Varda translate Turkish
117 parallel translation
I was beginning to think I had the measles the way you've been staying away.
Bunca zamandır sanki bende kızamık varda o yüzden benimle görüşmüyorsun sanıyordum.
It's just that I have a rather singular theory.
Biraz garip bir teorim varda, ondan.
And mine are dirty, something's wrong with the carburetor.
Benim ellerim de kirli, karbüratörde sorun varda.
She came out here - very unexpectedly - to discuss some mix-up about the children, and I merely suggested she put on something decent because you...
O aniden çıkıp geldi... .. beklenmedik bir şekilde. Bizim çocuklarımız hakkında karışık bir durumumuz varda ve bunu tartışıyorken ona öneriyordum..
If you'll excuse me, I have some things to do
Müsaadenizle, Benim biraz işim varda.
I have some errands to run.
Halletmem gereken bazı işlerim varda..
I'm in kind of a hurry.
Biraz acelem varda.
She's very sick.
- Çok hasta biri. - 70 kilometre cıvarda bir hastane yok.
Because they don't have groceries in Russia.
Sanki Rusya'da bir market varda.
In case you haven't heard, the yuppies are breeding like guppies in these parts.
Belki duymamışsındır bu çıvarda gençler balık gibi yürüyor.
Well, there's this whole theory about inanimate objects feeling pain.
Şey, cansız nesnelerin acıyı hissetiklerine dair bir düşünce varda.
Excuse me, Ferris. My cold.
Özür dilerim Ferris, soğuk algınlığım varda.
With me first, sir.
Önce benimle, efendim. Biraz acelem varda.
I need some water to take a sedative.
Yatıştırıcı almam için biraz suya ihtiyacım varda.
Tonight, it's "Why he would not eat them on a train."
Bu akşam, "Neden trendeyken onları yiyemezsiz şeysi varda"
is the undisputed champion of this county, and is reveaed among the chess-playing community in every major town within a radius of 100 miles, including Sheffield.
Tanrı biliyor ki ondaki zeka bu bölgedeki en büyük gelmiş geçmiş en büyük zekadır kendisi bu çıvarda satranç ustalarını yenmenden bırakmamış olup yendiklerinin listesine Sheffield'i de eklemiştir.
What do you mean, "so what," Eddie?
Ne demek ne varda Eddie.
The music is the mask, while I, in my chiffon and taff, well, varda the message.
Şifonum ve taytımın içindeyken, müzik bir maske. Şey, mesaj veriyor. Brian, Brian!
Well, from what I understand, if anyone can do that, it's you.
Şey, anladığım kadarıyla, bunu yapabilecek bir kişi varda, o da sensin.
It's about some legal work involving'the library.
- Kütüphane ile ilgili bir takım yasal işleri varda...
I've got a meeting in ten minutes.
10 dakika sonra bir toplantım varda.
- like i have a choice?
- Sanki seçeneğim varda!
)... sorry, a customer.. .. yes, but laurent, he's out right now.
... kusura bakmayın, müşteri varda...... evet ama Laurent dışarıda.
can you come over, we have customers.
Böyle gelir misiniz, müşterimiz varda!
But I ain't gonna tell you what that somefin'is, unless you pay me somefin'to get that somefin'.
Varda sana söylemicem onun ne olduğunu, anca bana bişeyler ödersin, o bişeyi alabilmek için.
God, Logan looked hot, even given the givens.
Tanrım Logan çok ateşli, onda varda var.
We got a pool going.
Devam eden anketimiz varda.
I must take the bus back to Fitz Roy at 10 pm.
Bugün saat 22.00'da otobüsüm varda.
'Cause I actually have something.
Zira benim varda.
He, uh, has a little problem with germs.
Mikroplarla ufak bir sorunu varda.
It's important. "
Önemli bir mesele varda!
Are we going somewhere cause I kind of have something.
Biryere mi gidiyoruz? Keza buluşmam varda.
Oh, sorry. I got a big date tonight.
Oh, üzgünüm. bu gece bir randevum varda.
I have date with butcher tonight.
Bu gece kasapla bir randevum varda.
What the fuck y'all looking at?
Ne bok varda bakıyorsunuz?
I've got some bad stuff going on at home and usually it makes me feel better.
Evde bazı meseleler varda, bu genelde iyi hissetmemi sağlar.
Like you could afford these things on a physics professor's salary.
Sanki fizik profesörü maaşınla bunlara yetecek paran varda.
- Yes, I have a very slight facial hair problem.
- Evet, yüzümde bir tüy sonurum varda.
I have improv class.
Bugün emprovize toplantım varda.
Soccer practice.
Futbol antremanım varda.
Well, I got a prescription I need to get filled,
Doldurulması gereken bir ilacım varda...
I have a math test on Monday.
Pazartesiye matematik sınavım varda.
I have my bike.
Bende bisiklet varda sadece.
I just, I have a date tonight.
Bugün bir randevum varda.
I have an appointment... with Theo.
Bir randevum varda.. Theo ile.
- Some grown-ups are in there.
- İçeride yetişkinler varda.
I have to go back, I have a presentation.
ben calismama donmek zorundayim, bir sunumum varda.
- You have a Pirate's Cove pictured...
- Korsan Mağrası resmi varda...
He's okay, he's epileptic.
O iyi, epilepsisi varda.
Varda truffle?
Çerez ister misiniz?
It's nothing personal.
Kaçırmamam gereken bir akşam yemeği randevum varda. Kendi üzerine alınma.