Unstoppable translate Turkish
748 parallel translation
But some unstoppable force drives me again and again.
Fakat bazı önlenemeyen olaylar beni tekrar tekrar harekete geçirtiyor.
So while the train carried Mariannina Terranova to her fateful destination, unstoppable as the destiny that drove her on, this poor, diminutive creature of the south, wrapped in the age-old dark shawl, symbol of our women's modesty,
Tren Marianna Terranova'yı kaçınılmaz hedefıne götürürken... kader onu kaçınılmaza doğru sürükledi. Bu zavallı, küçük güneyli mahluk... kadınlarımızın sembolü olan... geleneksel şalını katlamış... ve dizlerinin üzerine koymuş.
Between 1947 and 1949, the government replaced dozens of politicians and four top police inspectors, but the outlaw was unstoppable.
1947 ve 1949 yılları arasında, hükümet birçok politikacı ve en iyi 4 polis müfettişini görevlendirse de kanun kaçağını durdurmayı başaramadılar.
And now the war was rolling toward the west like an unstoppable avalanche.
Savaş batıya doğru döndü. Durdurulamayacak bir şekilde ilerliyordu.
We were unstoppable.
Kimse bizi durduramıyordu.
Simple, effective, unstoppable one.
Basit, kullanışlı, durdurulamaz.
If the egression is complete The Blood Devil will be unstoppable
Gök aynamın gücü tükendiğinde... her zamankinden daha sinirli ve durdurulması imkansız olacak
Unstoppable.
Durmaksızın.
Pure, unstoppable power!
Saf, durdurulamaz güç!
Unstoppable network stalkers give criminals... traitors, and enemies of the state exactly what they deserve.
Durdurulamayan kovalayıcılar, suçlulara..... hainlere, ve devlet düşmanlarına layık oldukları cezayı veriyorlar.
You revel in floods, car accidents. Unstoppable diseases.
Sellerden, trafik kazalarından amansız hastalıklardan memnun oluyorsunuz.
Magic was magic, but Bird was unstoppable, and McHale owned the boards.
Magic sihirliydi, Bird durdurulamazdı, ve McHale skoru sahiplendi.
The most unstoppable son of a bitch I ever knew.
Bildiğim en durdurulamaz o... çocuğuydu.
Your mother reads to you every night in order to stupefy you to sleep so that she and Daddy can sit down for three minutes without you and your mindless, inexhaustible, unstoppable, repetitive demands :
Annen, babanla birkaç sakin dakika geçirmek ve bitmeyen isteklerinizden kurtulmak için size masal okur :
'The Unstoppable Force, this year's highest points per game average,'go head to head with Immovable Objects.
"Durdurulamaz Güç" ; bu yılın oyun başına en yüksek puanı,... kanalımız Tanışamaz nesneler ile baş başa gidiyor.
And as this is happening, I'm thinking even if I can somehow manage to momentarily extricate myself from the proceedings and relieve this unstoppable force I know that that bathroom is not gonna provide me with the privacy that I know I'm going to need.
Ve bu böyle sürerken, bir şekilde, eğer becerebilirsem bir an için bu davadan paçayı sıyırabilir miyim ve bu durdurulamaz gücü hafifletebilir miyim diye düşünüyordum o banyonun bana ihtiyaç duyacağım mahremiyeti... .. sağlayamayacağını biliyordum.
And together we'll be unstoppable.
Birlite, kimse bizi durduramaz.
unstoppable.
Durdurulamaz.
Do you think that this technique is unstoppable?
Bu tekniğin yenilmez olduğuna emin misin?
Do you realize how unstoppable this guy is?
Bu adamın ne kadar durdurulamaz olduğunun farkında mısın?
This band is unstoppable.
Bu grup durdurulamaz.
The unstoppable.
Durdurulamazlar!
Come, Green Ranger! Make my evil unstoppable!
Benim Yeşil Ranger'ımı durdurulamaz yap.
So that still I search for the unstoppable force the motive power, which governs the flow of light and not simply its external manifestation.
Yine de ben durdurulamaz gücü, ışığın akışını kontrol eden itici gücü ve varlığı o kadar açık olmayan gücü arıyorum.
That evening, the tanuki's enthusiasm was so great that they were like an unstoppable fire.
O akşam, rakunların coşkusu öyle büyüktü ki hiç sönmeyecek bir ateşe benziyordu.
When I go back home I'm gonna feel unstoppable.
Eve döndüğüm zaman durdurulamaz olduğumu düşüneceğim.
When you learn how to adapt... you'll be unstoppable.
Uyum sağlamayı öğrendiğinde... durdurulamaz olacaksın.
Aisha, you are the bear, fierce and unstoppable.
Aisha, sen ayısın, vahşi ve durdurulamaz.
You're Xena... unstoppable... unbeatable.
Sen Zeyna'sın... durdurulamaz... yenilemez.
By developing the rest of your game... you'd be unstoppable.
Kendini geliştirirsen Karşı konulmaz olursun.
She was unstoppable.
Durduralamaz haldeydi.
'and this man was determined and unstoppable.
Ayrıca bu adam kararlı ve durdurulamazdı.
He used to be unstoppable.
Eskiden onu kimse durduramazdı.
They made this missile adaptable, evasive, armed with its own defensive weaponry... in other words, unstoppable.
Bu füzeyi, adapte olabilecek, kaçınabilecek ve kendi savunmasını yapabilecek- - başka bir deyişle durdurulamaz bir şekilde yapmışlar.
- Given time, they'll be unstoppable.
- Zaman verince, onlar durdurulamaz olacaklar.
"Unstoppable is a good word."
"Durdurulamaz, iyi bir sözcük."
And Sideshow Bob is an unstoppable killing machine.
Ve Figüran Bob, durdurulamaz bir ölüm makinesi.
- That's correct, sir. He's unstoppable? I think teager has an ability, the ability to effectively erase himself from the visual field.
- Teager'ın bir yeteneği olduğunu düşünüyorum, kendini bir şekilde görünmez kılabilme yeteneği.
They've known that he'd be unstoppable from the beginning.
Baştan beri durdurulamayacağını biliyorlardı.
We'd make an unstoppable team.
Durdurulamaz bir takım oluruz.
If these two were to mate, the resulting pure strain of offspring... would be unstoppable.
Eğer ikisi eşleşirse, saf cins yavrularla sonuçlanır,.. ... durdurulamayabilir.
Unstoppable.
Durdurulamayacak.
- I can eat 20 of these. - Unstoppable Public Enemy on the disk
Bundan yirmi tane yiyebilirim.
Ty, you're an unstoppable force of nature.
Ty, sen önüne geçilmez bir doğal afetsin.
Uther has captured Winchester... he's unstoppable.
Uther, Winchester'ı ele geçirmiş. Durdurulamaz.
When we make love... her belly moves powerfully, rhythmically, like a machine, she is unstoppable.
Seviştiğimiz zaman karnı çok güçlü hareket ediyor, ritmik, makine gibi tıkır tıkır. Kız, durmak bilmiyor.
Time, unstoppable, is ever-elapsing.
hiç vakit yok.
- Oh, I was unstoppable.
- Durdurulamıyordum.
Together you will be unstoppable.
Bu silahları bir arada kullandığınız zaman durdurulamayacaksınız.
Unstoppable!
Durdurulamaz!
The unstoppable Toad!
Durdurulamaz Kurbağa!