Urinated translate Turkish
77 parallel translation
Grandpa has urinated.
Büyükbabam altına işemiş.
They throw things and one of them urinated on the floor!
Onu bunu fırlatıyorlar, hatta biri yere işedi!
- Urinated on the floor?
- Yere mi işedi?
- Urinated on the floor!
- Yere işedi!
So I pulled down my little panties and urinated, and he ran away before I even finished.
Sonra kısa pantolonumu indirdim ve işedim... ben daha bitirmeden kaçıp gitmişti.
Sorry, expression, but... and who urinated out of place.
Affedersiniz, ama uygunsuz zamanda işediği için mi?
For the first time in my life, I just urinated outdoors!
Hayatımda ilk defa, dışarıya çişimi yaptım.
They vomited, urinated and defecated themselves.
Kusuyor, idrar ve gaita kaçırıyorlardı.
You urinated on the antifascist protection wall.
Antifaşistlerin koruma duvarına işediniz.
He's living in his drunken parents'basement where something urinated on the hotplate.
Alkolik anne-Babasının bodrumunda yaşıyordu. Elektrikli ısıtıcının üstüne bir şey işemiş.
To top it off, somebody urinated all over Mrs. Campanella's rose garden.
Bunların üstüne birde, birisi Mrs. Campanella'nın tüm gül bahçesini işemiş.
She urinated around 10 : 30, we gave her lots of fluids.
Saat on buçuk gibi çişini yaptı, ama ona bir sürü şey içirdik.
I urinated behind Lorraine Kelly during a live outside broadcast.
Açık havada yaptığı bir canlı yayın sırasında Lorraine Kelly'nin arkasında çişimi yapmıştım.
The Kreetassans consider the Alvera trees cultural treasures... apparently Porthos urinated on one of them.
Kreetassanlar o ağaçlara kültürel hazine olarak bakıyorlar... anlaşılan Porthos birinin üzerine çişini yapmış.
Uh, he hasn't urinated on anyone, has he?
Uh, kimsenin üzerine işemedi değil mi?
Wow. Someone--someone urinated on the floor?
Biri yere çişini mi yapmış?
Matt, have you urinated yet, today?
Matt, hiç işedin mi, bugün?
We had a fun night until he urinated all over my rental car.
Kiraladığım arabaya işeyene kadar eğlenceli bir geceydi.
I was once held captive for three days and publicly urinated on.
Bir seferinde 3 gün boyunca tutsak kaldım. Ve herkesin gözü önünde üzerime işediler.
Yeah, I urinated in the soap dispenser.
Evet, sabun kabına çişimi yaptım.
Someone's urinated in the grandfather clock.
Biri büyükbabanın saatine işemiş.
Kicked off your baseball team after you showed up drunk and urinated in the dugout.
İçkili geldiğin ve yedek kulübeye işediğin için basketbol takımından atılmışsın.
Yeah. Looks like he urinated in these bottles, too.
Evet, görünüşe bakılırsa idrarını da bu şişelere yapmış.
He urinated on me and bit my nose.
Üstüme işedi ve burnumu ısırdı.
I urinated.
Tuvaletimi yaptım.
he played loud music, urinated on my lilies.
Gürültülü müzik dinlerdi, çiçeklerime işerdi.
When he urinated, it came out through all these little holes here, kind of like a fountain.
İşediğinde, çişi hep şu küçük deliklerden geldi çeşme gibi.
He urinated in my face and...
Yüzüme işedi ve...
He was urinated completely!
Altıma işeyeceğimi sanmıştım.
When he urinated it came out through these holes here, like a fountain.
İşediği zaman şu gördüğün küçük deliklerden çıkıyordu. Bir fıskiyeyi andırıyordu.
Have you douched, urinated or defecated since the assault?
Saldırıdan bu yana duş aldın veya tuvalete çıktın mı?
She was raped, shot, and urinated on.
Tecavüze uğramış, vurulmuş ve üzerine işenmişti.
The young man who found the body urinated in the pool. Huh.
Cesedi bulan genç adam, havuza idrarını yapıyormuş.
- You urinated on my goose.
- Kazıma işedin!
- You urinated on my goose!
- Kazıma işedin!
Timothy, your friend just urinated on my foot.
Timothy, arkadaşın ayağıma işedi.
Tell her a man urinated on my foot.
Bir adamın ayağıma işediğini söyle.
He was even urinated on, Ben.
Hatta üstüne işeniyor, Ben.
Drunk, I urinated on the Director's door
Sarhoşken Dekan Bey'in kapısının önüne işedim.
He urinated in bed, Charmaine.
Yatağında işemiş Charmaine.
You wake a sleepwalker, you risk getting urinated on.
Eğer uyurgezer birisini uyandırırsan, üstüne işenmesini riskini alırsın.
Perhaps you urinated.
Belki işemişsindir.
My own mother said that I urinated on the legacy of my ancestors.
Kendi annem bana, Atalarımın mirasının üzerine pislediğimi söyledi.
Has he urinated?
İdrara çıktı mı?
You... you urinated on America's pastime, son.
Amerika'nın eğlence kültürüne işemişsin, evlat.
Other people might lock you in a cell overnight to be urinated on by a meth hea.
Diğer insanlar tarafından keşin tekinin sidiğini belinde hissedebileceğin bir hücreye hapsedilmen de mümkündü.
Now, we urinated together, side by side.
Birlikte işedik, yan yana.
I urinated in your tadpole tank, Dr. Hodgins.
Doktor Hodgins, kurbağa yavrularının olduğu su tankına işemiştim.
- You urinated in your bed?
- Yatağına mı işedin?
You urinated on our country.
Şehrimize işediniz.
And you urinated on their graves!
Onların mezarına da işiyorsunuz.