English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ V ] / Vans

Vans translate Turkish

520 parallel translation
Anything I can do? We've traced four vans...
Yapabileceğim bir şey var mı?
C.I.D. officers have taken samples of dust from four different vans...
Kriminal Araştırma Bürosu memurları, dört farklı araçtan toz örnekleri aldı...
There's ten vans just like this hauling real furniture around. Here you're safe.
- Etrafta, gerçekten mobilya..... sevkiyatı yapan bunun gibi on minibüs daha var.
the vans that take the first newspapers to the trains with their ink still fresh.
Trenden alınan ilk gazetenin mürekkep kokusu tazedir.
Listen : the vans of the newspaper...
Dinle : öncü gazeteler...
They got away last night in one of the vans.
Bir minibüsün içinde kaçmışlar.
You're a wonderful gardener.
Sen harika bir bahçıvansın.
Enclosures are all inputs vans. See only.
- Girişleri kapamak için kamyon koymuşlar, şuna bak.
Vans is one.
Biri, kamyonetler.
How about vans?
- Peki minibüs?
Vans?
- Minibüs mü?
If you come on an assignment with me one more time, you could easily add 20 more catering vans.
Bir kere daha benimle bir göreve gelirseniz, 20 tane daha karavan alabilirsiniz.
Pete Ellis Dodge is known for vans and van conversions.
[Ellis] Pete Ellis Dodge minivanları ile meşhurdur.
The gas vans came in here...
Gaz arabaları buradan girdi...
Just big trucks, like moving vans, with 2 rear doors.
Buradan pencereye kadar diyelim. İki arka kapısı olan hareket eden arabalara benzeyen koca vagonlar işte.
I think there were 2 vans, one big, one smaller.
İki ya da üçtür, o kadar. Sanırım, biri büyük diğeri küçük olmak üzere iki araba vardı.
[Lanzmann ] He understood that people were gassed in the vans? [ Interpreter # 2 Speaking Yiddish]
O insanlara araçlarda gaz verildiğini anlamış mı?
Yes, because he'd heard the screams and heard how they weakened, and later the vans were taken into the woods. [Lanzmann] What were the vans like?
Evet, çünkü atılan çığlıkları ve çığlıkların nasıl zayıfladığını duymuş sonra da araçlar ormana götürülmüş.
Then they were carried in gas vans, right? [Barbara Speaking Polish]
Yani gaz arabalarına bindirilmişlerdi, değil mi?
The vans came to the church door?
Hayır, arabalar kapı girişine yanaşmışlar.
Yes, vans came, and the Jews were moved farther off. You could see them, but on the sly. - [Lanzmann] In sidelong glances.
Evet, arabalar gelip Yahudiler'i oradan götürdüğünde onları görebiliyormuşsun, ama fark ettirmeden.
How many gas vans were needed to empty it out?
Sayılır. Kiliseyi boşaltmak için kaç gaz arabası gerekmişti?
An average of 50. [Lanzmann] It took 50 vans to empty it!
Elli civarı.
[Srebnik, In German] This was the road the gas vans used.
Gaz arabaları bu yoldan geçtiler.
As soon as the people got out of the vans, they were blinded by floodlights and forced through a corridor to the stairs leading to the "undressing room."
Kamyonlardan iner inmez projektör ışıklarıyla körleştirilerek zorla "soyunma odasının" merdivenlerine giden koridora doğru yönlendirildiler.
As soon as they left the vans, the beatings began.
Hiç bir açıklama yapılmadı mı? Kamyonlardan iner inmez dayak başladı. Tek kelime söylenmedi.
Under "Employee Facilities," I've got special stickers for vans.
Kamyonetler için özel bir etiket veriyoruz.
Allow the E-Vans to enter.
E - Van'lara yol açın.
Why don't you go back to your father and sell vans or rec-Vs or whatever they're called.
Babanın yanına dönüp minibüs satsana, ya da kervan... - her ne boksa.
Look, you need more vans. 42 employees can't cover the buildings you got, not to mention the clients we'd have together.
Bak, daha çok vana ihtiyacın var. 42 çalışan, bütün binalarına bakamıyor,... Birlikte sahip olduğumuz müşterilerin sözünü bile etmiyorum.
You're a left-handed gardener.
Sol el kullanan bir bahçıvansınız.
When I got there one of your vans was parked in front of the house.
Oraya vardığımda, kamyonlarınızdan biri evin önündeydi.
Two vans full of good stuff, just right for your kitchen.
İki kamyon dolusu iyi malzeme, mutfağın için.
We have complaints of offensive smells from two vans on the restaurant premises.
Restoranın kamyonlarından gelen iğrenç koku hakkında şikayet aldık.
The vans are in the back.
Minibüsler arkada.
- Do these vans get good mileage?
- Bu minibüsler hızlı gidiyor mu?
Do a head count. Get everyone in the vans.
Sayım yap ve herkesi minibüse bindir.
We own lots of vans.
Bizim çok minibüsümüz var.
You need vans, your employees can't cover all your buildings, not to mention the clients we could have together.
42 çalışan, bütün binalarına bakamıyor,... Birlikte sahip olduğumuz müşterilerin sözünü bile etmiyorum. Bu iş gibi değerini göstermeyen servetleri belirlemekte uzmanım.
Especially in gas chambers or gas vans.
Bunlar, reklamdan kazanıyorlar. Bu arada elit medyayla ilgili konuştuklarımızı hatırlatırım.
Arrranjar two vans for more Would you give your at.
Ben sizi tanırım. İki vagon fazla taşımak için neler yapmazsınız.
I know it's a risk But as scores, the vans do not fill.
Gerçi risk bizde ama payanda ile uğraşırsak, vagonlar boş kalır.
Several hours after the news vans left.
Haber kamyoneti gittikten birkaç saat sonra.
Stretcher vans?
Sedye arabası mı?
Pretty women, cars. Ugly women, mini vans.
Güzel kadınlar araba çirkin kadınlar minibüs.
'Twould be exalting meself and puffin'meself up... if I went around in one of they vans.
O arabalardan birine binip gidersem... bu kendimi şişirip yüceltmem anlamına gelir.
[Lanzmann ] Describe the gas vans. [ Schalling] Like moving vans.
Gaz arabalarını tarif edin.
And when he went out, he saw the sealed vans, so he knew.
Ayrıca dışarı çıktığında mühürlü araçları görmüş ve anlamış.
In very big armored vans.
Kocaman zırhlı arabalarla.
Where did the vans pick them up?
Evet, gaz arabaları.
And they all knew these were death vans?
Ve hepsi de onların ölüm arabası olduğunun farkındaymış?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]