Unzip translate Turkish
163 parallel translation
Unzip me, will you?
Fermuarımı açar mısın?
You're just gonna unzip that starboard wing... lift it up all the way over from the other side and tack it on to this port boom.
Eğer kuyruğu sancaktan ayırırsan... Havalandığımız zaman yol boyunca bunu havada tutmamız gerekecek. Aksi halde iskelemiz kırılacak
Unzip me, please?
Fermuarımı indirir misin, lütfen?
Will you unzip my dress?
- Fermuarımı açar mısın?
Won't you unzip my dress?
- Açar mısın?
Unzip me, will you darling?
- Fermuarımı açar mısın sevgilim?
Now you just unzip me, and that's all I'll need you for.
Şimdi fermuarımı aç, tek yapman gereken bu
Unzip the suit, unsnap the rear panels, hook up the boots, and attach the life support system.
Fermuar ve arka panelleri açın, botları bağlayın, yaşam desteği sistemini birleştirin.
- Will you unzip me?
- Şunu açar mısın? - Tabii ki.
I unzip the bag.
Torbanın fermuarını açtım.
We'll just have to unzip you.
Fermuarını açmamız lazım.
Unzip it.
Fermuarı aç.
First, I unzip the case.
Önce kılıfı açıyorum.
- Unzip my pants.
- pantolonumu indir.
It's hard for me to say these kinda things because that ain't my way, but if I could unzip myself and step out and be someone else, I'd wanna be you.
Bu tür şeyler söylemek zor çünkü benim tarzım değil, ama kendimden kurtulup, başka biri olabilseydim, sen olmak isterdim.
[alf] hey, could somebody unzip me in here?
- Hey! Birisi fermuarı açmama yardım edebilir mi?
Unzip my pants.
Fermuarımı aç.
Unzip them.
Aç dedim.
Just don't unzip and stick Old Blue out.
Fermuarı açıp aletini gösterme de.
Unzip me.
Fermuarımı aç.
Unzip our trusty Remington, John.
Bizim sadık Remington'ı çıkar, John.
Unzip a banana...
Muzun fermuarını aç...
There you go. Now, be careful when you unzip.
Fermuarı açarken dikkat et.
Peg... unzip it.
Peg, fermuarı aç.
might sort of, just, you know, spontaneously start crawling across the floor... on their... hands and knees, and more or less... unzip me... with their... teeth.
Bir anda yerde emekleyerek bana doğru gelip ağzıyla fermuarımı açmasıdır.
Now, right now, I'm going to unzip your trousers... and I'm gonna pull them down over your hips.
Şimdi pantolonunu açıp kalcana kadar sıyıracağım.
Everybody unzip the covers to use as blankets.
Herkes örtüleri çıkarıp, battaniye olarak kullansın.
I got to unzip, shake, that takes time. You have 10 seconds.
Fermuarı indireceğim, aleti sallayacağım... 10 saniyen var.
Describe how you'd reach over... and unzip his greasy jeans... take out his penis.
Tarif et, uzanıp... yağlı kotunu açışını... ve penisini dışarı çıkartmasını.
When you unzip the one in front, you can see the face... with holes for the mouth and eyes.
Öndeki fermuarı açınca yüzü görebilirsiniz. İki tane fermuarı var. Burun ve gözler için delikler de mevcut.
Unzip this. Come on. Just do it.
Fermuarını aç, hadi tatlım.
Come on over here, unzip me, pull out my inner child and take a bite, baby.
Buraya gel. Fermuarımı aç ve içimdeki çocuğun tadına bak.
One to unzip his fly, pull his dick out...
Fermuarını açıp çişini yapmasına yardım edecek olan el.
- The kind that can't unzip your fly.
Uçuşuna izin vermeyebilir.
Just unzip and get over here.
Hemen yanıma gel.
Unzip and get over here.
Hemen soyun ve buraya gel.
Let me unzip your face.
Maskeni çıkarayım.
Well, just unbutton the blouse a little and unzip the pants, show a little bit offish, I think you can figure it out.
Biraz bluzunu aç fermuarını indir, biraz göster sanırım anlıyorsun.
Unzip Zontar here.
Zontar'ın fermuarını aç.
Unzip
Fermuarı aç
I heard him unzip his pants.
Pantolonunun fermuarını açtığını duydum.
The only thing to do is unzip it a little.
Yapılacak tek şey fermuarı biraz açmak.
Mom, you're all right. - Unzip her dress.
- Fermuarı açalım, rahatlasın.
Unzip your jacket.
Ceketini aç.
And if that doesn't work, unzip your, uh...
- İşe yaramazsa fermuarını- -
Wouldn't it be easier to unzip the bag and see what shape our vic is in?
- Çantayı açıp kurbanın haline bakmak daha kolay olmaz mı?
Lucky Billy. As I recall, that dress was impossible to unzip.
Hey Bleed, Paketin var.
As I recall, that dress was impossible to unzip.
Hatırladığım kadarıyla, bu giysinin fermuarı açılmıyordu.
Unzip it!
- Fermuarı çöz!
Would you unzip me?
Kaybetmelerine imkan yok. - Sence nasıl? - Yeni mi?
I usually just rinse, spit, unzip the parka, and voilà.
Sally, kahvaltım nerede kaldı?