Unhurt translate Turkish
78 parallel translation
" Thank God... you're unhurt...
" Şükürler olsun... yaralanmamışsın...
- This is unhurt.
- Bu yaralanmamış.
However, jockey Danny Freed appears to be unhurt.
Ancak binici Danny Freed yaralanmamış.
Also the church needs you unhurt, Werner.
Kilisenin de size bir bütün olarak ihtiyacı var, Werner.
He just took a direct 220-volt charge and he's apparently unhurt.
Az önce doğrudan 220-volt elektriğe çarpıldı ve görünüşe göre canı yanmadı.
Praise be to Allah that you're unhurt.
Allaha şükür, size bir şey olmamış.
He is unhurt.
Yaralı değil.
"May you go unhurt by scorching heat in your path"
"Bu kavurucu cehennemde siz sağ salim gidin"
It's in a lather, but unhurt.
At huysuzlandı ama yara almadı.
I am unhurt and have not been touched.
"Ben yara almadım ve etkilenmedim."
Alfred Kant is unhurt, and is hiding.
Alfred Kant'ın sağlık durumu iyi ve şu an nerede olduğu bilinmiyor.
It doesn't flap, it doesn't climb, but it lands gracefully on a neighboring tree, and is completely unhurt when it does so.
Ama zarif bir şekilde komşu ağaca konuyor ve bunu hiçbir zarar görmeden yapıyor.
I am unhurt.
Bana bir şey yapmadı.
His mom, unhurt, says : " Stop bawling about the car.
Annesi, yaralı bir halde : " Bırak arabayı.
A worker was discovered severely weakened, but otherwise unhurt.
Bir isçiyi, zayiflamis ama yara almamis halde bulduk.
Donald Turnipseed was found wandering around in a daze... but basically unhurt.
Donald Turnipseed etrafta dolaşırken bulundu... çok hafif yaralıydı.
... the girl, eight-year-old Priscilla Applegate of Highland Park, was unhurt.
... 8 yaşındaki Priscilla Applegate, Highland Park'ta yara almadan kurtuldu.
Two men were taken to hospital for treatment. Jackie McQuillan was apparently unhurt.
Jackie Mcquillan'ın herhangi bir sakatlığı bulunmuyor.
Moya's unhurt, but the defense screen is out.
Moya'nın durumu iyi ama savunma perdesi çalışmıyor.
He's unhurt Aeryn Sun.
Zarar görmedi Aeryn Sun.
I saw the car, the doctor getting out apparently unhurt, so I went back to bed.
Arabayı gördüm doktor sağ salim arabadan çıktı, ben de yatağa geri döndüm.
We're all unhurt, healthy, and... no one's trying to kill us!
Hepiniz yarasız beresiz ve sağlıklıyız ve hiç kimse bizi öldürmeye çalışmıyor!
I congratulate you for being in the fight and unhurt.
I congratulate you for being in the fight and unhurt.
- Fine. Unhurt.
Yaralanmamış.
Are you unhurt?
İyi misiniz?
But only because my daughter is unhurt.
Sadece kızıma zarar gelmediği için.
Unhurt, it appears.
Yaralanmamış, öyle görünüyor.
I wish we could unsay and unhurt back to wherever that is, and start again.
Keşke bizi inciten ve buralara getiren sözleri geri alabilsek... ve yeniden başlasak.
How did you escape unhurt?
Yara almadan nasıl kurtuldunuz?
Buckboard with package, unhurt.
Zarar görmemiş bir şekilde paket elimizde.
He's safe and unhurt.
Emniyette ve durumu iyi.
I'm unhurt and well-treated... And am right where I wanted to be.
Bana bir zarar verilmedi ve iyiyim ve tam da olmak istediğim yerdeyim.
First, so that you can hear my voice and know that I am unhurt.
Birincisi ; bir zarar görmediğimi anlamanız için sesimi duyurmak.
Hey, we got Connor- - he's unhurt.
Connor'u sağ salim aldık.
I do this, Nate is released unhurt, and I never see you again.
Bunu yapınca, Nate zarar görmeden serbest kalacak... ve seni bir daha asla görmeyeceğim.
When the kidnapper calls again, you're going to say... you're not doing anything until you get proof that your son is alive and unhurt.
Kaçıranlar tekrar aradığında, Oğlunun hayatta ve incinmemiş olduğu kanıtlayana kadar, hiçbir şey yapmayacağını söyleyeceksin,
Crashing at 300 km per hour, he was miraculously unhurt.
Saatte 300 km hızla ilerleyen JP, şans eseri burnu bile kanamadan kurtuldu.
He is shot down. He surfaces in the water, miraculously unhurt.
Su yüzeyine çikar, mucizevî biçimde yarali degildir.
Are you unhurt?
Zarar görmedin mi?
Unhurt. No sign of struggle.
Boğuşma izi bulunamadı.
But we were lucky. Pinu was unhurt.
Ama şanslıyız ki, Pinu yaralanmadı.
Mother Sita is unhurt..
Sita Anne gayet iyi durumda.
Joo-bong, you, me and especially Soo-jin could have come out of this unhurt.
Joo-bong, sen ve ben özellikle Soo-jin bu işten sağ salim çıkabilirdi.
Yes, she's safe and unhurt.
Evet, kendisi güvende.
They escaped unhurt -
Zarar görmeden kurtuldular.
Well, and say "Martius return me, as Titus is returned, unhurt." What then?
Peki ya Martius, Titus'a yaptığı gibi hiç dinlemeden beni geri gönderirse o zaman ne olacak?
And I was really, really lucky to come away unhurt there.
Ordan yara almadan uzaklaştığım için gerçekten şanslıydım
His wife, his nurse and the driver were unhurt, the man died instantly.
Karısı, hemşire, sürücü yaralanmadı, adam oracıkta öldü.
I told him he was unhurt.
Sonraki iki saatte huzurlu bir şekilde uyudu.
- He's unhurt, apparently.
Görünüşe göre zarar görmemiş.
- I am unhurt.
Yaralı değilim.