English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ V ] / Vagrant

Vagrant translate Turkish

162 parallel translation
Since the first murders police officers have repeatedly searched homeless shelters everywhere and thoroughly checked the identities of every vagrant in them.
İlk cinayetlerden beri.. .. polis evsizlerin sığınaklarını defalarca aradı.. ve buralardaki her serserinin kimliği dikkatle incelendi.
Your Excellency, this vagrant hides his sins... behind the name of Honesty Nuttall.
Ekselansları, bu serseri, günahlarını Dürüst Nuttall adı altında saklamaktadır.
- A vagrant, I think.
- Evsizin biri herhalde.
A vagrant? Better vagrant than dead.
- Serseri olmak, ölü olmaktan iyidir.
I'm just a lewd vagrant.
Sadece ahlaksız avareyim.
And show them all just how lewd, a lewd vagrant can be... when she puts her whole heart into it, the way I do mine.
Benim yaptığım gibi, tüm kalbini ortaya koyduğunda ahlaksız nasıl olurmuş, ahlaksız avare nasıl olurmuş hepsine göstereceğim.
A vagrant. A prowler.
Bir serseri ya da aylak.
He's not a vagrant.
Kendinizi onun yerine koyun.
You vagrant!
Nerede buldunuz o serseriyi!
- You ain't a vagrant?
- Serseri değilsin, değil mi?
A vagrant?
Bir avareyi mi gönderelim?
But he's a vagrant now.
Ama artık bir avare.
You're that vagrant!
Sen şu avaresin!
That's Genta, the vagrant!
Genta bu, şu avare!
That vagrant could have made it up!
Şu avare sorunu çözebilirdi!
But aren't you that vagrant?
Ama sen şu avare değil misin?
Kill the seven men and Moriuchi and that vagrant!
Yedi adamı, Moriuchi'yi ve şu avareyi öldürün!
We've looked everywhere for them, but we haven't found Moriuchi or the vagrant.
Her yeri aradık. Lâkin Moriuchi ile avareyi bulamadık.
A vagrant.
Bir avare.
A vagrant?
Avare mi?
A vagrant couldn't do all this!
Tüm bunları bir avare yapamazdı!
From now on, you're just a vagrant called Torazo!
Bundan böyle Torazo adında bir serserisin sadece!
I'm Torazo the Vagrant.
Serseri Torazo'yum.
I'm Torazo the Vagrant, and I'll stay that way.
Serseri Torazo'yum ve bu şekilde kalacağım.
Last year I even found a vagrant there.
Geçen yıl orada bir serseri buldum.
Paolo Zani is not a vagrant.
Paolo Zani bir serseri değil.
Even such a vagrant is complaining to me
Şu serseri bile dayılanmaya başladı!
Wanted as a vagrant, he ran into her house and stole money.
Suçlu olarak aranıyordu, kadının evine girdi ve parasını çaldı.
Boy, you appear to be a vagrant.
Oğlum, serseriye benziyorsun sen.
I can see no reason at all to replace him with some vagrant, nameless, clownish -
Onu isimsiz, göçebe bir soytarıyla değiştirme gereği göremiyorum.
She had a vacant stare, like a vagrant
Yüzü ifadesizdi, sanki bir serseri gibi.
That vagrant girl had nothing
O gezgin kızın hiçbir şeyi yok.
a vagrant! And he lives with you?
- Ve sizinle mi yaşıyor?
You are a vagrant, an unknown.
Serserinin tekisin, tanınmıyorsun.
I'm not a vagrant!
- Serseri değilim!
Mr. Tunstall's got a soft spot for runaways, derelicts, vagrant types.
Bay Tunstall serseri tipleri kaçakları ve evsizleri yanına alıyor.
You're a runaway, derelict vagrant like the rest of us.
Sen aşağılık, evsiz, serseri bir kaçaksın tıpkı bizim gibi.
God damn vagrant!
Kahrolası serseri.
I got you, You little vagrant! Let go of me!
Seni yakaladım küçük serseri!
They've arrested a vagrant in some unpronounceable village.
Adını telaffuz edemediğim bir köyde, bir serseriyi tutuklamışlar.
When in doubt, arrest a vagrant. They let him go again.
Şüpheye düştüğünde serserinin birini tutukla, sonra salıver.
A vagrant nobody knows is killed while sleeping by the roadside.
Kimsenin tanımadığı bir evsiz yol kenarına uyurken eziliyor.
A vagrant ( tramp ).
Bir berduş.
That "vagrant" could have a 10 thousand pounds necklace in his pocket.
Bu "berduş" cebinde on bin poundluk bir kolyede taşıyor muydu?
A short time ago, a vagrant, our victim, was befriended and offered a lift.
Kısa bir süre önce, başıboş bir serseri yani maktul, birisi tarafından gideceği yere bırakılma teklifi aldı.
The wounds on the vagrant?
Ölü bulunan serserideki yaralarla...
The vagrant from the office died from a knife wound severing the aorta.
Büro'daki serseri. Aorta gelen bıçak darbesiyle ölüyor.
It's not hard to see why they mistook you for a vagrant.
Seni neden bir serseriye benzettiklerine şaşmamalı.
Getting moved on... like a vagrant turned out of a boxcar by railroad dick.
Demiryolu polisinin... vagondan aşağıya attığı bir serseri gibi oradan oraya sürükleniyorum.
Faubin vas a vagrant.
Faubin bir serseriydi.
You're a vagrant!
Serseri!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]