English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Uninhabited

Uninhabited translate Turkish

200 parallel translation
Your villa is uninhabited and has a sign : for sale. I entered without telling the security guard who was asleep in his pavilion down at the park.
Geçen gece, satılık tabelası koyduğunuz Neuilly'deki o terk edilmiş köşkünüze ziyarette bulundum.
The region is completely uninhabited.
Bölge tamamen ıssız.
Only he thought it was uninhabited.
Burayı ıssız ada sanıyordu.
Why, this is the most remote, uninhabited place east of the Mojave.
Burası Mojave'nin doğusundaki en ücra, en ıssız yer.
How long has it been since we accompanied the first cosmonauts, on their flight into this circular orbit, then uninhabited?
Biz ilk kozmonotun genelde ıssız yörüngede uçuşuna.. eşlik edeli ne kadar oldu?
S Skid Row uninhabited.
Bütün mahalleyi yemeye ne dersin?
He plays the part of a little man who yearns for the serenity of a world without people, and as it happens, he gets his wish - to walk an uninhabited earth and face the consequences. Our story is called "the mind and the matter."
İnsansız bir dünyanın huzurunu hayal eden ufak bir adamın rolünü üstlenecek ve bu dileği gerçekleşecek ve bomboş bir dünyada yaşamanın sonuçlarıyla karşılaşacak hikayemizin adı "Zihin ve Madde"
We're on an uninhabited island.
Issız bir adadayız.
Each man is assigned an island, often uninhabited.
Herkese bir ada veriliyor, genelde yerleşim yok.
Behold, your house is left to you, uninhabited.
Bakın, eviniz bomboş bırakılacak!
It's uninhabited.
Issız bir adadır.
We thought this house was uninhabited.
Bu evin insansız olduğunu düşündük.
We were unable to enter the craft but it appears to be uninhabited at the moment.
Geminin içine giremedik ama şu anda ıssız gibi görünüyor.
This planet, completely uninhabited, is slightly smaller than Earth.
İçinde yaşayanı olmayan bu gezegen Dünya'dan biraz daha küçük.
We are orbiting an uninhabited planet in the Omicron Delta region, a planet remarkably like how we remember Earth to be - park-like, beautiful, green, flowers, trees, green lawns, quiet and restful.
Omicron Delta bölgesinde yaşam olmayan bir gezegenin yörüngesindeyiz, ilginç derecede hatırladığımız Dünyamıza benzer bir gezegen parka benzer, harika, yeşil, çiçekler, ağaçlar, yeşil çimler, sessiz ve dingin.
On this supposedly uninhabited planet, I just saw a large rabbit pull a gold watch from his vest and claim that he was late.
Güya bu yaşam olmayan gezegende, Büyük bir tavşanı altın saatine bakarak geç kaldığını söylerken gördüm.
An attack by an unknown assailant on an uninhabited planet.
Bilinmez saldırgan, yaşam bulunmayan bir gezegene bir saldırıda bulundu.
This planet is uninhabited, Mr. Spock, to the best of our information?
En son bilgilerimize göre bu gezegen de yaşayan yoktu?
Research expeditions have catalogued hundreds of uninhabited planets in this galaxy suitable for colonization.
Galakside yüzlerce boş gezegen tespit ettiler.
We are entering standard orbit about Gamma II, an uninhabited planetoid with an automatic communications and astrogation station.
Yerleşim bulunmayan Gamma II gezegenciğinin yörüngesine giriyoruz. otomatik iletişim ve astrogasiyon istasyonu vasıtasıyla.
While exploring an outer quadrant, the Enterprise received distress calls from an uninhabited, incredibly beautiful city on the planet of Scalos.
Galaksinin dış çemberinde dolaşırken, Enterprise imdat çağrısı aldı. yaşamın olmadığı Scalos gezegeninin inanılmaz güzellikteki şehrinden.
The land they crossed is mainly uninhabited.
Düştükleri yerde çoğunlukla yerleşim yoktu.
Uninhabited.
Yaşam yok.
Yet ship sensors indicated this planet was uninhabited.
Ancak gemi sensörlerine göre bu gezegen ıssızdı.
I recommend that this facility be located in an uninhabited region of the United States, that it utilize all known isolation techniques, and that it be equipped with a nuclear device for self-destruction in the event of an emergency.
"Bu tesislerin, Amerika'nın... " yerleşimi seyrek olan bir kesiminde kurulmasını öneriyorum. Bütün bilinen izolasyon teknikleri kullanılacaktır ve ayrıca acil durumda kendini patlatması için ayarlanmış bir bomba ile durum desteklenecektir. "
An uninhabited castle.
Bir ıssız kale.
" This isle, now largely uninhabited by modest fisher folk...
" Ada şu an büyük oranda ıssız durumda...
It is uninhabited
Üzerinde yaşam yoktur...
The island is uninhabited.
İki, adada oturanlar yok.
There's an uninhabited German beer hall in there.
Üç, içinde mekanik bir piyano olan bir birahane var.
He goes to live on an uninhabited island.
Issız bir adaya yaşamaya gidiyor.
Hello We were told that the island was uninhabited.
Merhaba. Bize ada da kimse olmadığı söylenmişti.
It's practically uninhabited off season.
Çünkü sezon sonu buralar epey tenha olur.
For he shall be like the heath in the desert, and shall inhabit the parched, uninhabited places.
Böylesi, bozkırdaki çalı gibidir kurak çöle, kimsenin yaşamadığı tuzlaya yerleşecek.
It's uninhabited.
Çok ıssızdır.
The nearest uninhabited location is precisely 45. 7 miles away.
En yakın ıssız alan tam olarak 45. 7 mil uzakta.
July 2nd, we discovered an island, seeming uninhabited.
2 Temmuz'da, ıssız gibi görünen, bir ada keşfettik.
When the two of us wandered on the uninhabited Earth and barely made it back on Macross and heard Minmay's song in town and saw her on the screen.
Bomboş Dünyada ikimiz dolaştığımızda ve Macross'a anca geri döndüğümüzde ve şehirde Minmay'in şarkısını duyduğumuzda ve onu ekranda gördüğümüzde.
That world was uninhabited.
O dünya meskûn değildi.
Zed Lapis sector. Uninhabited.
Zed Lapis sektörü.
Dytallix B is one of seven uninhabited planets mined for the Federation by the Dytallix Mining Company.
Orası yedi adet boş gezegenden birisidir. Gezegenin maden işleri, Federasyon adına, Dytallix Madencilik şirketi tarafından yapılır.
You vaporize some uninhabited atoll.
Yerleşimin olmadığı bir adayı yoket,
Like I said, this island's probably uninhabited.
Evet. dediğim gibi burası büyük olasılıkla ıssız bir ada.
Our reports list it as uninhabited.
Rapor listemiz şu anda boş.
I thought that was uninhabited.
Oranın yaşamaya uygun olmadığını sanıyordum.
We are en route to the uninhabited El-Adrel system, near the territory of an enigmatic race, the Children of Tama.
Tama'nın çocukları olarak bilinen esrarengiz ırkın sınırına yakın olan, ıssız El-Adrel sistemi yolundayız.
It was thought uninhabited until these emissions began.
Bu yayılımlar başlayana kadar boş olduğu düşünülüyordu.
Though it is reported uninhabited, we have picked up a distress call.
Gezegende yaşam olmadığı bildirilmesine rağmen bir yardım çağrısı aldık.
We've been combing through data on uninhabited M-Class planets.
Verileri tarayıp bulduğumuz M - Sınıfı ıssız gezegenler bunlar.
The northwest peninsula is uninhabited. It's ideal for farming.
Gezegenin, kuzeybatısındaki yarımadada kimse yaşamıyor ve tarım için elverişli.
- It is uninhabited.
- Orası ıssızdır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]