Upscale translate Turkish
192 parallel translation
in the upscale language of symbols.
Simgeler dilinin en üst mertebesinde.
You know, this apartment complex caters... to upscale young singles like me.
Biliyorsun ki, bu apartman Partileri benim gibi, bekarların yiyecek ihtiyaçlarını, gidermesini sağlıyor.
- This is all vey exciting, but I think we'd do well to explore the more upscale market.
Bunların hepsi çok heyecan verici. Ama bence daha pahalı şeylere açılmalıyız.
Standard issue for an upscale urban assignment.
Üst düzey kent görevi için standart teçhizat.
She was living pretty upscale for a dame with no visible means of support.
Bir geliri olmamasına rağmen bir kadın için çok gösterişli yaşıyordu.
Kind of upscale for a tunnel rat.
Fare yuvasında böyle lüks bir şey.
We're not all fancy, upscale restaurateurs like you, Bill.
Çok meraklı değiliz, lüks lokantalar seni sever, Bill.
Kind of upscale for us, you know?
Operasyon bizim için çok pahalı biliyor musun?
He's a jerk from Fashionable Male, this upscale wannabe shop on the 2nd floor.
2. kattaki erkek kıyafetleri satan "Modern Erkekler" dükkandan bir şapsal.
Why are you stuck here in this dirt mall and not in an upscale commercial setting?
Niye bu pis yere tıkılı kalıyorsunuz da, daha afili bir yerde çalışmıyorsunuz?
We were just discussing plans for an upscale amusement complex for adults.
Biz de şimdi yetişkinler için kompleks eğlencelerden bahsediyorduk.
Upscale clientele.
Yüksek profilden müşterileri var.
She ought to have something more upscale. More color.
Daha renkli bir şeyler giymeli.
Pretty upscale.
Epey lüksmüş.
- We're having an upscale dinner.
- İyi bir yemek yiyeceğiz.
Okay, well I thought Heaven would be a little more upscale.
Tamam, cenneti biraz daha kaliteli hayal ederdim.
But the decades of rot will end... with the opening of the South Street Squidport... an upscale shopping promenade... with authentic maritime theming.
Limanın yıllardır süren çürümesi, gerçek deniz manzaralı lüks alış veriş merkezi South Street Squidport'un açılışıyla sona erecek.
I'm so honored that Springfield has been chosen to host all these upscale chain stores.
Springfield'ın tüm bu lüks mağaza şubelerini ağırlamak için seçilmesiyle gurur duyuyorum.
The Lombardo rape case has galvanized the upscale town of Blue Bay with its tabloid appeal.
Lombardo davası güzel Blue Bay kasabasını birbirine karıştırdı.
Now look at it! Sushi restaraunts, upscale clothes stores, 25 dollar parking, leamnissen. I tell you Phillis,
Suşi restoranları, tiki mağazaları, 25 $ park ücreti, Liam Neeson.
Get together some upscale product where the girls still have teeth.
Başı, kıçı yerinde kızlarla kaliteli birşey yapacaksak, tamam.
Now, listen, Artie's business... is nice, upscale people from the suburbs.
Seni basit sürtük karı! Yıkıl karşımdan!
I mean, we're not an upscale catering service.
Catring işinden anlamayız.
Artie's dinner business is nice, upscale people from the suburbs.
Artie'nin lokanta işi iyi. Zenginler geliyor.
Get me some upscale customers.
Bana sosyeteden müşteriler bul.
If you're going to go the lingerie route, why not go a little more upscale and less flammable?
Madem iç camaşırı olayına gireceksin La Perla'yı denesene. Ya da daha güzel ve daha az seksi bir şey?
These are upscale mountain bikes.
Bunlar lüks dağ bisikletleridir.
Because it's always these upscale, yuppie looking Greenpeace, environmentally conscious assholes who have them on.
Çünkü hep bu üst kalite, lüks meraklısı Greenpeace, çevreye duyarlı götlerde görüyorum bunu.
- Bob Fairmont. Upscale home developer.
Tanınmış şehir planlamacısı.
I know it's more upscale than you're used to, but I wanted a comfortable place to talk.
Alıştığından daha üst düzeyde, ama konuşmak için rahat bir yer olsun istedim.
An upscale online introduction agency.
Üst sınıfa hitap eden bir online tanışma ajansı.
See, now that's upscale.
Bak, bu olur.
That is not upscale.
Bu olmaz.
Upscale.
Üstdüzey.
- Upscale.
- Çok şık.
Over the next 3 days, you will hear about a fast-paced world of upscale clients magazine covers and 6-figure commissions
Muhammed Şengüler - Bu senin kartın mı?
Tore immediately ordered an upscale baby carriage.
Tore hemen lüks bir bebek arabası siparişi verdi.
An upscale place like Coral Gables does not have a landfill. / Right.
Coral Gable gibi lüks semtlerde çöp gömme tesisi bulunmaz. Evet.
But my restaurant, it's sort of an upscale place.
Ama benim restoran biraz sosyetik bir yer.
Thought you'd be more upscale than this.
Bundan daha konforlu olacağını düşünmüştüm.
Upscale building, rich tenants.
Lüks bir bina, zengin kiracılar.
I mean, Banana Republic is an upscale store... but it is a store for everybody.
Banana Republic üst seviyede bir dükkan ama herkese uygun bir yer.
In fact, Lindsay, tired of wearing last year's fashions... went to an upscale department store and in a moment of desperation... - applied for a job.
Aslında Lindsay geçen senenin modalarını giymekten bıkıp lüks bir giyim mağazasına gitmiş ve çaresiz olduğu bir anda bir iş başvurusu yapmıştı.
Definitely upscale.
- Kesinlikle üst sınıf mı?
It used to be an upscale gentlemen's lodge.
Eskiden burda kalantor beylerin klübeleri vardı.
You're shooting upscale with a variable ten knot wind.
Farklı yönlerde 16 kilometre ile esen rüzgarda yukarı skala ile ateş ediyorsun.
We could open a crack house ; an upscale one.
Burayı güzel bir otele çevirebiliriz.
No, it's obviously a stylish calendar in an upscale store.
Hayır. Lüks bir mağazada şık bir takvim.
This is a seriously upscale accessory.
Gerçekten lüks bir aksesuar.
It is upscale.
Gerçekten de lüks.
00, 00 : 24 : 31 : 13, After a long overdue restoration in the early nineties, 13, 00 : 24 : 33 : 13, it went upscale.
Doksanların başında, uzun süren, gecikmiş bir restorasyondan sonra, lüks bir yere dönüştü.