English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ V ] / Velvet

Velvet translate Turkish

943 parallel translation
Velvet-clawed misfortune approached, and one day...
Kadife pençeli kör talih yaklaşıyordu ve bir gün...
The velvet-voiced ventriloquist!
Kadife sesli bir vantrilok ( karnından konuşan )!
Anything I retain now is velvet.
Her şeyim kadifeden.
There is a maroon velvet carpet, ankle deep........... and a bathroom, or darling the bathroom.
Koyu kızıl kahverengi kadife bir halı var, yürürken bileğine kadar içine giriyorsun... ve bir banyo, savgilim banyoyu görmelisin.
It has real velvet upholstery.
Koltuk döşemeleri gerçek kadifeden.
You wouldn't think that once I had skin like velvet.
Bir zamanlar kadife gibi bir tenim olduğunu bilemezdin tabii.
I'm on velvet.
Çok şanslıyım.
And I'll buy her a blue velvet riding habit. She'll love that.
Ayrıca ona mavi kadifeden, bir binici takımı alırım.
I like the feel of silk and velvet!
İpekle kadifeye dokunmaya bayılırım ben.
I wish I had that velvet right now.
Ah şimdi o kadife bir yanımda olsaydı.
You'll have a red velvet coat with silver buckles on your shoes.
Senin de kırmızı kadifeden bir palton, gümüş tokalı ayakkabıların olacak.
In that town, in those days all the women who wore silk or velvet knew all the other women who wore silk or velvet. And everybody knew everybody else's family horse and carriage.
Bu şehirde, o günlerde ipek ve kadife giyen bütün kadınlar, ipek ve kadife giyen bütün diğer kadınları tanırdı ve herkes herkesin atlarını ve faytonunu bilirdi.
After that, we'd be on velvet.
Ondan sonra her şey güllük gülistanlık.
- I thought I would be too, but... Well, Ted and I figured that everything since Pearl Harbor has just been so much velvet.
- Ben de korkarım sanmıştım ama Ted'le ikimiz Pearl Harbor'dan bu yana her şeyin yolunda olduğuna karar verdik.
Tropic skies Of velvet blue
Tropik gökyüzü.
It goes down like a seraph in red velvet tights.
Kırmızı kadifenin üzerindeki bir melek gibi kayıyor.
With their velvet doublets and scarlet waistcoats,
Kadife ceketleri ve kırmızı yelekleri.
And have you had any difficulty getting into our velvet rope restaurants?
Ve şu ünlü Kadife Halat Resteronanı'na kolaylıkla girebilir misiniz?
For my entrance, I'm going to wear a sumptuous black velvet suit.
Sahneye çıkarken siyah kadifeden muhteşem bir kostüm giyeceğim. O dönemdeki gibi, anlarsın...
Velvet black and pierced by the most intensely... brilliant stars anyone ever dreamed of.
Yumuşak siyah ve insanın hayal edemeyeceği kadar en parlak yıldızlarla bezenmiş halde.
You buy this expensive gift... but you won't spend for a velvet case
Bu kadar pahalı bir hediye alıyorsun ama kadife bir kutu için para harcamıyorsun.
That's cheap for real velvet.
Gerçek kadife için çok ucuz.
I love the feel of velvet.
Kadifenin dokunuşuna bayılıyorum.
She's got hair like the west wind, eyes like limpid pools... skin like velvet?
Dalgalı saçlı, keman kaşlı kadife tenli...
It's about time you wore something besides that old black velvet.
Karalar yerine farklı bir şeyler giymenin vakti gelmişti.
And those wonderful velvet curtains.
Ve şu mükemmel kadife perdelere.
It's like the Adolf in Tokyo, down to the velvet on the walls.
Duvardaki kadifelere kadar Tokyo'daki Adolf'a benziyor.
You wore them with your last court dress - green and gold velvet, and a long train.
Son diktirdiğin giysinle birlikte taktın. Uzun kuyruklu, yeşil ve altın sarısı kadifeden olan.
- And Velvet? Remember her?
- Velvet'i hatirladin mi?
I called earlier about that little black velvet strapless you had in the window.
Vitrininizdeki siyah, kadife, kolsuz elbise hakkında daha önce aramıştım.
Black velvet, strapless.
Siyah, kadife, kolsuz.
Your mouth suggests to me burgundy velvet.
Dudakların bordo kadife gibi.
It's like swimming in cool velvet.
Serin bir kadifede yüzmek gibi...
- Velvet's always hot.
- Kadife her zaman sıcaktır.
She's 15 hands and has a mouth like velvet.
1,5 metre boyunda, ağzı da kadife gibi.
You... You give me a picture of a curly headed 5-year-old kid with velvet knee-britches and you think it'll help, huh?
Kıvırcık saçlı, 5 yaşında bir çocuğun resmini veriyorsun ve işe yarar mı sanıyorsun?
The iron fist clad by a velvet glove.
Demir yumruğumuz kadife eldivene girecektir.
I wanted them to have one of the ebony and velvet jobs.
İzninizle. Her şey kurallara göre olsun istedim Bay Grimshaw.
Guido, I thought this black velvet was going to wrinkle.
Guido, bu siyah kadifenin kırışacağını düşünmüştüm.
A velvet purse.
Kadife bir çanta.
A velvet dress for me!
Bana da kadife bir giysi.
It's Theo who's wearing velvet, so I must be Eleanor in tweed.
Kadife elbiseli olan Theo, demek ki tüvit kıyafetli de Eleanor.
Red velvet.
Kırmızı kadife.
High cane-back chairs with velvet seats.
Yüksek arkalıklı kadife koltuklar.
Well, if you don't like velvet seats...
Pekala, eğer kadife koltuktan hoşlanmazsan...
I'm crazy about velvet seats.
Kadife koltuklara deli olurum.
The way is not easy, I know... but I will take you by the hand... and lead you through the cruel light... into the velvet darkness.
Kolay bir yol değil, biliyorum ancak elinden tutacağım ve zalim ışıktan o kadife karanlığa dek sana önderlik edeceğim.
At midnight, when the cheque was presented, I planned to sign it, add a lavish if purely imaginary tip, and then, as the fireworks were exploding in the black velvet sky, to hurl myself from the top of this grotesque edifice.
Geceyarısı hesabı imzalayacak, cömert ama hayali bir bahşiş ekleyecek ve karanlık gökte havai fişekler yükselirken kendimi bu yapının tepesinden boşluğa bırakacaktım.
Like a velvet glove cast in iron, and like the gas chamber, Varla, a real fun gal.
Tıpkı demirde dövülmüş kadife bir eldiven gibi tıpkı gaz odası gibi Varla, çok eğlenceli bir hatunsun.
- Keeps your hands soft as velvet.
- Ellerinizi kadife gibi yumuşak tutar.
You like the feel of velvet?
- Sen kadifeyi sever misin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]