English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Unimaginable

Unimaginable translate Turkish

439 parallel translation
It seems unimaginable because life, or the building blocks of life, would have had to survive an impact with our planet.
Bunu hayal etmesi güç çünkü yaşam Veya yaşamın yapı taşları, Gezegenimizin etkilerine karşı bir Yaşam mücadelesi vermiş olmalı.
That might be a catalyst, meaning that, given time, those that we've overclocked ourselves could possibly acquire unimaginable powers as well.
Bu belki bir katalizördü. Bunun anlamı, biz kendi sınırlarımızı aştığımızda akıl almaz güçler kazanabiliriz.
- Doomed to unimaginable despair.
- Tasavvur edilemez çaresizliğe mahkum.
Or to bliss, unimaginable bliss.
Ya da mutluluğa, tasavvur edilemez bir mutluluğa.
In a blind rage, he took the necktie he had in his hands... dropped it around her throat, and tightened it with unimaginable cruelty!
Gözü dönmüşken eline bir kravat aldı ve karısının boğazına dolayarak akıl almaz bir zalimlikle bağladı!
In some weird, unimaginable way... I was to prove irresistible to Mrs. Manleigh tonight.
Tuhaf ve akla hayale gelmez bir şekilde bu gece Bayan Manleigh'i cezbetmem gerekiyordu.
That is unimaginable!
Görülmedik bir şey!
If,... at the same time,... somewhere,... in some unimaginable other place,... someone was working quietly to take your place.
Ya aynı zamanda başka bir yerde hayal edilemeyecek başka bir yerde birileri sessizce senin yerini almaya çalışıyorsa?
The very concept is unimaginable.
Böyle bir düşünce bile hayal edilemez.
Unimaginable massacres in East Africa.
Doğu Afrika'da akıl almaz katliamlar yaşanıyor.
He complained about the hard times he went through in his childhood and youth, including even starvation, but, nevertheless, he had stubbornly pursued his glorious goal, had overcome "unimaginable" obstacles and had finally reached it.
Kısaca ben eskiden ne idiysem yine oyum. Bu büyük esere başlarken cesareti
To wake up beside anyone but you... is unimaginable.
Senin haricinde birinin yanında uyanmak hayal bile edilemez.
As for the problems you'll have, they seem almost unimaginable.
Yaşayacağınız sorunlar hayal edilemeyecek kadar büyük.
These ten years, Henry, have been unimaginable.
Bu geçen 10 yıl Henry, unutmak istediğim senelerdi.
It's unimaginable even.
- Aynı zamanda da, imkansız.
Because I had visions of exploration in sexual areas... unimaginable for human low beings.
Ve bu yalnızca seks alanında sıradan insanların hayal bile edemeyecekleri ilerlemeleri göz önüne getirdiğim için.
In the end, when lode fell of the sky. Irresistible, unimaginable. in mushroom form.
Fakat sonunda başlarına yukarıdan gelecek olan karşı konulamaz hayâl edilemez mantara benzeyen bir şeydi.
It's almost unimaginable, I find, the thought of this mighty tree strolling through Nigeria, perhaps swaggering a little as it crosses the border into Zaire, hopping through the tropical rain forest, trying to find a quiet grove where it can jump around on its own.
Bu koca ağacın Nijerya'yı geçtiğini ağır ağır Zaire sınırını aştığını kafasını dinleyebileceği sakin bir koru ararken yağmur ormanında heyecanla koştuğunu düşünemiyorum.
The most unimaginable, irrevocable thing had happened.
En düşünülemez, değiştirilemez şey olmuştu.
I mean, you know, Tibetans would have looked at that... and would have thought that was the most unimaginable behavior.
Tibetliler bu duruma bakarlardı ve en tasavvur edilemez davranış diye düşünürlerdi.
The unhappiness he discovers is as inaccessible to him as the poverty of a poor country is unimaginable to the children of a rich one.
Farkediyor ki, mutsuzluk onca erisilmez ki onun için... fakir bir ülkedeki yoksullugun, zengin bir ülkenin çocuklarinca tahayyül edilememesi gibi...
The potential destruction of innocent life is unimaginable.
Masum insanların hayatını yok etme ihtimalini düşünmeliyiz.
The living proof of the unimaginable. What about the million?
Sonuçları akıl almaz!
Their wisdom and knowledge are unimaginable today.
Onların bilgisi ve zekası bugün hayal bile edilemez.
Once set free into our world the power of the old gods is unimaginable as they seek two human sacrifices to establish their hell on earth.
İblislerin güçleri, dünyamıza geçtikleri anda inanılmaz boyutlarda olur. Cehennemi yer yüzüne indirmek için kendilerine iki kurban ararlar.
Demon of unimaginable size and power. "
İblislerin inanılmaz güce ve boyutlara sahip olanı. "
unimaginable details...
hayal edilemeyecek detaylar...
I mean... When you've done something unimaginable When you've done it even before you ever thought about it
Yani... hiç hayal etmediğin bir şeyi yaptığında... hiç aklından bile geçirmediğin bir şeyi yaptığında... ne kadar basit olduğunu görünce...
Because, you've done the unimaginable.
Çünkü hiç aklına gelmeyeni yapmışındır.
Unimaginable.
Tahayyül edilemez.
The devastation they could bring is unimaginable.
Yaratabilecekleri yıkım tasavvur bile edilemez.
What was happening to me was unimaginable literally.
Başıma gelen şey tam anlamıyla hayal edilemezdi.
A place of almost unimaginable power, chock-full of dark forces and vicious secrets.
Tasavvur edilemeyecek kadar kudretli. Karanlık güçler ile tehlikeli sırların cirit attığı bir yer.
Suffering was unimaginable.
Çekilen acı hayal bile edilemezdi.
That this could happen now, it's unimaginable.
Bunun şu an yaşanıyor olması, tahayyül bile edilemez bir olay.
I felt things, sensed things I have never known before, saw terrible visions of beings with ruthless, unimaginable power. But I fear this was only the beginning.
Ama o uzay aracına dokunduğumda daha önce hiç bilmediğim şeyler hissettim hayal edilemeyecek kadar güçlü ve acımasız varlıkları gördüm.
I made that journey from that land to moviemaking, which was something unimaginable.
Bu yolculuğu film çekmek için yapmıştım, akıl almaz bir şeydi.
And now I am supposed to believe in a world in which we are what we are because of the mutations of soft jelly and calceous bone which goes on and on and on through unimaginable millennia.
Ve şimdi topuk kemiği ve yumuşak jelatinin... hayallere sığmayan yüzyıllar boyunca süren mutasyonu nedeniyle bizlerin böyle olduğuna inanmam gereken bir dünyayı mı kabul etmem gerekiyor?
Ladies and gentlemen 70 feet above the ground performing feats of unimaginable aerial skill the Flying Graysons!
Bayanlar ve baylar! 20 metre yükseklikte... inanılmaz hareketler yapan... Uçan Graysonlar!
, the unimaginable fate of the Glendale couple,
Glendele çiftinin hayal edilemeyen sonu,
It would pollute the timeline to such an extent that the consequences would be unimaginable.
Eğer gidersek, sonuçlarını hayal bile edemeyeceğimiz boyutlarda zamanı kirletebiliriz.
It's almost unimaginable.
Düşünülemeyecek bir şey.
Now they're going to unimaginable pains to make it disappear.
Şimdi de onu yok etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
If you think giving away everything before the world... preventing us from making an unimaginable fortune... will accomplish anything... you're absolutely right.
Her şeyi dünyaya bağışlamanın, servet kazanmamızı engellemenin, bize yararı olacağına inanıyorsan, tamamen haklısın.
You unimaginable bastard.
Seni adi orospu çocuğu.
And when the planet was threatened with disaster, they boldly launched themselves into space, crossed what must have seemed like unimaginable distances, facing the unknown every day, but somehow, they stayed together, kept going with the same courage that had served them before
Ve gezegenleri felaketlerle yüz yüze kaldığında, cesur bir şekilde kendilerini uzaya fırlatarak, hayal bile edilemeyecek bir mesafeyi kat ederek buraya ulaştılar. Her gün bilinmeyenle yüzleştiler, ama bir şekilde, bir arada kalmayı başardılar, ve kendilerine daha önce hizmet eden o cesaretlerini korumaya devam ederek, bu Çeyreğe ulaştılar, ve ne zaman kendilerini gevşettiler, işte o zaman büyük Voth kültürü oluştu.
Is it unimaginable?
Akla yatkın değil mi?
That evolution occurs not along a straight graphable line, but in huge fits and starts, and that the unimaginable happens in the gaps... the gap between what we are and what Leonard Betts has become.
Yani evrim, lineer yükselen bir eğri gibi değil de,... büyük yükselişler şeklinde oluyor ve bu büyük yükselişlerde de inanılmaz şeyler gerçekleşiyor örneğin Leonard Betts'le bizim aramızdaki farklar gibi.
Something unimaginable.
Hayal bile edemeyeceğimiz şeyler.
At first, the tale seemed too unimaginable to be true.
Başlarda hikaye bana gerçek olamayacak kadar masalsı görünmüştü.
An unimaginable, immense cosmic catastrophe, out of which lo, will arise a new world. Which will be nothing less than a new Eden.
Ama bu felaket, Adem'den hiçbir eksiği olmayan yeni bir dünya ortaya çıkaracak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]