Unspeakable translate Turkish
527 parallel translation
Citizens, for 18 years I suffered unspeakable tortures in the Bastille.
Yurttaşlar, 18 yıl boyunca,... Bastille'de anlatılamayacak işkenceler yaşadım.
Vendonah was unspeakable.
Vendonah iğrenç biriymiş. Çok gururluymuş.
I suppose you've come to collect your bet... you unspeakable riverboat gambler.
Sanırım bahsinizi tahsil etmeye geldiniz... sizi kelimelerle anlatılamaz tekne kumarbazı.
My whole life and an unspeakable struggle have gone to make it.
Tüm hayatım ve anlatamayacağım kadar uzun bir mücadeleyi onu kurmak için verdim.
This is unspeakable, Bendrix.
Bu yaptığın iğrenç Bendrix.
An unspeakable loss of face for me.
Benim için inanılmaz bir utanç.
Since the death of Jonathan Harker Count Dracula the propagator of this unspeakable evil, has disappeared.
Jonathan Harker'ın ölümünden bu yana... bu tarifsiz kötülüğü yayan... Kont Drakula ortadan kayboldu.
- Fantastic delusions and babblings of an unspeakable nature mostly taking the form of hideous attacks on the moral character of my son, Sebastian.
- Tarifi mümkün olmayan bir hilkatin çoğunlukla oğlum Sebastian'ın nezih kişiliğine karşı çirkin saldırılarla şekillenen fantastik hezeyanları ve manasız sözleri.
Since the court acknowledges the unspeakable nature of the charges, I would like to suggest that out of deference to the young lady whose presence is necessary as a witness, that the court omit reading of the charges and specifications in detail and simply cite the accused as charged with violation of the 92nd Article of War on both counts.
- Mahkemenin bilgilenmesi açısından, sözcüklere dökülmesi edebe aykırı suçlamalar için tüm saygılarımla... tanıklığı gereken bu genç hanımefendiyi tanık olarak çağırırken, mahkemenizin suçlamaları okuduğunu bilmekle birlikte onları hariç tutup, sanığa yüklenen suçlamalarda dikkatinizi çeken Savaş suçları ile ilgili 92.ci maddenin dikkate alınmasını talep ediyorum.
You unspeakable devil.
Seni şeytan.
This sentence is unspeakable!
Korkunç bir karar!
And I, his daughter accused him of such an unnatural, unspeakable act!
Ve ben, onun kızı doğaya aykırı, ağza alınmaz bir harekette bulunmakla suçladım onu!
No matter how grinding his poverty and hunger, for a samurai to present himself in someone else's entryway and declare that he wishes to commit harakiri there is an unspeakable act that can in no way be excused.
Yoksulluğu ve açlığı ne kadar eziyet verici olursa olsun samurayın birinin kapısına gidip orada harakiri yapmak istediğini ifade etmesi hiçbir mazereti olmayacak ve dile getirilemez bir harekettir.
Made to commit acts too unspeakable to be cited here... by an enemy who had captured his mind and his soul.
Ruhunu ve zihnini ele geçiren düşman tarafından burada bahsedilemeyecek eylemelr yapmak zorunda kaldı.
She did something that, in our society, is unspeakable.
O, bizim toplumumuzda ağza alınmayacak bir şey yaptı.
Where are my sister's blankets? Brother, while you were asleep this woman has given me unspeakable pleasure.
Sen uyurken, bu kadın beni ayıptır söylemesi, memnun etti.
The whole bloody place is the most unspeakable matriarchy in the history of civilization.
Bu saçma sapan yerde neden hep kadınların sözü geçiyor.
Read what Oscar Wilde says, "The unspeakable after the uneatable."
Oscar Wilde'ın ne dediğini okuyun, "Yenmezin peşine düşmenin tarifsizliği."
That's what these so-called gentry are... the unspeakable!
İşte bu nedenle bu sözde seçkinler...
Some indefinable shock, as if some unspeakable change had taken place inside you?
Tarifi imkansız bir şok anlatılamayacak bir değişim vücudunu sarmadı mı?
Unspeakable.
İnanılmaz.
You were shaking your big head and thinking the unspeakable.
O koca kafanı sallıyor ve korkunç şeyler düşünüyordun!
You blackguard of all the vile, unspeakable fabrications!
Seni edepsiz. Bütün o aşağılık, ağıza alınmayacak palavralar.
The unspeakable things they did to her, before and after she confessed... legal.
İtirafından önce ve sonra, ağza alınamayacak şeyler yaptılar O'na. Yasaldı.
Unspeakable things, Bookbinder.
Ağza alınmayacak şeyler, Bookbinder.
Young girls from the villages are abducted by Karnstein's lackeys and initiated into unspeakable ceremonies.
Köylerimizden genç kızlar Karnstein'in uşakları tarafından kaçırılıyor ve akla hayale gelmeyecek törenlerde kurban ediliyorlar.
- This is unspeakable!
- Rezalet bu!
Teacher, you've spoken the unspeakable.
Öğretmen, sen dikkatsiz konuşuyorsun.
Unspeakable...
Berbat...
absolutely unspeakable.
kesinlikle berbat.
You have become an unspeakable monster of vulgarity
Korkunç bir edepsizlik canavarı olmuşsun.
I know unspeakable tricks. I will teach them to you.
Hepsini size gösterebilirim.
It is a petition against the unspeakable Madame Gaderian.
Adı batasıca Madam Gaderian aleyhine imza topluyoruz.
You get the details of Shawn's last year over to my unspeakable hotel as soon as you can.
Shawn hakkındaki tüm bilgileri hemen berbat otelime getirin.
Unspeakable.
Konuşulamaz.
What unspeakable crime could have called for such attrocious retribution.
Hangi korkunç suçun cezası bu zalimce ceza olabilir.
He attacked a transport and did unspeakable things.
Konvoy'a saldırdı ve affedilmez şeyler yaptı.
What about when the police do unspeakable things?
Ya polis'in yaptıkları?
To think beyond that could only produce an unspeakable fury.
Bunu ötesini düşünmek, tarif edilemez bir öfke doğururdu sadece.
- It's a source of unspeakable power.
- O tarif edilemez bir güç kaynağı.
They were put through the most unspeakable tortures to satisfy some scientific curiosity.
Anlatılamıyacak bir çok işkenceye maruz kaldılar bazı bilimsel merakları mutlu etmek için..
You know what I'm going to do to you two deceitful, unspeakable pigs?
Size ne yapacağımı biliyor musunuz... hilekar, düzenbaz domuzlar?
Died in shame, sir. Unspeakable shame.
Utanç içinde öldü, utanç tarif edilemez.
What you are about to unleash is evil, unspeakable evil!
Bakın, açığa kötü, korkunç bir şeytan çıkaracaksınız!
I'm an unspeakable dream.
Ben anlatılamayan bir rüyayım.
Later I learnt the Thuggee cult was once real and did unspeakable things.
Sonra Thugee tarikatının gerçekten eskiden var olduğunu ve anlatılmayacak şeyler yaptığını öğrendim.
Does the unspeakable child Edward have a friend?
Arkadaşınız Edward, kaba bir çocuk mu?
Why do you wear that ridiculous cloak of that unspeakable person?
Neden o adı batasıca adamın gülünç paltosunu giyiyorsun?
"THERE IS, IN CERTAIN LIVING SOULS, " A LONELINESS UNSPEAKABLE- -
Kuşkusuz yaşayan ruhlar anlatılamayan bir yalnızlık...
Thou art hideous, filth-eating, unspeakable...
Sizi lanet olası, pislik, iğrenç- -
Unspeakable.
Bundan bahsedemezsiniz.