Uplink translate Turkish
278 parallel translation
Yeah, but that's on the uplink.
Evet, ama sorun o değil.
- The uplink tower at the other end.
- Komünikasyon kulesi öbür tarafta.
This conduit runs almost to the uplink assembly. 180 meters.
Bu elektrik borusu iletişim takımına kadar gidiyor. 180 metre.
- He's at the uplink tower.
- İletişim kulesinde.
Uplink.
Bağlantı!
We can jam the network once we find the uplink to the satellite.
Uydu vericilerini bir bulabilsek, şebeke ağlarını bozabiliriz.
Can't find the code or the uplink.
Ama bir türlü şifreyi ya da vericiyi bulamıyoruz.
Sooner or later they'll connect... which means the uplink to the network satellite is in there.
Bu da er ya da geç..... oradaki şebeke uydu ağıyla bağlantı kuracağı anlamına geliyor.
If we find that uplink, we can crack the code.
Eğer alıcıyı bulabilirsek, şifreyi kırabiliriz.
You guys don't shut up, I'm going to uplink your ass... and you'll be underground!
İkiniz de çenenizi kapamazsanız, vericiyi kıçınıza bağlayacağım..... o zaman belanızı bulursunuz!
- The uplink to the network satellite.
- İşte şebeke uydusu alıcısı.
- It's the uplink interface. Look out.
- İletişim arayüzü, dikkat et.
But he gave me the code. The satellite uplink code.
Ama şifreyi bana verdi..... uydu alıcısının şifresini.
I have the uplink code.
Şifreler bende.
We're going to send the uplink code in 20 minutes.
Şifreyi 20 dakika içinde göndereceğiz.
Load uplink code into transponder grid.
Şifreyi taşıyıcı şebekesine yükle.
Fusion reactor uplink to navigation processor.
Füzyon rektörünün seyrüsefer bilgisayarıyla bağlantısı yapılacak.
It's a secure satellite uplink.
Güvenli, uydu bağlantısı sağlar.
When the uplink came through with the work orders, he had a strange feeling everything was about to change for him.
Uydu bağlantısından görev emri geldiği zaman, her şeyin değişeceğine dair, garip bir his içini kapladı.
Someday i expect to see their scan I.D. S Come over the uplink.
Bir gün uydu bağlantısıyla, onların I.D.S taramalarını... görmeyi umuyorum.
It's like someone's interfering with the telemetry, screwing with the uplink communications from this end.
Sanki birisi engelliyor. - Haberleşme kanalını da bozuyor.
Somebody or something is interfering with our ground communications and scrambling our uplink telemetry.
Birisi ya da bir şey, iletişime ve telemetre sistemine müdahale ediyor.
Go to reestablish uplink communication.
Haberleşmeyi tekrar kurun.
We'll be able to hear everything you say... and we'll be able to uplink our response through the satellite.
Söylediğin her şeyi duyabileceğiz... ve uydu aracılığı ile yanıtımızı sana iletebileceğiz.
We did manage to uplink Firewalker's video camera.
Firewalker'ın kamerasıyla bağlantı kurabildik.
Let's uplink that.
Bağlantı kuralım.
We're ready to see if the computer will accept... uplink of the re-entry data now.
Bakalım bilgisayar giriş verisini alabilecek mi?
Okay, Ken, uplink telemetry, command module to accept, right?
Pekala Ken, komuta modülü telemetresini veri alacak şekilde ayarla.
Uplink completed.
Bağlantı kuruldu.
Uplink attempt initiated.
Bağlantı girişimi başlatıldı.
Get me Pacific Command on the satellite uplink.
Bana hemen uydudan Pasifik Kontrol'ünü bağla.
The key to my Virtual Light Uplink.
Sanal Işın bağlantıma anahtar.
Every time anyone logs onto Virtual Light Uplink... we'll know everything about them.
Her ne zaman Sanal Işık'a biri bağlansa hakkındaki her şeyi öğreneceğiz.
Uplink, England, Virtual Light...
Linkler, İngiltere, Sanal Işık...
- Tell Jonas to start the uplink and go.
Jonas'a uyduya bağlanmasını söyle ve başla.
We'll have uplink in...
Uydu bağlantısına...
I'll uplink the data to Garibaldi before I leave.
Ayrılmadan önce bilgileri Garibaldi'ye gönderirim.
Worf, what did you do, build an uplink so you could take control of the weather grid?
Neden bağlantı kurdun Worf, böylece hava ızgarasının denetimini ele geçirmek için mi?
You still have the uplink to the weather control grid?
Hala Hava kontrol sistemi bağlantısı aktif mi?
The uplink... give it to me.
bağlantıyı... bana ver.
Give us the uplink or the only person who will be harmed is you.
Bize bağlantıyı verin Yoksa zarar görecek tek kişi sensin.
Stand by for tricorder uplink.
El tarayıcısıyla bağlantı için beklemede kal.
As per your orders, Director Wynn, if your vital signs flatline for any reason, the device will uplink and detonate the HEAT-16 bombs.
Emrettiğiniz gibi, Bay Wynn, Herhangi bir nedenle size bir şey olacak olursa sistem devreye girecek ve HEAT-16 bombasını harekete geçirecek.
EXQ uplink on, two, one.
EXQ ile bağlantı kuruldu. İki.
D XQ uplink on two, one.
D XQ bağlantısı : iki, bir.
Get somebody in the communications tent and get me an uplink.
Birini haberleşme çadırına götür ve bir bağlantı kurdur.
Flores, I need that uplink.
- Flores, o bağlantıya ihtiyacım var.
Diz, status on the uplink!
- Diz, bağlantı ne durumda!
It's some kind of an uplink.
Bu bir çeşit bağlantı gibi.
Captain, I've completed my data uplink.
Kaptan, veri bağlantımı tamamladım.
Have you got the uplink?
Bağlantıyı kurdunuz mu?