Unintentional translate Turkish
110 parallel translation
- That was quite unintentional, sir.
- İster istemez duydum efendim.
If I have overstepped my position, it has been unintentional.
Eğer haddimi aştıysam, bu istemeden olmuştur.
- If so, it was unintentional.
Yaptıysam bilerek değildi.
- The humour was unintentional.
- Komiklik olsun diye yapmıyordum.
It was quite unintentional, I'm sure.
Hemen dönerim. İstemeden olmuştur, eminim.
It was unintentional.
Korkutmak istemezdim.
It was purely unintentional, I assure you.
Emin olun, gerçekten düşüncesizceydi.
If I cut your throat, it'll be practically unintentional.
Boğazınızı kazayla kesebilirim.
That was unintentional.
İstemeden oldu.
Very sorry. It was quite unintentional, a most unfortunate accident.
Çok özür dilerim istemeden oldu talihsiz bir kaza işte.
Completely unintentional.
Hic istemeden. .
Quite unintentional I assure you.
Sizi temin ederim bilerek olmadı.
The thought was unintentional...
Bu düşüncenin amacı o değildi.
Perhaps its attempt to fire was unintentional.
Belki de ateş açma denemesi istemsiz olmuştur.
I'm sorry. It was unintentional.
Özür dilerim.
Perhaps we should take advantage of Mr. Neelix's unintentional blunder.
Belki de, Bay Neelix'in farkında olmadan yaptığı bu büyük hatayı avantaj olarak kullanabiliriz.
"Unintentional snuff-out."
"İstemeyerek işini bitirmek."
Like I said before, capturing you was unintentional.
Daha önce de dediğim gibi, sizi yakalamak kasten olmadı.
Choice is always unintentional
Seçim daima istemdışı yapılan bir şeydir.
I assure you that any damage they've done was unintentional.
Sizi temin ederim sebep oldukları hasarı tamamen kasıtsız yaptılar.
Though your actions were unintentional, it will mean the K'Tau people will perish.
Her ne kadar istemeyerek yaptıysanız da, bu K'Tau insanlarının ölmesi anlamına geliyor.
The revealing'of her panties wasn't intentional or unintentional
İç çamaşırının görünmesi, kasıtlı veya kasıtsız değildi...
You will not be held responsible for unintentional deaths in battle.
Savaştaki kasıtsız ölümlerden sorumlu tutulmayacaksın.
- Unintentional aspirin overdose. - Unintentional?
- Kasıtsız, aşırı dozda aspirin almak.
Which means we get even more catalogs. Again, it was unintentional.
- Yani yeni kataloglar gelecek.
I mean, the old lady's death was probably unintentional, and the girl's rape was...
Demek istediğim, yaşlı kadının ölümü muhtemelen kasıtsızdı, kızın tecavüzü de...
Knowing the EM pulse damaged your ship I'll accept it was unintentional.
Elektromanyetik dalganın geminize hasar verdiğini bildiğimize göre bunu istemeden yaptığınızı kabul edeceğim.
I believe that what you're talking about could be bordering on blasphemy... even if it is unintentional... so let's be careful.
- Bu senin söylediğin şeyler niyet etmemiş olsan da tanrıya hakarete girer diye düşünüyorum o yüzden dikkatli olalım.
It makes sense if the fire was unintentional.
Yangın kasten çıkarılmamışsa mantıklı olabilir.
Well, whatever my proximity, it was certainly unintentional.
Yakınında olsam da kesinlikle bilerek yapmış değilim.
497 patient histories detailing 28 years worth of unintentional psychiatric cruelty.
28 yıl süren istem dışı psikiyatrik zulmü ayrıntılarıyla anlatıyor. - Etkileyici değil mi?
The injuries have been unintentional.
Yaralanmalarda kasıt yoktu.
It was unintentional.
İstemeden oldu.
A 40 foot monkey causing unintentional widespread panic?
Bilmeden ortalığı birbirine katan bir maymun mu?
We call them "unintentional operations victims," but yes.
Biz onlara'İstenmeyen Operasyon Kurbanları'diyoruz.
- It was completely unintentional.
- Tamamen istemdışıydı.
It was unintentional, an accident.
İstemdışıydı, bir kazaydı.
I went upstairs to drop off some shrimp fra diavolo, and sex was - It was just unintentional, man.
Üst kata biraz shrimp fra diavolo * götürmeye gittimdi, ve seks... kasıtsız oldu, adamım.
But I assure you that this oversight was completely unintentional. Caused by our zeal for justice in the wake of the loss of an officer.
Ama bu hata bir polisin ölümünün ardından, adalet için gösterdiğimiz yoğun isteğin kasıtsız bir sonucudur.
It was unintentional.
Aslında istemeden oldu.
Then all of a sudden, you get a little tingle, a little unintentional stim.
Ardından kazara meydana gelen bir temas sonucu ufak bir karıncalanma hissediyorsun.
5 years we do this, only one unintentional death.
Bu işi 5 yıldır yapıyoruz biz. Sadece bir kişiyi Öldürmek zorunda kaldık.
So there were no unintentional giveaways. "Have another go." Safeguards like this make the double-blind trial one of the crowning achievements of scientific reason.
böylece istemsiz açığa vurmalar olmuyor bir tane daha bu tür korumalar, bilimsel mantığın başarılarında çok büyük bir öneme sahip.
So it's not unintentional, it's not a mistake, it's not an oversight, you're not slipping through the cracks.
Bu kasıtsız değil, bu bir hata değil, bu bir gözden kaçırma değil. Bu şekilde kurtulabileceğinizi sanıyorsunuz yanılıyorsunuz.
I'm sure it's unintentional, but that could screw you in the long run.
Eminim bilerek yapılmamıştır ama uzun vadede bu sizi batırır.
That rhymed. Unintentional.
İstemeden veciz oldu.
When you build a maze, there's always math there, whether it's intentional or unintentional.
Bilerek veya bilmeyerek, bir labirent inşa ettiğinizde, orada illa ki matematik vardır.
If I hurt you, it was unintentional.
Seni incittiysem, bu istemeden oldu.
I was holding the truffles.It was unintentional, but it's encoded in her genes to go after them.
Mantarları tutuyordum. İstemeyerek yaptı. Mantarların kokusunu takip etmek onun genlerinde var.
Maybe this person is trying to reach out to you, and the harmful side effects are unintentional.
1. seviye. Kurtulma şansı % 95'miş. Hücre bölünmesini yavaşlatmak için anüsten kurbağa sokularak bu oran yükselebilir.
Unintentional or not, that was live ammo Deena directed our way.
Kasıtlı ya da değil, Deena canlı bomba gibi yolumuza çıkmış durumda.