallel translation
This poor little thing is married, unhappily married.
Bu küçük zavallı şey evlendi, evliliği mutsuz.
Since your gout so unhappily prevents you, allow me to be the one.
Gutun seni engellediğinden beri benim vali olmama izin verirsin artık.
Unhappily for us, no one can take Mr. Van Meer's place.
Ne yazık ki kimse Bay Van Meer'in yerini alamaz.
- Well, unhappily, it is.
- Ama maalesef oldu.
Unhappily for me, she can't stay longer.
Maalesef uzun süre kalamayacak.
- That is unhappily true.
- Ne yazık ki doğru.
So they all lived unhappily ever after.
Böylece bundan sonra hep mutsuz yaşadılar.
The good ended happily and the bad unhappily.
İyi için mutlu sonla, kötü için mutsuz sonla bitti.
So they were married and lived unhappily ever after.
Böylece evlenmişler ve hayatlarının sonuna dek mutsuz yaşamışlar.
No, unhappily I can't
Maalesef kalamam.
- You are unhappily in love.
- Mutsuz bir aşk.
A woman unhappily in love, she forgets to turn on the oven.
Mutsuz bir aşık fırını yakmayı unutur.
Unhappily for Mary Summers, however, there is more to her story, for she subsequently found herself in one of those institutions she had come to fear.
Mary Summers için mutsuz bir biçimde, ancak, öyküsüne eklenecek bir şey var, çünkü sonunda o korkuya kapıldığı o kuruluşlardan birinde kendini buldu.
Iwas hungry for names that meant something to me... but among them, unhappily, came the names of those gone forever.
Tanıdık isimlere hasrettim. Ama maalesef, sonsuza göç edenlerin isimleri de bunlar arasındaydı.
Unhappily, the boy is pro-German.
Maalesef çocuk Alman yanlısı.
Unhappily, it made me remember something I'd said in the delirium of our early days.
benim yardımıma bel bağlayacaktı.
Is he unhappily in love?
O sevdiği için mutsuz mu?
Happily or unhappily, he was hospitalized before he could use it.
Belki iyi belki kötü, bunu kullanamadan hastaneye kaldırıldı.
Unhappily, vicious gossip travels even faster than you and the truth.
Ne yazık ki, korkunç dedikodu ve gerçek, senden bile hızlı yol alıyor.
I can't send a messenger, unhappily, with the most secret.
Bu iş çok gizli olduğundan kurye kullanamayız ne yazık ki.
Unhappily, we have nothing armor-plated.
Ne yazık ki zırh kaplı bir şeyimiz yok.
STEFANO : No, unhappily that's not true.
Hayır, ne yazık ki bu doğru değil.
And your driver too because, unhappily, I can't drive.
Şoförünüze de, çünkü ne yazık ki araba kullanmayı bilmiyorum.
Unhappily, I'm no longer a man of religion, Claire.
Ne yazık ki, artık bir din adamı değilim, Claire.
Unhappily... his innocence is tangled up in this problem... that you can't change your woman without a divorce... and you can't get a divorce unless the Pope says so.
Maalesef... bu meselede masumiyeti ayağımıza dolanacak. Mesele şu : Boşanmadan karını değiştiremezsin.
Unhappily, now deceased.
Mutsuzdu, aramızdan ayrıldı.
Unhappily, no, sir.
Ne yazık ki hayır, efendim.
All he had to do was say the name, that which he loved, and everything would have been happily or unhappily resolved.
Tek yapması gereken sevdiğinin ismini söylemekti ; böylece mesele, mutlu ya da mutsuz, ama bir şekilde çözülürdü.
Unhappily married.
Evli olduğunu biliyordum.
I unhappily write to inform you that your wife passed away this morning.
Her ne kadar bu mektup senin dönüşüne dek sana ulaşamasa da üzüntü duyarak eşinin bu sabah vefat ettiğini bu yazıyla bildiririm
Unhappily, in the interest of the dignity of France he feels obliged to impose enormous limitations on us.
Maalesef Cumhurbaşkanı, Fransa'nın onurunu kurtarmayı... kendine borç biliyor, bu da bizim işimizi güçleştirecek.
How does it end? Since it's a tragedy it'll end unhappily.
Konusu trajedi...
Unhappily, that's quite beside the point.
Malesef mesele bu değil.
We've been living together longer than most people are unhappily married.
Evli olup mutsuz yaşayan insanlardan daha uzun birlikte yaşayabilirdik.
Unhappily, friends don't exist in time of war.
Çok üzgünüm ama savaş zamanı arkadaşlar söz konusu olmaz.
Unhappily, she is already free.
Maalesef o zaten özgür.
You know, some time ago I had a love affair that ended sort of unhappily, and just a little while back, just before I died, in fact,
Bir süre önce mutsuz biçimde sona eren bir aşk ilişkim olmuştu biliyorsunuz.
- Unhappily not.
- Üzgünüm yok.
My Lord, unhappily the horse, Blessed Satin the Confessor, that was to have been a witness today... - Yes?
Lordum, bahtsız ve itirafçı at Kutsal Atlas'ın, bugün bize şahitlik yapması gerekiyordu ki...
... now unhappily ruined by restoration, is untroubled by the snares of anatomy and perspective...
... artık, restorasyon yüzünden harap edilmiş bu eser anatomi ve perspektifin tuzaklarına düşmemiş...
Unhappily, Blackadder, the Lord High Executioner is dead.
Maalesef ki Blackadder, Kraliçenin Celladı vefat etti.
Unhappily, my fears were not mere phantoms of my youthful imagination.
Ne yazık ki, korkularım gençliğimden gelen hayal gücümün ürünü değildi.
- Unhappily, he's on assignment abroad.
- James nerede? - Maalesef, iş için yurtdışında.
If Starfleet cannot accept that small weakness, then we will be forced, unhappily, to seek an alliance with someone like the Ferengi.
Eğer Yıldız Filosu bu kadar küçük bir zayıflığı kabul edemezse, Bizler de üzüle üzüle... Ferengiler gibi bir ırkla ittifak kurmaya mecbur kalabiliriz.
Unhappily, Murillo heard of his exodus and recalled him on some pretext, and shot him by a stroke of... of premonition.
Maalesef ki Murillo toplu göçü duydu bazı bahaneler uydurarak onu yanına çağırdı ve hiç beklemediği bir anda onu vurdu.
so they could live unhappily ever after?
yani hep mutsuz yaşayacakları için mi?
The bad end unhappily, the good unluckily.
Kötünün sonu mutsuz olur, iyininki şanssız.
And I thought she must be unhappily married.
Ve mutsuz bir evliliği olduğunu düşündüm.
But, unhappily in this case, yours complicates matters.
Ama ne yazık ki bu durumda senin yeminin işleri karıştırıyor.
She is unfortunately of a sickly constitution which unhappily prevents her being in town.
Ne yazık ki hasta bünyesi şehirde yaşamasına elverişli değil.
Potter, you're an unhappily married man.
Potter sen de mutsuz bir evlilik yaşıyorsun. Anlasana.