Varner translate Turkish
96 parallel translation
Looks like Varner's the man to see around here.
Görünüşe göre Varner buralarda çok rastlanılan biri.
You two girls belong to Varner?
Siz ikiniz Varner'ın kızları mısınız?
We two girls most particularly belong to Varner.
Biz Varner'ın en hususi iki kızıyız. Burada bir adam nasıl yaşar?
Belongs to a fellow named Varner.
Varner adında bir adama ait.
Salesgirl said to me, "Miss Varner... that dress was made in heaven for you."
Satıcı kız dedi ki : "Bayan Varner,.. ... bu elbise cennette sizin için yapılmış."
You Varner?
- Sen Varner mısın?
Yeah, I'm one Varner.
- Evet, benim.
"I'm back!" Varner's home.
Geri döndüm! - Varner döndü. - Pek yorgun görünmüyor.
You all can bet it wasn't his pocketbook.
Cüzdanı olmadığından emin olabilirsin. - Bu sen misin, Will Varner?
Hi, Daddy Varner!
- Merhaba, babacığım!
You're embarrassing'me, Daddy Varner.
Beni utandırıyorsunuz, Varner baba.
You started something with Mr. Ben Quick, and I got to finish it... before this house of mine goes up in smoke! I'm Varner.
Bay Ben Quick ile bir şey başlattın ve ben bunu bitirmek zorundayım. Bu ev yanıp dumana karışmadan önce! Ben Varner.
Yeah, I already met one Varner.
Evet, bir Varner'la zaten tanışmıştım.
Yes, sir, Mr. Varner.
Peki, Bay Varner.
Oh, they'll catch those horses, Mr. Varner.
Bu atları yakalayacaklar, Bay Varner.
You figure you know them redneck farmers better than me, huh? Suppose that's'cause the, uh, Stewart family's... been in these parts a little longer than the Varners.
Güneyli çiftçileri benden iyi tanıdığını sanıyorsun, değil mi? Stewart ailesi buralarda Varner'lardan daha uzun süredir yaşadığı için.
I've enjoyed your hospitality a long time, Mr. Varner.
Misafirperverliğinizin keyfini uzun zamandır çıkarıyorum, Bay Varner.
I think you've forgotten, Mr. Varner, that my mother is a widow.
Sanırım unuttunuz, Bay Varner, annem bir dul.
The least they could expect of me is to stand up to a Varner.
En azından bir Varner'a karşı durabilmemi beklerler.
That don't scare me, so long as there's plenty of Varners to mourn me.
O beni korkutmuyor, bana yas tutacak bolca Varner varken.
Listen, I'm gonna get me some men in the Varner family.
Dinle, kendime, Varner ailesine bir erkek alacağım.
Varners!
Varner'lar!
Varners.
Varner'lar.
And more Varners.
Ve daha fazla Varner.
And more Varners still.
Ve daha da fazla Varner.
Enough Varners to infest the countryside.
Kırsal kesimi istila etmeye yetecek kadar Varner.
But you're gonna do it, Clara Ann Varner.
Ama bunu yapacaksın Clara Ann Varner.
Don't you lie there with your face in the pillow, Jody Varner.
Suratını yastığa gömüp öyle uzanma, Jody Varner.
You remember how he stood out in the school yard... and said, "Clara Varner has front teeth like a horse,"
Okul bahçesine çıkıp "Clara Varner'ın ön dişleri at gibi." demişti.
and I cried and said, "I'm gonna get my big brotherJody Varner... to punch you in the nose," and you did?
Ben ağlayarak, "Ağabeyimi çağırıp burnuna yumruk attıracağım." demiştim. Sen de yapmıştın.
Miss Clara Varner!
Bayan Clara Varner!
What am I offered for Miss Clara Varner's boxed supper?
Bayan Clara Varner'ın yemeğine teklifiniz nedir?
They're gonna say, " There goes that poor old Clara Varner...
"İşte yaşlı, fakir Clara Varner geçiyor." diyecekler...
Good mornin', Will Varner.
Günaydın, Will Varner.
Mr. Varner.
Bay Varner.
My boy doesn't need any to do with your family, Will Varner.
Oğlumun ailenle ilgili bir şey yapmasına gerek yok, Will Varner.
" " You got hellfire and damnation in you, Jody Varner.
İçinde cehennem ateşi ve lanet var, Jody Varner.
Old jackass name of Will Varner.
Will Varner adındaki ahmak.
I'm talkin'about Clara... that daughter to Will Varner.
- Clara'dan bahsediyorum,.. ... Will Varner'ın kızından.
The only person who'll be leaving here is Mr. Varner, in the morning.
Tek gidecek kişi Mr Varner o da sabaha.
And if I can, I'll keep Mr. Varner from leaving too.
Ve yapabilirsem, Mr Varner'ı da yollamayacağım.
Yeah, I think Sam Varner would make you better scout by now, boy.
Sam Varner seni şimdiye kadar daha iyi bir izci yapardı sanıyordum, evlat.
I'll tell you the truth, Varner, I figured I'd find you dead over some onion patch, huh?
Sana gerçeği söyleyeceğim, Varner. Seni bir soğan yığının üstünde ölü bulurum sanıyordum.
How come you never give me a chance to beat you, Varner?
Nasıl olduda seni yenme fırsatını bana hiç vermedin, Varner?
I'll tell you something, Varner.
Sana birşey söyleyeyim, Varner.
Earth Alliance passenger Varner, cleared for entry.
Dünya Birliği yolcusu Varner'a giriş izni verildi.
- Varner.
- Varner. - Varner mı?
- Varner? - Del Varner.
- Del Varner.
- Del Varner.
- Del Varner.
- Yes. A man named Del Varner offered to cover my bets.
Ama Del Varner adında biri masraflarımı karşılamayı kabul etti.
I saw her talking to Varner shortly after you left.
Sen ayrıldıktan kısa bir süre sonra onu Varner'la konuşurken gördüm.