English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Unnoticed

Unnoticed translate Turkish

481 parallel translation
"If you are the gentleman I take you for, please help me leave the room unnoticed!"
"Zannettiğim beyefendiyseniz, " lütfen odadan farkedilmeden ayrılmama yardımcı olunuz! "
My sudden disappearance will not go unnoticed.
" Ani kayboluşumun dikkati çekmemesi imkansız.
To get home unnoticed disguised with the police uniform from the theatre.
Fark edilmeden eve gitmek, tiyatrodan aldığı polis üniformasıyla kılık değiştirmek.
I could have left by the window, unnoticed, but I risked being discovered.
Siz fark etmeden pencereden çıkabilirdim, ama yakalanma riskini göze aldım.
A creature like that couldn't pass long unnoticed.
Onun gibi bir yaratık farkedilmeden bir yere gidemez.
It is gratifying to know that our services to ships in distress have not gone unnoticed.
Gemilere verdiğimiz hizmetlerin fark edilmemesi pek hoş bir şey değil. Dünyadaki her gemi sahibinin çabalarınızın karşılığını size ödemek isteyeceğinden eminim. Fark edilmemesi mi?
" Yet lesser blooms are overlooked, and weeds unnoticed.
Henüz minik çiçekler çıkmamış ve yaban otları bitmemişti...
In this human tide, wretches tried to slip through unnoticed, traitors mixing with the innocent, torturers with the tortured, denouncers with the denounced.
Bu insan akınında, alçaklar dikkat çekmeden ilerlemeye çalışıyorlar, vatan hainleri masumlarla, işkence görenler işkencecilerle... ve ihbarcılar olmayanlarla karışıyorlar.
I'm not the sort to let things pass unnoticed.
Olayları geçiştirme huyum yoktur.
Time slipped away unnoticed.
Zaman, farkında olmadan akıp gidiyordu...
Citizens of Damascus, know that your hunger has not gone unnoticed by His Godliness, the High Priest.
Şam Vatandaşları, bilindiği gibi açlık Başrahibin dindarlığı tarafından.. gözden kaçmış değil.
There. Now you can pass unnoticed on the streets of Damascus.
Şimdi Şam'ın sokaklarında farkedilmeden geçebilirsin.
It lay unnoticed for 100 years until picked up by some peasant, gathered dust in a curiosity shop until it came to me.
Bir köylünün eline geçene kadar, 100 yıldır fark edilmemiş. Benim elime de tuhaf şeyler satan bir dükkan sayesinde geçti.
I thus saw in vivid light a picture all unnoticed before
Parlak ışıkta, daha önce hiç fark etmediğim bir resme takıldı gözlerim.
So much for going unnoticed, Captain.
Hiç farkedilmedik yani, Kaptan.
It gives us a better chance to get into the city unnoticed.
Şehre farkedilmeden girmemiz için iyi bir şans verir.
Don't think that went unnoticed, Mr Bond.
Onun dikkat çekmediğini, düşünmeyin Bay Bond.
You are saying instrument failure as radical as you suggest went unnoticed until you were well past the neutral zone?
Senin anlattığın şekildeki radikal bir cihaz hatası fark edilmedi mi?
In any case, she doesn't pass unnoticed.
En azından bu kadın dikkat çekiyor.
That fire's a little big if we're going to pass unnoticed.
O ateş fark edilmemek için biraz fazla büyük.
If the three of us could get in there unnoticed... I could dispose of him... and you two could send back our fake message on their transmitter.
Eğer üçümüz fark edilmeden oraya girebilirsek... ben onu etkisiz hale getirebilirim... ve siz ikiniz de bizim sahte mesajımızı telsizden gönderirsiniz.
- Happiness can't be told, but it wears down... unnoticed.
Mutluluk anlatılamaz, ama yavaş yavaş, fark edilmeden kaybolur.
Unfortunately, for us, our line of work... limits our chances for publicity and travel... but this does not mean that we wish to go unnoticed.
Ne yazık ki, bizim için, iş çizgimiz... tanıtım ve seyahat şansımızı limitliyor... Fakat bu demek değil ki biz fark edilmek istemiyoruz.
He hoped, with the frame empty, it would go unnoticed.
Farkedilmeyeceğini sandı.
I have so much trouble already passing unnoticed.
Zaten başımda bir sürü sorun var.
The death of his daughter Adele on April 25, 1915... passed almost unnoticed... in the turmoil of the First World War.
Kızı Adele'in 25 Nisan 1915'teki ölümü Birinci Dünya Savaşı'nın hengamesi arasında neredeyse hiç farkedilmedi.
It didn't pass unnoticed, my dear.
Gözden kaçmamıştı, hayatım.
Oh, no, but if I wanted to go unnoticed,
Oh, hayır ya habersizce gitmem gerekirse
The embalming process is another area that cannot go unnoticed.
Tahnit işlemi göz ardı edilemeyecek başka bir alandır.
Please... do not let it pass unnoticed.
Lütfen bunun gözden kaçmasına izin vermeyin.
Unnoticed by the dinosaurs, a new creature whose young were born live and helpless was making its timid debut.
Dinozorların pek önem vermediği, ürkek çaresiz ve yeni bir tür ise ilk kez göründü.
'They went unnoticed at Goonhilly,'they passed over Cape Canaveral without a blip,'and Woomera and Jodrell Bank looked straight through them ;
Goonhilly'den fark edilmeden geçtiler, Cape Canaveral üzerinde radara yakalanmadılar, ve Woomera ve Jodrell Bank onlara baktı ama göremedi ;
You must leave your home unnoticed by any other person.
Ayrıca gittikten sonra bir daha kimseye gözükmemelisin.
A tiger that grew unnoticed within these walls.
Bu duvarlar arkasında fark edilmeden büyümüş bir kaplan.
Yes, your sobbing, your whimpering, your moony-eyed sighs have not gone unnoticed.
Evet, ağlıyorsun, sızlanıyorsun faltaşı gibi gözlerin fark edilmemeye başlıyor.
But to get inside unnoticed is.
Ama çaktırmadan girmek zor.
Do you think an officer without family connections... remains unnoticed? Is that your opinion, Redl?
Ailevi bağlantıları olmayan bir subayın dikkat... çekmeyeceğini mi düşünüyorsun?
The Americans have made a serious mistake believing this would go unnoticed.
Amerikalılar bunun fark edilmeyeceğine inanarak ciddi bir hata yaptılar.
It might pass unnoticed.
Kayıtlara sokmadan geçiştiririz.
We are probing Lutan's compound with our sensors, still unnoticed.
Lutan'ın bileşkesini incelediğimizin daha farkına varılmadı.
If you let me, I could pass unnoticed...
Bana izin verirsen fark edilmeden başarırım.
Unnoticed!
Fark edilmeden!
I think... no, I'm sure... he's... he's very intelligent, can go unnoticed,
Sanırım... yo, yo, eminim ki... çok zeki biri. Farkedilmemeyi beceriyor.
Your sacrifice will not go unnoticed.
Fedakarlığın karşılıksız kalmayacak.
Since Anya's powers enabled her to escape her guards unnoticed, we have sealed her quarters with a force field that will contain her no matter how small a form she may take.
Anya güçleri sayesinde muhafızlara görünmeden kaçabildiği için, kamarasını, hangi şekli alırsa alsın, kaçmasını engelleyecek bir güç alanıyla çevreledik.
- Dr. Wilkins said yesterday what due to the ignorance of the poisons less common for the doctors, there are countless cases of murder what passed unnoticed.
- Dr. Wilkins dün diyordu ki tıp bilimindeki daha az yaygın zehirler bilinmediğinden dolayı hiç şüphe duyulmamış sayısız cinayet vakası varmış.
Did you hope to go unnoticed here?
Buradan fark edilmeden gidebileceğini mi sanıyorsun?
Thus, I was able, unnoticed to leave the Spaniards attack again and beat them with my men.
Bizimkileri tekrar peşime takıp vardım üzerlerine.
One more will pass unnoticed.
Fazlasını kimse fark etmez.
In this room, with Gérard camped on the floor the drama unfolded unnoticed...
İşte Gerard'ın yerde kamp kurduğu oda.
- I'm like everyone here. My presence wouldn't stay unnoticed.
Beni burada herkes tanır ve mutlaka beni görürler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]