Vacancy translate Turkish
298 parallel translation
I know they have a vacancy.
Orada açık var.
I'm sorry, sir, we haven't had a vacancy in eight weeks.
Üzgünüm, efendim, önümüzdeki sekiz hafta doluyuz.
If you're looking for a room, there's no vacancy.
Oda arıyorsan yok.
Alas, how is't with you, that you do bend your eye on vacancy, and with the incorporal air do hold discourse?
Oğlum, neyin var ki senin gözlerini boşluğa dikip gözsüz, kulaksız havayla konuşmaktasın?
Your sign says vacancy.
Tabela öyle demiyor ama.
And, further, it had not failed to occur to me that there was, at the moment, a vacancy in the banking house.
Dahası, o sırada bankada bir kişilik yer açıldığı gerçeğini de bana hatırlatmıştı.
It just so happens we have a vacancy on the couch.
- Koltukta boş yerimiz var. - Aldım gitti.
There's a vacancy, sir.
Boş bir kadro var, efendim.
- I see there's a vacancy at the Birnley mill, but
Birnleys'de açık bir pozisyon var, ama- -
There's a vacancy.
Boş bir yer var.
Seven hundred men in the Army and not one vacancy in the grade of captain.
Orduda yediyüz adam var ve bir Yüzbaşı kadrosu yok mu?
- Forget what? - The vacancy.
- Neyi unutalım?
Yes, there's going to be that vacancy in the Sixth Ward, and the boys all think you should run for US Representative.
Evet, Altıncı Bölgede boş yer olacak, ve bütün çocuklar Başkanlığa aday olmanı düşünüyorlar.
- You have a vacancy?
- Boş odanız var mı?
I'm always forgetting to turn the sign on, but we do have a vacancy.
Tabelayı açmayı unutmuşum ama boş odamız var.
There isn't a vacancy in town.
Kasabada boş yer yok.
Yes, there's always a vacancy there,
Evet, orada her zaman boş bir yer vardır.
I was wondering perhaps they have a vacancy for a gardener?
Acaba bir bahçıvana ihtiyaçları var mıdır?
There's a vacancy in Banking Section which might suit you.
Banking'de sana uyabilecek boş bir kadro var.
VACANCY FOR BOOKKEEPER AT MR. CHRISTIE'S GROCERY
BAY CHRISTİE'NİN BAKKALINDA MUHASEBECİ BOŞLUĞU
I sent a message with a letter about a vacancy for a bookkeeper.
Size mektupla bir mesaj göndermiştim muhasebeciniz olmak konusunda.
No vacancy again.
Yine boş yer yok.
The vacancy's just been filled.
Boşluk şu anda dolduruldu.
- You're in luck, we got a vacancy.
Şansınız varmış. Boş yerimiz var. Ne güzel.
You have an off-season vacancy factor of approximately 18 percent.
Ölü sezonda odalarınızın % 18'i boş oluyor.
Apollo Creed says he'll be shopping for another victim to fill Green's vacancy for the Bicentennial championship fight...
Apollo Creed iki yüzüncü yıldönümü dövüşü için.. .. Green'in yerini doldurabilecek bir "kurban" arıyor...
There's a vacancy in my digs.
Pansiyonumda boş bir odam var.
Doesn't seem to be a vacancy anywhere in the whole area.
Koca bölgede tek bir boş yer bile yok gibi görünüyor.
Put up the "no vacancy" sign.
"Boş yer yok" tabelasını as.
- Say partner a... You haven't know is there a vacancy here in this motel?
- Söylesene ahbap bu motelde boş yer var mı, biliyor musun?
It also won't erase the fact... that we have a vacancy created by Culhane's death.
Culhane'in ölümünden sonra, bir kişi eksik olduğumuz gerçeğini de yok etmez.
There are eight of us... and we have a vacancy.
Biz sekiz kişiyiz ve bir kişilik yerimiz var.
is there a vacancy next to you?
Yanında boş yer var mı?
- There's a vacancy.
- Boş yer var. Neden?
On account of the request of the late Iscar Hopkins of Lebanon, Pennsylvania USA there is a vacancy open which entitles a member of the league to a salary of four pounds a week for purely nominal services.
Lübnan'lı Iscar Hopkins'in vefatı nedeniyle,'Kulüp Üyesi'titriyle sadece yazı işleri ile uğraşacak ve haftada 4 Pound kazanacak bir çalışma arkadaşı aranmaktadır.
Well there's another vacancy in the League of Red Headed Men.
Kızıl Saçlar Kulübü'nde yeni bir açık kadro var.
The vacancy has been filled.
Kadro dolduruldu.
The vacancy is filled.
Kadro dolmuştur!
Big deal. Nothing to do when you're locked in a vacancy.
Hapis kaldığında yapacak bir şey kalmıyor.
I understand you have a vacancy.
Boş yeriniz olduğunu duydum.
We just got a vacancy.
Bir odamız boşaldı.
We saw the vacancy sign.
Boş yeriniz olduğunu gördük.
But, as luck would have it, a vacancy has suddenly appeared.
Fakat, şansa bak ki, birden açık bir mevki ortaya çıkıverdi.
"I'm enclosing your application herewith as the vacancy has already been filled."
"Başvurunuzu boş kadro olmadığı için reddetmek zorundayım."
Speak English, moron? No vacancy.
İngilizce anlamıyor musun aptal?
The vacancy rate in this area is less than 2 percent.
Bu bölgede kiralık oda oranı % 2'nin altında.
Alas, how is it with you, that you do bend your eye on vacancy... and with the incorporal air do hold discourse?
Asıl sen nasılsın, gözlerini boşluğa dikiyor... cisimsiz hava ile konuşuyorsun?
I know where a vacancy just came up.
Nerede boş bir yer olduğunu biliyorum.
I believe there's a vacancy.
Galiba burası boş.
Old Judge Clements suffered a stroke and a vacancy opened up.
Eski Yargıç Clement önemli bir felç geçirdi ve bak, bir kontenjan açıldı.
No vacancy.
Boş oda yok.