Valley translate Turkish
5,813 parallel translation
It's convallaria majalis, lily of the valley.
Bu convallaria majalis, yani müge.
This is lily of the valley, but it looks exactly the same as wood garlic but this is poisonous.
Bu müge. Yabani sarımsağa oldukça benziyor ama zehirli.
LINA : I mean, the beach is great, but we never have to wait - this long in the Valley.
Yani kumsal harika ama Valley'de bu kadar uzun beklememize gerek kalmaz.
Yeah, the Valley's so - much better.
Evet, Valley çok daha iyi.
You don't have to pay - for parking in the Valley.
- Valley'de park bedava.
LINA : Schools are better in the Valley.
Valley'deki okullar kötü.
He's working for a friend of ours in the valley.
Valley'de birkaç arkadaşımız için çalışıyor.
RUSS : I moved to the valley.
Valley'e taşındım.
Yeah. - But can we go back to the valley?
- Ama Valley'e geri dönebilir miyiz?
For the last four and a half years, the Korengal has been known as Afghanistan's valley of death.
Son dört buçuk yıldır NBC HABER Korengal Afganistan'ın ölüm vadisi olarak biliniyordu.
The valley was just too remote, too difficult to resupply, and too dangerous like the isolated outpost called Restrepo.
Vadi fazlasıyla amansız, destek vermesi çok zor ve fazla tehlikeliydi, tıpkı ıssız bir ileri karakol olan Restrepo gibi.
Is there anything that you miss about Restrepo, about the Korengal valley?
Restrepo ile ilgili özlediğin bir şey var mı, ya da Korengal Vadisi ile?
It was just a valley.
Bir vadiydi işte.
It's a valley that is...
Şöyle bir vadiydi...
if you look from high above, it looks like a quiet valley.
Çok yüksekten bakınca... KIDEMLİ BAŞÇAVUŞ LAMONTA CALDWELL... sessiz bir vadi gibiydi.
We're in the middle of this valley in sandbag huts that we built, no running water.
Vadinin ortasında, kum torbasından yaptığımız kulübelerdeyiz, suyumuz yok.
We're taking contact from the east side of the valley...
Şu anda vadinin doğu tarafından ateş alıyoruz...
Korengal valley is right in the middle of these two major supply routes.
Korengal Vadisi iki büyük ikmal hattının tam ortasında.
For the enemy assessment, there are several reports of higher-level leaders leaving the valley for a few days.
Düşmandan alınan bilgiye göre birkaç üst seviye yönetici vadiyi birkaç günlüğüne terk ediyor.
" Hey, the enemy's brought in so many mines into the valley.
" Düşman vadiye bir sürü mayın getirdi.
When you start hearing that type of ammunition coming into the valley and the guys hear about it, they start thinking about the ranch house, because they know what...
Bu tür bir mühimmatın vadiye geldiğini duymaya başladığınızda ve çocuklar da bunu duyduğunda, çiftlik evini düşünmeye başladılar, çünkü biliyorlardı...
I was going to make it out of the valley alive.
Yani ben aslında hiç vadiden sağ çıkacağımı düşünmedim.
They're going to talk to you guys today about security, about some of the roads ahead that are going to lead to a prosperous and safe korengal valley.
Kunar vilayetinden sorumlu kuvvetlerin komutanı. Sizinle asayiş hakkında ve refah içinde ve güvenli bir Korengal Vadisi hakkında konuşacak.
Basically, governor, there is a sense of intimidation in the valley.
Temelde, sayın vali, vadide bir tehdit hissiyatı var.
Because I don't know that I could carry the weight of all the korengal valley and be able to play the United States and the insurgents that can come in the middle of the night and knock on his door not carry a weapon,
Çünkü bütün Korengal Vadisi'nin yükünü taşırken bir yandan Amerika'ya yaranıp bir yandan gece gelip kapımı çalan isyancılara karşı silahsız olup, karşımdakinin kim olduğunu bilmemeye katlanabilir miydim bilmiyorum.
Hey, eyes into that valley on those guys that were down there!
Gözleriniz vadideki o adamlarda olsun!
Into this shitty-ass valley they have.
Onların boktan vadisine iyi bir şeyler getirmeye çalışmak.
Your flat, dead, Valley girl, California, take-my-teens-to-the-fucking-mall accent?
California'lı düz cadde kızı, ergenlerimi alışveriş merkezine götüreyim aksanın?
A few Chinese rockets, bit of boom boom in the valley, but that's it.
Birkaç Çin roketi vadi içerisinde patlama meydana getirdi, ama hepsi bu.
Because Amir also said that there were rumors of a Taliban camp at this valley to the south.
Çünkü Amir Taliban'ın kampının vadinin güneyinde olduğuna dair söylentilerden de bahsetti.
Tell him there's a Taliban compound in the Panjshir Valley.
Panjshir Vadisi'nde bir Taliban kampı olduğunu söyle.
She's just like everyone else in this goddamn valley.
O da bu lanet Vadi'deki herkes gibi.
He wants to make sure no other investor in the Valley offers you a dime.
Vadi'deki hiçbir yatırımcının sana tek kuruş vermemesini istiyor.
Happy Valley Season 1
Happy Valley 1. Sezon, 1.
This valley is awash with every kind of crap you can get your hands on.
Zaten bu vadide elini nereye atsan bir bokluk bulursun.
If they know stuff about people on my patch, people bringing stuff into this valley, I should damn well know about it.
Eğer onlar benim toprağımdaki insanları ve bu vadideki uyuşturucuyu biliyorsa, benim de bilmeye hakkım var.
Now, what bid do I hear for parcel 21 in the north valley?
Şimdi, kuzey vadisindeki parsel 21 için ne teklif veriyorsunuz?
There's a storage facility outside of Summerlin, west of Vegas Valley.
Bir deposu var Summerlin dışında Vegas Valleyin Batısında
What we see now is a valley with red and green rocks that are tilted, stacked one on top of the other, but that's not how it was in the past.
Bugün gördüğümüz şey, eğimli bir şekilde üst üste yığılmış kırmızı ve yeşil kayalardan oluşan bir vadi. Ama geçmişte böyle değildi.
And those red and green rocks, at one point, extended across the valley and they were straight, they weren't tilted.
Bu kırmızı ve yeşil kayalar da aslında vadi boyunca uzanmıştır. Bir zamanlar dik duruyorlarmış, yani eğik değillermiş.
Now, what those rocks tell us is that this valley, 375 million years ago, was a giant flood plain and that flood plain was filled with rivers that swelled their banks and sometimes shrunk, but in those conditions formed swamps and streams of all sizes
Kayaların içine baktığımızda, bu kayalar bize şunu söyler : 375 milyon yıl önce bu vadi, dev bir taşkın alanıydı. Bu taşkın alanı da bazen kabararak taşan, bazen de çekilen nehirlerle doluydu.
The team had separated into several different groups - we usually go out in pairs because it's a dangerous place - one pair went down the valley, another went up, we spread apart.
Ekip birkaç farklı gruba ayrılmıştı. Tehlikeli bir bölge olduğu için genellikle çiftler halinde dolaşırız. Çiftlerden biri vadiden yukarı, biri aşağı doğru gitti.
It's a little something to lighten the load as you walk through the valley of the shadows.
Gölgelerin vadilerinde yürürken yolunu aydınlatsın diye.
" Yea, though I walk through the valley of the shadow of death,
" Evet, her ne kadar, ölümün gölgesinin vadisi boyunca yürüsem de...
If I had studied so much work in the Silicon Valley, now!
Senin yerinde olsam çoktan Amerika'daki Silikon Vadisi'nde çalışıyor olurdum!
Lily of the valley?
Müge mi?
Korengal valley...
Korengal Vadisi...
I was in the korengal valley.
Korengal Vadisi'ndeydim.
Happy Valley Season 1
Happy Valley 1.
He's going right up the valley.
- Vadinin hemen yukarısına çıkmamız lazım.
We're entering the valley now.
- Vadiye giriyoruz.