Unseen translate Turkish
676 parallel translation
Spare my life and I will give you the wonder cap. Whoever wears it becomes unseen or may take whatever form he chooses!
Onu kim giyerse görünmez olur ya da istediği şekle girebilir!
An unseen power.
Görünmeyen güç.
Fifteen weeks at the Park Club, sight unseen, for you and Lila.
Park Club'da Onbeş hafta, görülmeyen görüntü, sen ve Lila için.
And no unseen, uninvited guests.
Görünmeyen, davetsiz misafirler olmadan.
I indulged for a moment in a fantasy of all 12 of them being wiped out simultaneously at a family reunion by my unseen hand.
Bir süreliğine, 12'sinin birden, bir aile toplantısında görünmez elim tarafından ortadan kaldırılması hayaline esir düştüm.
My one chance to speak to you... unseen.
Yüz yüze gelmeksizin birbirimizden uzak.
Unseen?
Yüz yüze gelmeden mi?
She already belonged to the unseen world.
O, şu an görünmeyen dünyadaki yerinde.
I saw that I too was bound by an unseen rope
Gizli bir ipin beni de bağladığını gördüm.
Dr. Medford how could these giant creatures get aboard that vessel unseen?
Dr. Medford... dev karıncalar nasıl olur da görünmeden gemiye çıkabilir?
It was quite possible for a queen ant to have flown onto that ship unseen.
Bir kraliçe arının kimseye görünmeden gemiye uçmuş olması mümkün.
" But I've discovered, Doc, that the unseen enemy of this war...
"Ama savaştaki görünmez düşmanın can sıkıntısı..."
South, past the unseen sprawl of Africa... until we rounded the Cape of Storms and steered a bold course east and northeast... for the Indian Ocean and beyond.
Fırtına Burnunun etrafından dolaşana kadar, keşfedilmemiş boylu boyunca uzanan Afrika'nın yanından güneye indik. Sonra çetin bir güzergah olan doğuya, kuzeydoğuya doğru Hint Okyanusuna ve ötesine ilerledik.
You would let beauty such as this go unseen?
Bunun gibi bir güzelliğin farkedilmemesini kim ister?
He is driven forward, always forward, by a god unknown toward a land unseen.
Bilinmeyen bir tanrı tarafından hep ileriye yönlendirildi görülmemiş bir ülkeye doğru.
Terry's departure, and the death of that unseen friend, left me in despair.
Terry'nin gidişi, ve hiç görmediğim koşumun ölüşü, beni büyük bir hüzne boğdu.
If that were the case, it would be easy : Don't ask permission and we'll go slip out unseen.
Eğer sorun oysa, çözümü çok kolay, izin isteme gizlice çıkıp gidelim.
Manny, tell me, what exactly are the unseen gifts of this lovely young thing that you manage?
Manny, söylesene, Menajerliğini üstlendiğin bu küçük hanımda tam olarak nasıl bir cevher gördün acaba?
The life of the mysterious, unseen, untouchable Arthur Smith.
Gizemli, görünmeyen, dokunulamayan Arthur Smith'in hayatının.
Now, look, if a murder just happens because a crackpot goes on a killing spree, or a stick-up artist holding up a stranger pulls the trigger, if they get away unseen, what can the police do without clues?
Şimdi, bak, bir çatlak cinayet peşinde koştuğu için ya da bir yabancıyı elinde tutan bir soyguncu tetiği çektiği için cinayet işleniyor, ve işleyenleri gören olmuıyorsa, ipucu olmadan polis ne yapabilir?
May the unseen forces grant that I see nothing but good.
Görünmez güçler yalnızca iyi şeyler görmemi sağlasın.
If you were as small as I, you could walk among the giants unseen.
Benim gibi küçük olsaydın, devler arasında görünmeden yürürdün.
STALKED BY UNSEEN PERISCOPES OF STEEL KILLERS.
Metal katillerin görünmeyen periskoplarınca takip ediliyor.
Fellow citizens and friends of the unseen audience, from the hallowed hills of sacred Sinai in the days of antiquity came a law which has been our bulwark and our shield. Age upon age, men have looked to the law as they would to the mountains. And here, here in this courtroom...
Yurttaşlarım ve görünmez dinleyici dostlar, antik zamanlarda kutsal Sina'nın kutsal tepelerinden bizi koruyup ve burada, bu mahkeme salonunda bu mahkeme salonunda...
The arrows of death fly unseen as noonday.
ölümün oku gözükmez.
He couldn't get a ship past our place unseen even if he wanted to.
O istese bile bize gözükmeden geçip gidemezdi. Hadi, Bertie.
With beauty unseen
"Görülmemiş güzellikleri"
There I was, blushing unseen, wasting my sweetness on the desert air.
Gözlerden uzak bir çiçek gibi açıyordum, bütün güzelliğim uçup gidiyordu kıraç topraklarda.
Even if I'd managed it unseen, would it have helped?
Ona belli etmeden takip etmiş olsam da, bu benim ne işime yarayacaktı?
Remaining black and white photos which are previously unseen, have been painted and colored one of the time.
Zorla görünen siyah beyaz fotoğraflar, teker teker boyandı ve renklendirildi.
He bought the title, script unseen.
Senaryoyu görmeden satın aldı.
" yet unseen that numbed my life.
"... gibi hissettim. "
Spurn any comparison with the dying swan when its spirit flees and see me only as a monster whose face is happily unseen, though it is less horrible than its soul.
Ruhu bedenden ayrılmakta olan, can veren bir kuğuyla beni karıştırmayın. Size yüzünü dönmüş olan beni bir canavar olarak görün ki ; ... daha çirkin olan ruhuma bakmamış olun.
100 of my ninjas will slide in unseen.
Ninjalarımdan 100'ü görünmeden sızacak.
The illusion of love is only love unseen
# Hayali aşk görünmeyen tek aşktır #
To listen unseen and to watch unheard.
Görünmeden dinlemek, duyulmadan gözlemek.
As if some unseen force were influencing us.
Sanki görülmeyen bir güç bizi etkiliyor...
What was it Professor Starnes said about the unseen force?
Peki Starnes bu görünmeyen güç hakkında ne demiş?
He said that an unseen force was influencing him.
Görünmeyen bir gücün kendisini etkilediğini söylüyordu.
But, Mr. Thomas, we'll buy the whole herd, sight unseen.
- Ancak, Bay Thomas kontrol etmeden ve tüm sürüyü alacağız.
Well, these gentlemen have offered to take the whole barrel, sight unseen.
- Bu beyler tüm sürüyü kontrol etmeden satın alacaklarını söylediler.
He speaks to unseen spirits.
Görünmeyen ruhlarla konuşuyor.
You thought you would trick me with your talk of your filter and your unseen gas.
Filtre ve görünmez gaz laflarınla beni kandıracağını sandın.
The unseen gas doesn't seem to be harming you.
Görünmeyen gaz sana zarar vermiyor sanki.
Now the first prize is the Granville Cup for French Unseen Translation... and it goes to Forbes Minor...
İlk ödül, Granville Kupası Görülmemiş Fransızca Çeviri dalında. Kazanan, Forbes Minor. Forbes Minor, evet.
"the Old Ones walk serene and primal... " undimensioned and unseen...
Eskiler sessizce, en ilkel şekilde, boyutsuz ve görülmeden yürüyecekler.
Walk unseen
Görünmeden yürürler -
That he can't get you into the castle unseen.
Seni gizli kaleye götürümeyeceğine dair.
''But somewhere a glory awaits unseen
" Ama bir yerlerde görünmeyen bir zafer bekliyor,
How can you hide when the more you remain unseen, the more they will feel free to seek you out?
Ne kadar saklanmak istesen de seni ortaya çıkarmaya çalışacaklardır.
He could stare at it unseen.
Fark ettirmeden bakıyordu oraya.