Unrecognized translate Turkish
33 parallel translation
An unrecognized author, no doubt.
Tanınmayan bir yazar, hiç şüphesiz.
Yes, unrecognized.
Evet, tanınmamış.
Your owner, a master swordsman, is still unrecognized.
Senin sahibin, büyük ustalığına rağmen hâlâ çok tanınmıyor.
Well versed in music, to instruct Bianca... that so I may by this device at least, have leave to make love to her... and unsuspected woo her by myself... unrecognized by ancient Gremio!
Bianca'ya ders verecek, Büyük bir müzik üstadı buldum dersin. Böylece, hiç değilse bu yolla, Ona aşkımı açma fırsatı bulur. YaşIı Gremio tarafından tanınmadım!
The domination of commodity... was at first exercised in an occult fashion over the economy, that itself, as the material base of social life, remained unrecognized and misunderstood, like the familiar which remains nonetheless unknown.
Ekonominin, sosyal hayatin maddi temeli olarak gerçeklestirdigi rolü fark edilmedikçe veya anlasilmadikça ( çok tanidik oldugu için bilinmezligini sürdürdükçe ), metanin ekonomi üzerindeki egemenligi kapali bir sekilde gerçeklesti.
You appeal to their desires and unrecognized longings, that sort of thing.
"... sürekli hareket eden mutluluk makinelerine dönüştürdünüz. " " Bu makineler ekonomik büyüme için vazgeçilmez oldu. "
The idea of the unrecognized genius... slaving away in a garret is a deliciously foolish one.
Tavan arasında köle gibi çalışan... keşfedilmemiş bir dahi fikri oldukça hoş ve aptalcadır.
Its final battle was waged along an unrecognized front... far from the shelling and the napalm... and the sounds of planes and guns.
Son mücadelesi, bombalardan, napalmdan,... ve uçak ile silah seslerinden uzakta... sınırları belirsiz bir cephede verilmişti.
She didn't give us her name, sir but she did say there would be no record of our actions and that our role would have to go unrecognized at least for now.
Bize adını söylemedi efendim. Yaptıklarımızın kayıt altına alınmayacağını ve aksilik durumunda görevimizin Yıldız Filosunca tanınmayacağını söyledi.
The mentality of Las Vegas is so grossly atavistic... that a really massive crime often slips by unrecognized.
Los Angeles'ın mantığı o kadar atacıdır ki... gerçek bir suç rahatça gözden kaçabilir.
You appeal to their desires and unrecognized longings, that sort of thing.
İnsanların arzularına ve fark edilmemiş özlemlerine,... böyle şeylere hitap ediyorsunuz.
Unrecognized craft.
Kimliği belirsiz araç.
Such graciousness cannot go unrecognized.
Bu zarafetin kıymeti bilinmeli.
And he went everywhere unrecognized and lunched with Kansas City shopkeepers and merchants calling himself a cattleman or a commodities investor someone rich and leisured who had the common touch.
Tanınmadığı her yere gider Kansas City esnafı ve tüccarlarıyla öğle yemeği yer kendini sempatik, zengin ve çalışmayan bir hayvan tüccarı ya da ticari yatırımcı olarak tanıtırdı.
Sensei # unrecognized text #
Sensei! Amca!
It would have been easy for him to convince that poor man to get into the trunk of his car so he could cross the border unrecognized, but they didn't drive to Mexico.
Zavallı adamı bagaja girmeye ikna etmek ve sınırı tanınmadan geçmek onun için çok kolay olabilirdi.
And I just want you to know that that hasn't gone unrecognized, okay?
Bunun tanımlanmamış olmadığını bilmeni istiyorum, tamam mı?
A creature yet unrecognized by scientific consensus.
- Bilimsel çevrelerce tanımlanmamış bir yaratık.
You've got boatloads of money, three TV shows, and still, even with all the work you've had done, you can talk down the street totally unrecognized.
Tekneler dolusu paran var. Üç TV dizin. Ve onca çalışmana rağmen hala sokakta kimse tarafından tanınmadan yürüyebiliyorsun.
Look at love the wrong way it goes unrecognized
Yanlış yönden bakarsan sevgiye tanıyamazsın onu kesinlikle
That's a deed that shouldn't go unrecognized.
Bu yaptığın ödülsüz kalmamalı.
Then we bring up the legally unrecognized document that we found, and if he makes no claims and everything is hunky-dory, then, kuh-ping, we're out of there like ricochet rabbit, got it?
Sonra bulduğumuz ve henüz yasal olarak geçerli olmayan sözleşmeyi veriyoruz. Eğer bir talebi olmaz ve her şey şukela gitmeye devam ederse oradan tabanları yağlıyoruz. Anlaşıldı mı?
But you and I- - we toil in the dark, unrecognized, unappreciated.
Ama senle ben karanlıkta çalışıyoruz. Fark edilmeden, takdir edilmeden.
How would she go unrecognized just by wearing a wig?
Bir peruk taktı diye nasıl kimse onu tanımaz?
"Dear Ted, " the state of Massachusetts regrets to inform you " that due to an oversight regarding your legal status your marriage to Tami-Lynn McCafferty is unrecognized by the state
"Sayın Ted Massachusetts Eyaleti olarak üzülerek bildiririz ki yaşadığınız yasal sorunlar nedeniyle Tami-Lynn McCafferty ile olan evliliğiniz artık tanınmamaktadır ve bu nedenle evlilik anlaşmanız iptal edilmiştir."
Our town's unrecognized actor... why are you still talking like a woman?
Sanırım şehrimiz aktörümüzü tanıyamadı, neden hala kadın gibi konuşuyorsun?
# unrecognized text #
Sağ olun.
# unrecognized text #
Peki.
You know, when I quit university last year,... I used to kick about, and try to go unrecognized.
Biliyor musun, geçen yıl üniversiteyi bıraktığımda etrafta dolanır ve, tanınmamaya çalışırdım.
Trust that your unique talents and remarkable mind will not go unrecognized.
Eşsiz yeteneklerinizin ve üstün zekânızın kıymeti bilinecektir, emin ol.
Trust that your unique talents will not go unrecognized. "
"Eşsiz yeteneklerinizin kıymeti bilinecektir."
Unrecognized genius is practically a cliché.
Farkına varılmamış bir akıl klişedir.
Their patience, their ardent belief in our Lord has not gone unrecognized.
Onun sabrı ve Tanrımıza olan şevkli inancı karşılıksız kalmadı.