Untangling translate Turkish
27 parallel translation
He still drives for it. One, two. They're untangling now.
İkinci sahadan çıkması bile mümkün değilken..
After untangling countless legal details...
Leonard Zelig'le Eudora Fletcher...
You're one of these people who will pick up a rope that's tangled up and spend an entire day untangling it because it's a challenge, because it defies your sense of order in the universe and because you can.
Düğüm olmuş bir ipi eline alıp bütün gününü onu çözmeye çalışan insanlardansın çünkü meydan okumayı seviyorsun, çünkü bu senin evrendeki düzene bakış açını yansıtıyor, çünkü bunu yapabiliyorsun.
But he did not shoot Prem untangling her arms and scolding her
Fakat onun kollarını çekip, azarladığını çekmemiş
We can take shifts untangling them!
Onları değişimli olarak çözebiliriz.
My specialty is untangling bureaucratic knots.
Uzmanlık alanım, karışık bürokratik düğümleri çözmektir.
Ooh, but his money is- - or at least it will be whenever they get around to untangling his 79 Swiss bank accounts.
Ama parası hala bizimle, yani yakında olacak. İsviçre'deki 79 tane banka hesabı incelendikten sonra yani.
Kenai spent the whole night untangling those tracks.
Kenai gece uğraşıp hırsızların izini bulmuş.
The tangler does the untangling.
İşi bok eden, temizliği de kendisi yapar.
Oh, Mai, Ty Lee needs your help untangling her braid.
Ah, Mai, Tye Lee karışan saç örgüsünü çözmen için seni çağırdı.
We'll start untangling the issues immediately.
Biz hemen sorunları halletmeye başlayacağız.
Well, I'll tell you what. I'm having a little trouble untangling the two.
İkisini ayırmakta zorlanıyorum.
Well perhaps a woman will aid in the untangling of it.
Belki de güzel bir bayan dilini açabilir.
Did he? And the strand of wool that seemed most knotted to me, that was the key to untangling all the half-knitted jumpers of Mrs Challinor's grandchildren...
- Bana en düğümlü gibi gelen iplik çözüldüğünde, Bayan Challinor'un torunları için yarı yarıya dikmiş olduğu kazakların tümü çözülmüş olacaktı.
Untangling all those ripples in the echo of the big bang is a monumental task of data analysis.
Big Bang'in yankılarında bütün bu dalgalanmaları çözmek bilgi analiz için büyük bir görev.
No, still untangling her electrical system.
Hayır, hala elektrik sistemini açmak ile uğraşıyorum.
One sun, I was untangling Cecilia's hair when a piece of the comb accidentally broke off and fell into her bosom.
Bir gün, Cecilia'nın saçlarını tarıyordum o anda tarağın bir parçası kırıldı ve göğüslerinin arasına düştü.
I'm one of those people who gets off on untangling big, complicated messes.
Şu büyük belaları halleden büyük sorunları çözen biri gibiyim.
I was untangling him and he licked my face... and, I don't know, I felt like he wanted me to rescue him, so I did.
Onu çözmeye kalktım, yüzümü yaladı... Bana kurtarılmak istedi gibi geldi ben de kurtardım.
I'm untangling.
Düğümü çözüyorum.
Untangling them is sheer worry
Onların çözümü sadece derttir.
Somebody start untangling this shit.
Birisi şunları çözmeye başlasın.
I spent years untangling legend from truth.
Yıllarımı gerçeği efsaneden ayırmaya adadım.
- I'm gonna be untangling that web for a month.
O ağdan bir ay boyunca kurtulmaya çalışacağım.
How badly could you want to die if you spent an hour untangling Christmas lights?
Bir saat uğraşıp Noel ışıklarını kurup da ölmeyi istemek ne kadar kötü bir şey?
Ah! Thank you for untangling your elusive metaphor.
Anlaşılmaz mecazınızı sadeleştirdiğiniz için teşekkür ederim.
the music, untangling things, putting lights outdoors and trees indoors.
... açılması zor şeyleri evin dışını ve ağaçları ışıklarla donatmayı seviyorum.