English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Unturned

Unturned translate Turkish

183 parallel translation
Nonetheless, no stone will be left unturned in the hope that by comparing the findings to our records we'll come up with something that'll bring us closer to closing this case.
Yine de bulduklarımızı... kayıtlarla karşılaştırarak davayı.. kapamamızı sağlayacak bir şeyler... bulmayı ümit ediyoruz.
Don't leave a stone unturned. He's probably under one.
Bütün taşları ters yüz et, birisinin altında bulursun!
If you wish to confide in me, I will leave no stone unturned to lighten your burden.
Bana açılmak istiyorsanız, yükünüzü hafifletmek için, her yolu denerim.
Javert, in order that we may be absolutely certain we're leaving no stone unturned...
Javert, her şeyden emin olmamız için, en ince ayrıntısına kadar incelemeliyiz...
Leave no stone unturned to find Conway.
Onu bulmak için her yeri karış karış arayın.
In a manner so serious as this, we must make sure... of every point, explore every avenue, and, in fact, if I may coin a phrase, leave no stone unturned.
Bunun gibi çok ciddî bir durumda, her noktadan emin olmalıyız, her yolu keşfetmeliyiz ve, aslında, tabiri caizse, her taşın altına bakmalıyız.
The police of every county have instructions to leave... No stone unturned in their nationwide search.
Tüm bölge polislerine, ülke çapında yapılan aramalarda her taşın altına bakmaları talimatı verilmişti.
The point is, Mr Edwards is going to leave no stone unturned to develop your talent and make you happy
Bay Edwards yeteneğinizi geliştirmek ve sizi mutlu etmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacak.
They'll leave no stone unturned to find you
Seni bulmak için her taşın altına bakacaklardır.
As if... somewhere in the man, there is still a key... unturned.
Sanki... içinde bir yerlerde, hâlâ çevrilmemiş bir anahtar var.
No stone will be left unturned until the slasher's name is learned
# Katilin ismi öğrenilene dek Her taşın altı incelenecek #
We must leave no stone unturned.
Bakmadık taş bırakmamalıyız.
Now look, I think we've left no stone unturned, but let's not kid ourselves.
Bakın, bence her şeyi denedik, ama kendimizi kandırmayalım.
No stone was left unturned.
Düşünmediğimiz ihtimal kalmadı.
Men like this leave no stone unturned in their search for their disgusting gratifications.
Böyleleri, iğrenç emellerine ulaşmak için....... her taşın altına bakarlar.
HOWEVER, THE PRESIDENT, LEAVING NO STONE UNTURNED, HAS CALLED UPON OUR MOST NOTED CONGRESSIONAL LEADERS IN THIS FIELD TO BEGIN A THOROUGH, INTENSIVE, PAINSTAKING,
Bu konudaki en değerli uzmanlarımız kapsamlı bir... araştırmaya başlamış bulunmaktalar.
Mr. Simon, the broker who was recommended to us is an active fellow, and says he has left no stone unturned to help you.
- İzninizle. Bize önerdikleri Noter Simon sizin için elinden geleni yaptığını söylüyor.
Have I your permission to use a private detective? Dammit, man. No stone is to be left unturned which would expose this Minna Boggs as the imposter she is.
İzninizi almak istedim çevrilmemiş taş kalmamalı bu küçük böcekleri ortaya çıkarmak için diyorsun ki oğlum beavis evlenmiş haa sekiz sene önce.
No stone left unturned, Havisham.
Çevirmedik taş kalmasın Habişon
We're leaving no stone unturned.
Altına bakmadığımız taş kalmadı.
You must seek him out wherever he may be hiding - search every house, every cave, behind every tree and bush and leave no stone unturned.
Her yerde saklanıyor olabilir. Bütün evleri ve mağaraları arayın. Tüm ağaçların ve çalıların arasına bakın.
- It's gotta be somewhere in her room. - Leave no stone unturned.
Şarkıya devam et ve dön kendi etrafında.
So Father here just wants to make sure that no stone's been left unturned.
Babası da ellerinden geleni yaptıklarından emin olmak istiyor.
And leave no stone unturned.
Altına bakmadık taş bırakmayın.
No stone's been left unturned.
Gizli kalmış hiçbir şey kalmadı.
Leave no shell unturned, no coral unexplored.
Her midyenin içine, her mercan kayasına bakın.
There was only one stone left unturned.
Altina bakmadigim bir tek tas kalmisti.
Honestly, I can't think of a stone we've left unturned.
Altına bakmadığımız taş kalmadı.
Full disclosure, no stone left unturned.
Tam açıklama, kapalı taş kalmadı.
Leave no stone unturned, no matter how long it takes.
Ne kadar sürerse sürsün, açılmadık taş bırakmamalıyız.
Then, when the Allied troops came in they found all the explosives lying there and the switch unturned and they found the same thing at the Sacre-Coeur, Eiffel Tower couple other places, I think.
.. bütün patlayıcıları bulmuşlar, düğmeye de basılmamış.. .. ve aynı şey Sacre-Coeur, Eyfel Kulesi.. .. ve birkaç yerde daha olmuş sanırım.
Chief Inspector Tuvok leaves no stone unturned.
Şef Müfettiş Tuvok altına bakılmamış taş bırakmaz.
No literary reference left unturned.
Edebi örnekler vermekten kaçınmadın.
I sense in her a key as yet unturned.
İçinde henüz çevrilmemiş olan bir anahtar olduğunu seziyorum.
And believe me, I am leaving no stone unturned.
İnan bana. Her taşın altına bakıyorum.
I have left no stone unturned,... yet I fail every time
Çevrilmemiş taşım kalmadı... Lakin ben, her zamanda başarısız olurum
No stone unturned.
Etraflıca kontrol etmem gerek.
And leave no sordid detail unturned. Well, let's see.
Her türlü ayrıntıyı isterim.
We leave no stone unturned around here, Trevor.
Burada çevrilmemiş hiç taş bırakmayız, Trevor.
Leave no stone unturned.
Her taşın altına bakın.
No stone unturned, no excuses, no delays.
Mazeret yok, erteleme yok.
Leaving no stone unturned.
Çalmadık kapı bırakmadın yani.
Listen, no stone left unturned.
Bak, hiçbir konuyu es geçmeyeceğiz.
We will leave no rock unturned.
Kaldırmadığımız taş kalmayacak.
Then, when the Allied troops came in they found all the explosives lying there and the switch unturned and they found the same thing at the Sacré-Coeur, Eiffel Tower couple other places, I think.
Sonra, müttefik kuvvetler geldiklerinde.. .. bütün patlayıcıları bulmuşlar, düğmeye de basılmamış.. .. ve aynı şey Sacre-Coeur, Eyfel Kulesi..
No cliché left unturned as Kara Thrace returns to the world of the walking.
Kara Thrace yürüyenlerin dünyasına dönerken, hiç bir klişe değinilmeden kalmadı.
Leave no mental stone unturned.
Çevrilmemiş taş bırakma.
You know, leave no stone unturned.
Altına bakılmadık taş bırakılmamalı.
He'll leave no stone unturned looking for BS now.
Suçluyu bulmak için her taşın altına bakacaktır.
I remember carrying on at great length about writing and metaphor and choice. God! I left no cliche unturned.
- Yani klişe olan her şeyi denedim.
... assures the community no stone will remain unturned. - Music!
müzik koy.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]