English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Unsociable

Unsociable translate Turkish

28 parallel translation
That rather made him unsociable.
Bu onu biraz utangaç yaptı.
A bit unsociable.
Biraz yabanidir.
They warned me you were unsociable.
Yabanidir diye beni uyarmışlardı.
It contains the most unsociable and clubful men in time who speak not a word and shun even the merest glance.
Bu kulupteki insanlar birbirleriyle yakınlaşmadan, konuşmadan, birbirlerine dahi bakmaktan kaçınarak zamanlarını geçirirler.
If you do not mind, I'm sorry to be so unsociable but I need to concentrate as he had never done before.
İzin verir misiniz, sizinle konuşamayacağım için üzgünüm, daha önce olduğu gibi, gerçekten odaklanmam gerekiyor.
She was unsociable, like you. And she never talked to anyone.
Sizin gibi, asosyalmiş kimseyle konuşmazmış.
They wanted to do right by the men and women under their command, but after a while they became more and more isolated, unapproachable, downright unsociable.
Emirlerindeki erkek ve kadınlara karşı hata yapmamaya çalışırlardı ama bir süre sonra giderek yalnız, herkesi uzaklaştıran, asosyal insanlara dönüşürlerdi.
He's too bloody unsociable.
O da son derece çekingen.
- Because I'm a loof, intraverted, and unsociable.
- Çünkü ben içine kapanığım, asosyalim ve yabaniyim.
But you're unsociable, they say.
Ama sen antisosyalsin. Köyün seni çok sıktığını söylüyorlar.
How unsociable, all those guns in the foyer.
Girişte bir dünya silah, ne kadar asosyal....
His unsociable tendencies increase.
Babası ise karısının ölümüyle iyice içine kapanmıştı.
No. No, I prefer to be unsociable and taciturn.
Hayır sessiz ve sedasız kalmayı tercih ederim.
especially for some unsociable and isolated teenagers.
Bu durum çoğunlukla anti-sosyal gençlerde ve dışarıya çıkmayan insanlarda görülmektedir.
Tsk, how unsociable!
Ne utangaç ama!
Pity he's unsociable and doesn't take care of himself,
Ne yazık ki, asosyal biri ve kendine özen göstermiyor.
Damned unsociable of him.
Ne kadar da bencilce.
I fear the Tokay rendered me somewhat unsociable.
Korkarım, Tokay beni biraz çekingen yapıyor.
Many mathematicians like Riemann had very difficult childhoods, were quite unsociable.
Riemann gibi çok zor çocukluk geçirmiş olan matematikçilerin çoğu... epey çekingen kişilerdi.
I may be a bit unsociable.
Yabani olmaktan çekiniyorum.
Unsociable but very civilized.
Çok medeni bir yabani, o zaman.
And it was upon Tulip's first home that I blamed her unsociable conduct.
Tulip'in bazı uygunsuz davranışları da ilk sahipleriyle olan hayatından kaynaklanıyordu.
Unsociable.
İçine kapanıkmışsın.
Unsociable?
İçine kapanık mı?
Low self-esteem, unsociable, friendless.
Kendine güveni az, çekingen, arkadaşı yok.
Incorruptible and unsociable.
Namuslu ve içine kapanık.
John says he's the most unsociable man he's ever met.
John karşılaştığı en içine kapanık adam olduğunu söylüyor.
He's the most unsociable? Hmm.
O muymuş kapanık?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]