English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Unhinged

Unhinged translate Turkish

188 parallel translation
His mind's unhinged.
Aklı yerinde değil.
Listen, you unhinged dimbo, why don't you stick with your garbage and mops and stay away from me.
Bak. Neden benden uzak durup çöpün ve süpürgenle ilgilenmiyorsun?
You seem unhinged.
Kaçık görünen sensin.
It takes a great deal for me to become unhinged for any reason.
Herhangi bir nedenden dolayı öyle kolay kolay kızmam.
The adulterers'elopement had unhinged part of my plan.
Sevgililerin kaçması planımın bir parçası değildi.
- Are you implying that I am unhinged?
Aklımın başımda olmadığını mı ima ediyorsunuz?
Something he had seen or heard unhinged his mind.
Gördüğü ya da duyduğu birşeyden ötürü aklını kaçırmış.
She got wealthy overnight. It unhinged her.
Örneğin bir gecede zengin olmak bir kaç tahtasını oynattı.
Her mind's unhinged.
Aklını oynatmış.
Nothing to get unhinged about.
Aklını oynatcak hiçbirşey yok.
Last night you were unhinged.
Son gecemiz
It unhinged you.
Bu seni delirtti.
I felt as if I were becoming gradually unhinged.
- Akli dengemi kaybediyormuşum gibi hissettim.
Her world becomes unhinged when she falls in love with Rock Hudson, a much younger man who happens to be her gardener.
Kendinden çok daha genç olan bahçıvanı Rock Hudson'a âşık olduğunda hayatı tamamen altüst olmuştu.
I'm just trying to talk to you. Don't get unhinged on me.
Sadece seninle konuşmaya çalışıyorum, lütfen bunu bu kadar abartma.
You're unhinged.
- Sen rahatsızsın.
Embleton says he seemed a trifle unhinged.
Embleton onun kafayı oynatmış göründüğünü söyledi.
He's really becoming unhinged.
İyice zıvanadan çıkmaya başladı.
Can we for two seconds ignore the fact that you're severely unhinged... and discuss my need for a night of teenage normalcy?
Aklını oynattığın gerçeğini bir süreliğine unutup olağan bir gençlik gecesine ihtiyacım olduğunu tartışamaz mıyız?
You survived a living hell these last months while he's coming unhinged at not controlling you.
Son aylarda, seni kontrol edemediğinde aklını oynattı ve sen buna rağmen, bir cehennemin içinde hayatta kaldın.
I know what it's like to love someone who has the propensity to become mentally-unhinged and I don't want to be that person to you.
Aklını oynatmaya meyilli birine yoğun bir şekilde değer vermenin ne demek olduğunu bilirim. Senin için böyle biri olmak istemiyorum.
You show me how to control a wild fucking gypsy and I'll show you how to control an unhinged, pig-feeding gangster.
Sen bana delirmis bir cingeneyi nasil kontrol edebilecegimi goster bende sana menteseleri yerinde olmayan domuz besleyicisi bir gangsteri nasil kontrol edecegini gosteriyim.
Unhinged arrogance wished to take possession of all the harmonies of the gods.
Dengesiz bir kibir, tanrıların bütün armonilerini elde etmek istedi.
The guy was unhinged.
Adam delirmişti.
Maybe he's gone walkabout. Karl's death unhinged him.
Karl'ın ölümü onu pek etkilememişti.
They're a group of lifelong friends famous in the water for their big-wave ability, and infamous on land for being slightly unhinged.
Ömür boyu arkadaşlıklar grubundalar ki bunlar sudaki büyük-dalgalardaki yetenekleriyle ünlüdür ve karada oldukça sinir bozucu olmakla.
Unhinged.
Dengesiz.
Especially about someone who's unhinged enough to do that to himself.
Özellikle kendine bunu yapacak kadar dengesiz birisi olduğu için.
She's fucking unhinged.
Kararsızın tekidir.
You've come unhinged living here anyway. Just look at you.
Burada kala kala kafayı yedin zaten.
Ride across the earth, the sky Leave the world behind, unhinged
Dünyayı gezerim, gökyüzünü... Aklım arkada kalmadan dünyayı terk ederim.
Way I read Laurier, he's unhinged.
Laurie'den anladığım, bir kaç tahtasının eksik olduğu.
My breakup with Suzy had left me with a sense that time had become unhinged.
Suzy'le ayrılışım, bana zamanın laçkalaştığı hissini vermişti.
was clearly a dangerous unhinged man.
tehlikeli deli bir adamdı.
You've come unhinged, lad.
Sen aklını mı kaçırdın?
So I'm eating the pears and taking my time, taking these dainty bites the man comes unhinged.
Armutları yemeye başladım ama yavaş yavaş yiyorum. Ufak ısırıklar alıyorum. Adam delirdi.
The guy is unhinged and unethical, does what he wants with no concern for others, but you stand by him.
Adam aklını kaçırmış, ve ahlaksızın teki. Diğer insanları hiçe sayarak istediğini yapıyor. Fakat onu destekliyorsun.
I'VE BEEN GETTING TO KNOW YOUR FAMILY... NOT THAT THAT'S AN EASY THING TO DO, BECAUSE, WELL, THEY'RE ALL A LITTLE UNHINGED,
Aileni tanımaktayım,... bu kolay bir iş değil çünkü şey, hepsi biraz kaçık.
Yeah, it's definitely better that the Dean of Medicine prescribes it instead of an unhinged doctor with a history of drug use.
Tabi, reçeteyi uyuşturucu hikayesi bulunan kaçık bir doktor yerine tıp fakültesi dekanının yazması kesinlikle daha iyi olacaktır.
I'm not the one who's unhinged.
- Çatlak olan ben değilim!
You could throw a dart at all the adjectives between arrogant and unhinged, and I'm sure you'd hit one that describes me.
Üzerinde "Küstah" tan "Çılgın" a kadar sıfatların olduğu bir dart tahtasına bir ok atsan eminim beni tarif eden birine isabet ettirirsin.
- I'm not unhinged.
Ama cıvatalarım gevşek değil.
The guy's a little unhinged.
Adam rahat duramıyor.
It seemed you had become unhinged.
Görünüşe bakılırsa zordaydın.
You, my dear, are an unhinged hysteric.
Sen, tatlım, sinir bozucu bir hastalıksın.
-... and an unhinged hysteric.
-... ve sinir bozucu bir hastalık.
I want background to prove she's fragile... unhinged.
Hassas bir kişilik tezini inanılır kılmak için veriye ihtiyacım var.
Dear Big Brother, may I say how impressed I was at your inclusion of a clearly mentally unhinged woman into the house?
Sevgili BBG, bariz olarak akli dengesi yerinde olmayan bir kızı eve dahil ederek beni çok etkilediğinizi söylemek istiyorum.
She seems quite unhinged.
Tamamen delirmiş görünüyor.
You're a bit unhinged, aren't you?
- Sen biraz çatlaksın anlaşılan.
He can come unhinged.
Bazen dengesini kaybediyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]