English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Unsustainable

Unsustainable translate Turkish

54 parallel translation
We must abandon this unsustainable alliance.
Bu savunulamaz ittifakı reddetmeliyiz.
"Accident" is to propel yourself... into a brief but unsustainable orbit... and then attempt to land in a tree... on the side of a cliff-like incline.
"Kaza" ise insanın kendisini kısa bir süreyle ama dengelenemeyen bir yörüngede bulması ve sonra da uçurumsu bir yokuşta ağaca girme teşebbüsü.
- That growth rate is unsustainable.
- Büyüme hızı bu şekilde devam edemez.
The population was unsustainable.
Nüfus bu şekilde kalamazdı.
A change, rather than a revolution, is possible since the current order in my view is unsustainable.
bir devrimden ziyade, değişiklik mümkün. kanımca şimdiki gidiş tutulamaz.
It is unsustainable.
Sürdürülebilir değildir.
The meat industry along with most of the agri-business in this country is completely and utterly unsustainable.
Et endüstrisi, bu ülkedeki tarım ticaretinin çoğu gibi kesinkes sürdürülemez.
The word "unsustainable" was used a lot.
"Sürdürülemez" kelimesi oldukça sık kullanıldı.
You see, our rings are damaged, and as you yourself pointed out, our shields are down, which means atmosphere in the 302 bays is unsustainable.
Anlarsın ya, halkalarımız hasarlı ve kendin de söylediğin gibi kalkanlarımız düşük, bu da demek ki 302 iniş sahalarındaki hava durağan değil.
This tendency to resist change and uphold existing institutions for the sake of identity, comfort, power and profit, is completely unsustainable. And will only produce further imbalance, fragmentation, distortion, and invariably, destruction.
Bu değişime direniş eğilimi, ve varolan kurumları koruma eğilimi, kimliklerini, rahatlarını, güçlerini ve kârlarını koruma amaçlı bu eğilimler kesinlikle sürdürülebilir değildir, ve ancak daha fazla dengesizlik, bölünmüşlük, çarpıklık, ve istisnasız bir şeklide yıkım yaratır.
You know, raising toxics levels made life unsustainable on Earth.
Giderek artan zehirli maddeler Dünya'yı yaşanamaz hale getirdi.
Unsustainable?
Yaşanamaz mı?
Read a book. Fire someone. But this new habit of barking at every shadow is unsustainable.
Birini kov ama bu yeni çıkan her gölgeye havlama huyun devam edemez.
As the American way of life becomes increasingly unsustainable, the rest of the world will be trying to catch up.
Amerikan hayat tarzı sürdürülemez hale geldikçe dünyanın geri kalanı bize yetişmeye çalışacak.
- The poisoning and the poverty of the King's realm is in every way due to his rash and unsustainable occupation of Boulogne...
Kral'ın hükümdarlığındaki her şeyin zehirlenmesi ve yaşanan yoksulluk tamamen kendisinin ihtiyatsızlığı ve Boulogne kuşatmasını, imkansızlığa rağmen sürdürmek istemesinden kaynaklanıyor.
This thing that we're doing, it's unsustainable.
Yaptığımız bu şeyi artık sürdüremeyiz. Ne, ayrılmak mı istiyorsun?
It's unsustainable and in rapid decline.
Sürdürülemez ve hızla düşüşe geçmiş durumda.
In other words, if we use up trees faster than they can be grown back - we have a serious problem, for it is unsustainable.
Başka bir deyişle, eğer ağaçları yeniden büyüyebildiklerinden daha hızlı tüketirsek nesillerini tüketmek adına ciddi bir problemimiz var demektir.
He understood back then that society was on a collision course with nature and itself - unsustainable on every level and if things didn't change we would destroy ourselves, one way or another.
Jacque o zamanlar daha toplumun doğa ve kendisi ile çarpışma sürecinde olduğunu bu sürecin hiçbir seviyede sürdürülebilecek halde olmadığını ve eğer bir şeyler değişmez ise o ya da bu şekilde kendimizi yok edeceğimizi anlamıştı.
When absorbed through the skin, it depresses the central nervous system to an unsustainable degree.
Deri tarafından emildiğinde merkezi sinir sistemine kalıcı hasar verir.
The old structure was unsustainable.
Eski yapılar devam edemezdi.
- The one thing I'm most afraid of is that we're going to mount a tremendous campaign to sustain the unsustainable.
- En çok korktuğum şey ise sürdürülemez olanı sürdürmek için büyük bir kampanya başlatacağımız.
- Most indigenous populations who maintain any sense of a traditional worldview know that the way of life that settlers society has imposed on this land is unsustainable.
- Bir anlamda geleneksel bir dünya görüşünü korumuş olan bir çok yerli toplum bilirler ki yerleşimci toplumun bu toprağa dayattığı yaşam biçimi sürdürülebilir değildir.
Considering the enduring wonders of creation throughout the universe and how unsustainable so many of our human systems are, I figured learning how the universe creates and sustains life, would actually be quite useful.
Evren üzerindeki yaratılışın kalıcı harikalarını düşününce ve pek çok insan sisteminin ne kadar sürdürülemez oluşunu, evren hayatı nasıl yaratır ve sürdürür konusunu öğrenmenin aslında oldukça yararlı olduğuna karar verdim.
If we don't deal with that... this situation will eventually become unsustainable.
Eğer bununla mücadele vermezsek bu durum er ya da geç sürdürülemez bir hâl alacaktır.
An "unsustainable pipe dream," he called it.
Buna "gerçekleşmeyecek boş bir hayal" demiş.
Like us, they appear to have a population growth rate that's unsustainable.
Onlar da tıpkı bizim gibi nüfus artış oranları, yaşamın sürdürülemez olduğunu göstermiş.
And knowing this is unsustainable, NASA needs to prove itself, needs to bolster its purpose, over and above civilian scientific research and discovery, OK.
Bunun sürdürülemezliğini bilerek, sivil bilimsel araştırma ve keşiflerin çok üzerinde, NASA kendini ispatlamak, ve amacını desteklemek zorunda, tamam mı? .
Emotionally-healthy people also value their independence and, as any evolutionary biologist would tell you, monogamy is completely unsustainable.
Duygusal yönden aklı başında olan insanlar da özgürlüklerine önem verirler ve herhangi bir evrimci biyolog size tek eşliliğin tamamen sürdürülemez olduğunu söyleyecektir.
It'll get to be unsustainable at just about nine months in, and you'll give birth.
Yaklaşık dokuz ay içinde devam ettirilemez olacak ve doğum yapacaksın.
Get rid of the bit about fossil fuels being unsustainable.
Fosil yakıtların sürdürülemez olduğunu kaldır. Tamam.
Her weight loss alone is unsustainable.
Sadece kilo kaybını bile önleyemiyoruz.
Turns out, dueto land use grass-fed beefis more unsustainable than evenfactoryfarming.
nedeniyle arazi kullanımına çıkıyor Ot ile beslenen sığır eti daha sürdürülemez Hatta fabrika tarım daha.
With or without these embryos, current society is unsustainable.
Bu emriyolar olsun ya da olmasın mevcut toplum devam ettirilemez.
But... in the long run, dating two guys is unsustainable.
Dur, ne yapıyorsun? Dur, sakın yapayım deme.
It's unsustainable above 80 degrees.
26 derecenin üzerinde sürdürülemez.
Ilaria believes overpopulation is unsustainable.
Ilaria dünyanın aşırı nüfusu kaldıramayacağını düşünüyor.
The tribute paid by the forests soon became unsustainable.
Kısa zamanda ormanlar bunu karşılayamaz hale geldi.
The inevitable chaos that comes with unsustainable complexity.
Dayanılmaz karmaşanın getirdiği kaçınılmaz kaos.
The whole world is governed by unsustainable complexity.
Bütün dünya dayanılmaz karmaşa tarafından yönetiliyor.
Uncertainty is inherently unsustainable.
Belirsizlik, doğası gereği sürdürülemez.
This birthday party arms race is unsustainable.
Bu doğum günü partisinin birliklerinin mücadelesi çok uzun sürmez.
Which is good, because the relationship in their heads is not only ugly, it's unsustainable.
Bu iyi çünkü kafalarındaki ilişkileri sadece çirkin değil, sürdürülmesi de imkansız.
I have no interest in continuing this unsustainable war.
Devam ettirilemez bir savaşı sürdürme gibi bir niyetim yok.
Yeah, like if that train is 20.5 miles from approaching an unsustainable curve radius.
Evet, mesela o trenin dönemeyeceği bir viraja 33 km. sonra girecek olması gibi.
Sensory stimulation at the level required - to force me out is unsustainable.
Beni atmak için gereken duyusal dürtü seviyesi sürdürülemeyecek kadar yüksek.
The world's population is unsustainable at current levels.
Dünyanın şu andaki popülasyonu sürdürülemez bir noktada.
The world's population is unsustainable at current levels.
Dünya nüfusu şu anki haliyle idare edilemez durumda.
Ezequiel's position is becoming unsustainable.
Ezequiel'ın konumu sürdürülemez hâle geliyor.
Culturally, it's also unsustainable. That's what laws are for.
Kültürel bakımdan da mantıksız, hükümetin esası da buydu.
What do you mean by culturally unsustainable?
Kültürel bakımdan mantıksız derken neyi kastediyorsunuz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]