English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Unoriginal

Unoriginal translate Turkish

40 parallel translation
Such an unoriginal subject.
İçinden çıkılmaz bir konu bu.
Obviousness, unoriginal macho energy.
Alenilik. Sahte maço enerji.
I call it unoriginal exhibitionism.
Ben buna yapay teşhircilik derim.
You haven't thought it out for yourself, no bearing on the world around us... and totally unoriginal.
Onu sen kendin düşünmedin, çevremizdeki dünyaya ilgisizsin... ve tamamen bayağısın.
I would crush my lips against hers... like you mash out a butt in an ashtray... but that was only a prelude... to the most unoriginal act known to man... the process referred to as copulation.
Bir izmariti kül tablasında ezdiğin gibi dudaklarımı onunkilere bastırırdım. Ama bu sadece insanlığın bildiği en orijinal olmayan hareketin, "çiftleşme" diye bilinen şeyin başlangıcıydı.
Unoriginal, uninspired, you know.
Orjinal değil, sönük, bilirsin...
Randy, that's so unoriginal.
Randy, hiç orijinal değil.
Aren't you afraid it'll sound unoriginal?
Bunun orijinal olmamasından korkmuyor musun?
Maybe, but at least I won't be unoriginal.
Ama en azından taklitçi olmayacağım.
I mean, could the universe really be that unoriginal?
Evren gerçekten bu kadar tuhaf mı?
- You know what I do when I feel completely unoriginal?
Aslıma döndüğümde ne yaparım biliyor musun?
That was the most boring, unoriginal, biggest piece
Gördüğüm en sıkıcı, en berbat, pislik parçasıydı!
They're unoriginal.
Onlar yapmacık.
Utterly unoriginal.
Küstahça ve tamamen özgünlükten uzak.
Saleek, this is very unoriginal.
Saleek, bu pek sahici değil.
- He means that man is an unoriginal animal.
- İnsanlar sıradan hayvanlardır dedi. Sahi mi?
Sadly for George, it was one unoriginal excuse after another.
Ne yazık ki yaratıcılıktan uzak bahaneler birbirini kovalamıştı.
Totally unoriginal!
Hiç orijinal değil.
The most normal story in the world, very unoriginal.
Dünyadaki en normal şey bu, çok sıradan.
It was just so unoriginal.
Hiç de orijinal değildi.
Banal, ordinary, conventional, predictable exceeded, seen and reviewed, flat, unoriginal, cliché...
Banal, sıradan, basmakalıp tahmin edilen, bayat, beylik köhne, alelade, klişe.
-.. unoriginal person or thing.
sıradan olan kişi veya şey.
Why would you choose to do this unoriginal, melancholy, bullshit! ?
Neden bu melankolik, sıradan saçmalığı okumayı seçtin.
- It's completely unoriginal.
- Hiç orijinal değil.
It's unoriginal.
Hiç orijinal değil.
How unoriginal!
Ne büyük bir klişe!
How unoriginal.
Çok sıradan.
She was intellectually gauche, lazy and unoriginal.
Entelektüel açıdan yeteneksiz, tembel ve sahteydi.
The title is so boring and unoriginal.
Başlık çok sıradan ve basit...
The menu was very unoriginal.
- Maalesef yemek pek özgün değildi.
This is just so unoriginal, Mark!
Bunların hiçbiri... -... gerçek değil, Mark. - Güzel bir yürüyüş şekli var.
Because you're an unoriginal bastard, Ralph.
Çünkü çok da orijinal bir piç değilsin.
Your reviews are pedantic, unoriginal, lacking insider clarity.
Eleştirileriniz acınası, orjinallikten uzak ve hiç net değiller.
A valid point, but unoriginal- - B-minus.
Mantıklı bir noktaya değindin ama orijinal değil.
My point is that being unoriginal Can have its advantages.
Demek istediğim sahte olmanın da kendi avantajları vardır.
How dreadfully unoriginal.
Ne kadar sıradan.
Unoriginal?
Bayağı?
So unoriginal.
Ne kadar sıradan.
Unoriginal, but not plagiarized.
Orijinal değil ama intihal de değil.
- Unoriginal.
- sıradan..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]