Variance translate Turkish
149 parallel translation
I have come to set man at variance with his father and the daughter with her mother.
Çünkü ben oğulla babasının, kızla anasının arasına ayrılık sokmaya geldim.
Atmosphere, heat, light, no variance.
Atmosfer, sıcaklık, aydınlatma. Değişim yok.
Then we began encountering pressure, variance, stress, force seven, the works.
Sonra basınçla karşılaştık, 7 şiddetinde ve çok güçlüydü.
Mr. Spock, encountering variance.
- Bay Spock, bir sapma oldu. - Ayarla.
- Variance at second level depreciating unusually fast.
İkinci seviyedeki değişkenler anormal derecede hızlı düşüyor.
Variance fading.
Etkenler zayıflıyor.
The two families had been at variance for centuries,... their deadly enmity reaching back so far... that none could remember its origins.
İki aile asırlardır birbirine düşmandı. Bu düşmanlığın temeli o denli eskiye dayanıyordu ki nedeni unutulmuştu.
How about College and Variance?
Peki ya "College ile Variance"?
Caxton wants a zoning variance on Wyler's canyon so she can build houses there.
Caxton, Wyler ev dikebilsin diye, vadisinin imara açılmasına çalışıyor.
But we'd need you to sign a variance to give us permission to build that close to the property line and it seemed like an imposition.
yapmak istemiştik, tabi sizin evinizin sınırına yakın bina için sizin izninize ihtiyacımız vardı ve bu bize zorlama gibi geldi.
I guess all that's left is for you guys to sign the variance.
Geriye sadece sizin şunu imzalamanız kaldı.
I can't believe you would entice us with a room that we might enjoy when all you wanted was for us to sign the variance.
Bizim sevebileceğimiz bir oda yapar gibi görünüp, bize bunu imzalatmak için bizi kandırdığınıza inanamıyorum.
He's gonna help me out with that zoning variance for the nightclub.
Gece kulübünün yeri konusunda beni destekler diye düşünüyordum.
There's a.001 4 second variance we haven't been able to explain yet.
Şu ana kadar açıklayamadığımız,.0014 saniyelik bir değişim var.
That variance is the time it would take the energy pulse to bounce from the transporter beam to the reactor.
Bu fark, enerji akımının... ışınlayıcıdan reaktöre geri tepme zamanı.
The variance must be no more than.06 terawatts.
Değişkenlik,.06 terawattan daha fazla olamaz.
No blips, no blood pressure variations, no pulse variance.
Hiçbir değişim yok.
They checked out, but Lt Pinder questioned me because I allowed a 0.023 variance.
Kontrol edildiler ; fakat Teğmen Pinder beni 0.023'lük bir sapmaya izin verdiğim için yargıladı.
But to get a.004 variance, we need a very sensitive phase discriminator.
Ama %.004'lük bir farkı yakalamak için çok hassas bir faz yükselticisine ihtiyacımız var.
We can create a subspace field, but we need a very sensitive phase discriminator to get.004 variance.
Bir alt uzay alanı yaratabiliriz, ama.004'lük bir farka ulaşmak için çok hassas bir faz ayrıştırıcısına ihtiyacımız var.
I see, he became the dog of Yuen Government He set a variance between the schools and Ming Sect That's why he dragged my God-father's family to death
Anlıyorum, Yuen Hükümetinin köpeği olmuştu o 6 okul ve Ming mezhebi arasına ayrılık soktu bu yüzden vaftiz babamın ailesini ölüme sürükledi
If we phase-match our shield to the EM variance of the distortion wave, the next one will pull us along with it.
Eğer yansıtıcı kalkanımızın fazını tahrif dalgasının EM değişimine eşlersek bir sonraki çarptığında, bizi beraberinde sürükleyecektir.
Unless we could find a way to compensate for the phase variance.
Faz değişimini telafi etmenin bir yolunu bulabilirsek edebilir.
That ship's sending out a fake warp signature identical to the Defiant's but the phase variance and subspace harmonics don't match.
O gemi Defiant'ınkiyle aynı olan sahte warp izi yayıyor. Fakat faz varyanslarıyla altuzay harmonikleri uyuşmuyor.
A cloaked ship radiates a slight subspace variance at warp speeds.
Görünmez bir gemi warp hızlarında hafif bir alt uzay varyansı yayar.
That will eliminate the variance.
Bu varyansı ortadan kaldırır.
I recognize some of the variance patterns.
Bazı değişim desenlerini tanıdım.
I believe the problem had to do with the phase variance in your transceiver coils.
Sorunun sargılardaki faz uyuşmazlığıyla ilgili olduğuna inanıyoruz.
The variance was less than.01 percent.
Uyuşmazlık % 0.01'den azdı.
Our new design has less than half that variance.
Bizim tasarımızda uyuşmazlık onun yarısından daha az.
The only unusual thing it recorded was the variance in the annular confinement beam.
Kaydedilen anormal tek şey, dairesel sınırlandırma ışınındaki değişim.
I'm not reading any electrostatic variance or distress signals.
Herhangi bir elektrostatik değişim veya yardım sinyali tespit edemiyorum.
There's a strange phase variance in the radiation stream.
Radyasyon akışında ilginç bir uyuşmazlık var.
But that phase variance in the radiation stream gave us a few problems.
Fakat, radyasyon akışında ki karşıtlık fazı bize epey bir sıkıntı yaşattı.
Even though she's still having trouble with that phase variance, every one of them has been successful.
Bir kişi taşımak için, uyuşum fazında hala yaşadığımız sorunları çözmek gerekiyor.
It's the phase variance in the radiation stream.
Radyasyon akışındaki uyuşma fazı.
There was a strange phase variance in the radiation stream.
Radyasyon akışında çok ilginç bir uyuşma fazı vardı.
I'm afraid I found the reason for the unusual phase variance.
Korkarım bunun nedeni alışılagelmemiş uyum fazlarında.
The unusual phase variance we detected was actually an indication of a temporal shift.
Tespit ettiğimiz alışılagelmemiş uyuşum fazı zamansal belirtiler gösteriyor.
Phase variance is out of sync again.
Uyum fazı senkronize değil.
We've got a phase variance in plasma conduit 3.
3 numaralı plazma tankında bazı sorunlar yaşıyoruz.
It's only a slight variance.
Eminim basit bir şeydir.
The component density is too low, the voltage variance is out of spec and I don't even like the color.
Parça yoğunluğu çok düşük, voltaj değişkenliği spesifikasyonların dışında, rengini bile beğenmedim.
There's a slight variance in the warp field, but nothing to worry about.
Warp alanında çok küçük bir uyuşmazlık var, ama endişelenecek bir şey değil.
Some corrupt agency or corporation... accounted the cost variance between a 10-cent bolt... and a million-dollar out-of-court settlement.
Kusurlu bir acenta veya şirket... masrafın ya birkaç kuruşluk civata... ya da milyon dolarlara malolacak bir uzlaşma olacağını hesapladılar.
We have an energy variance on the plasma warheads.
Plazma savaş başlıklarında enerji değişkenliği var.
To do that, we'd need to know the precise temporal variance of the specific torpedo which contaminated the ship.
Bunu yapmak için, zamansal değişikliğe neden olan gemiyi kirleten torpidonun hangisi olduğunu bilmemiz lazım.
We have to determine the exact temporal variance of the torpedo, so that we...
Torpidonun, zamansal varyansını tam olarak belirlememiz gerekiyor ve böylece...
I have to find the exact temporal variance of that torpedo.
O torpidonun, zamansal varyansını bulmam gerekiyor.
The important thing is, the temporal variance of the chroniton torpedo was 1.47 microseconds.
Önemli olan, kroniton torpidonun zamansal varyantı, 1,47 mikro saniye.
Kes has been able to provide us with the precise temporal variance of the torpedo which infected her.
Kes, torpidonun zehirlemesi sayesinde, kesin bir zamansal varyans yaşandığını bize gösterebildi.