Vendors translate Turkish
312 parallel translation
I knew the cloth shops where endless yards of silk reflected the sun - the shop with baskets piled high with many varieties of grains... which the housewives grind to make curry - the vendors selling chickens and mangoes, papayas and coconut milk... candies, betel nuts and soda water -
Güneş ışınlarını sonsuzmuşcasına yansıtan ipekli giysilerin satıldığı tezgahları ve... evkadınlarının bol baharatlı yemeklerini yapmak için kullandıkları çok çeşitli... hububatlarla dolu sepetlerin koca koca kümelendiği tezgahları da biliyordum. Satıcılar mango, tavuk, papaya, hindistancevizi sütü... mum, hurma ve maden suyu... ve her yerde tembel tembel gezen inekleri satıyordu.
Our vendors didn't know that Father was declared incompetent.
Bayilerimiz babama yetersiz raporu verildiğini bilmiyormuş.
Either he can contact the victim himself... or he can send somebody else to pick up the money, like one of the newsboys or one of the vendors.
Ya mağdurla bizzat kendisi temasa geçecek ya da parayı alması için başka birini gönderecek. Bir gazeteci çocuğu veyahut seyyar satıcılardan birini işte.
What I do is no different than the tricks street vendors use to attract customers.
Yaptığım sadece birazcık el hüneri, sokak satıcılarının müşteri çekmesi gibi.
With New Year's coming up, all the inns are jammed with vendors and entertainers.
Yeni yıl yaklaştığı için bütün hanlarımız satıcı ve göstericilerle dolu.
You've seen those signs in the fish vendors'shops :
Balık hallerindeki tezgahlarda görmüşsündür hani şu levhalardan :
There are fruit vendors to the left and a police box behind us.
Solda meyve satıcıları var. Arkamızda da bir polis kulübesi.
You wanna watch out for these vendors.
Bu satıcılara dikkat etmelisiniz.
Listen, all the waiters and the peanut vendors must go
Dinle, tüm garson ve hizmetliler ayrılsın hemen!
VENDORS [IN UNISON] : Elvis photo albums, 2 dollars.
Elvis fotoğraf albümleri, 2 dolar.
The peanut vendors are standing up to them!
Kuruyemiş satıcısı bile onlara karşı.
Sir, two groups of vendors had a fight outside
Efendim, 2 grup serseri dışarıda kavga ediyor
America is a whorehouse where the revolutionary ideals of your forefathers are corrupted and sold in alleys by vendors of capitalism.
Amerika, atalarınızın devrimci ideallerinin yozlaştırıldığı ve kapitalizmin uşakları tarafından ara sokaklarında pazarlandığı bir batakhanedir.
Just two kinds of people- - opium vendors and the local people they hold as slaves.
Afyon tacirleri ve köle olarak kullanılan yerel halk.
By the food and flower vendors where you burn your mouth on the noodles.
Çorba içerken ağzının yandığı yerde.
Because a gang of cheeroot vendors considered a haircut beyond my abilities.
Çünkü esrar satıcılarından kurulu bir çete, saç traşını benim anlayamadığım kadar önemsiyorlar.
News vendors are being threatened.
Gazete bayileri tehdit ediliyor.
We have event security checking out all vendors and workmen.
İşçileri ve satıcıları kontrol etmekte olan birimlerimiz var.
I'm going to go talk to some of the food vendors.
Bende birkaç gıda satıcısıyla görüşeyim.
A number of vendors around Bangkok sell birds for this purpose.
Bangkok etrafındaki bir sürü satıcı da bu yüzden kuş satıyorlar.
- Vendors.
- Satıcılar işte.
I'll run a licence check on the vendors to check for priors.
Sokak satıcılarının ruhsatlarına bakarım.
- Would you just stick to what you do best, trolling the park for greasy souvlaki vendors?
- Benimle uğraşacağına git de şiş kebap satıcılarını tavlamaya çalış!
- the colorful street vendors.
Renkli sokak satıcıları.
I've done the research, I've contacted the vendors.
Araştırmayı yaptım, satıcılarla konuştum.
I think the next moment that I thought was really pivotal was when the database vendors flipped over which happened about three months sooner than I expected to and actually happened in late July early August commitments to do one ports from Oracle and
Sanırım düşündüğüm bir sonraki an cidden döngü-dönemeçti ki bu database satıcılara pis bir darbeydi 3 ay dan daha kısa süre içinde gördük bunu bekliyordum ve cidden Ağustos başlarında oldu. Oracle dan 1 port için taahhüt ve
and Sybase and the other key database vendors.
Sybase ve diğer database satıcılarından geldi.
because we knew that in order for the open source story to be credible and especially in order for the Linux story to be credible, we'd have to get commitments from independent software vendors to do ports of their applications to these platforms
Çünkü şunu biliyorduk Açık Kaynak hikayesi inandırıcıydı özellikle Linux un hikayesi doğrultusunda güvenilirdi, biz bağımsız yazılım satıcılarından taahhütler alacaktık uygulamala portlarını bu platformlara koymak isteyeceklerdi ve aslında biraz endişeliydim çok savunmasız bir pencerenin içindeydik açık kaynak kampanyasını duyurumuzla zaman arasında çok savunmasız bir aralık
I thought that we were in a window of vulnerability between the time that we announced the open source campaign and the database vendors flipped over that was the point at which hostile action by Microsoft or other close-source software companies that was the point in which a serious marketing blitz might have sunk us but once the big database vendors flipped over that opened the way for other ISVs that started the snow ball effect going
ve database satıcıları darbe yemişti konu buydu, bu düşmanca hareket Microsoft ve diğer kapalı kaynak yazılım firmalarından gelmişti işte bu hadise ciddi pazarlama saldırısı bize göçertebilir databasecilerin uğradığı ilk büyük darbede diğer ISV ler için yol açılmıştı kar topu etkisi başlattı
A lot of communities worry that these big enterprises, these big commercial vendors are not going to be able to give back to the community.
Birçok topluluk büyük şirketlerin, topluluğa geri dönmeyeceği konusunda endişeleniyor
You know, I work with vendors, big ones, national ones.
Satıcılarla çalıştığımı biliyorsun, büyük, ulusal olanlarla.
No sponsors, no vendors, no crooks.
Sponsor, satıcı, dolandırıcı olmayacak.
You can't do a show and cut out the vendors.
Bir gösteri yapıp, satıcıları iptal edemezsin.
How about vendors?
Satıcılardan ne haber?
The last few weeks, I have spent so much time looking for the right location for this restaurant, interviewing managers, vendors.
Son birkaç haftadır restoran için iyi bir yer arıyordum.
also wrote another 160,000 in checks to vendors, food, restaurant equipment, furniture.
Ayrıca restoran malzemelerine de 160 bin dolarlık bir çek yazmış.
Problem is, we've been trying to call these vendors. We can't find them.
Asıl sorun, bu satıcıları arıyoruz ama bulamıyoruz.
He had to pay his vendors.
Satıcılara ödemek zorundaydı.
Five accounts in Winnipeg Crown Bank under the names of the vendors that Todd wrote the checks to.
Todd'un çek yazdığı satıcıların isimlerine olan beş hesap var.
This bully in the neighborhood made all the vendors pay.
Mahallede bir kabadayı bütün işportacıları haraca kesmişti.
Your job was illegally shaking down churro vendors.
İşin yasadışı bir şekilde çuro satıcılarını haraca bağlamak.
Some guy named Marlon walked in off the street said your gang was trying to muscle in on his business so he decided to show all the vendors your gang couldn't protect them.
Marlon adında biri içeri girdi ve dedi ki sizin çete işini zorla elinden almaya kalkmış, o da işportacılara çetenizin koruyamadığını göstermek istemiş.
Vendors, start your gouging!
Tezgâhtarlar, satışa başlayın!
I've heard about you vendors.
Sizin hakkınızda bildiğim şeyler var bayiler.
NYPD is canvassing ticket agents, vendors, and janitors, but so far nothing.
Polis bilet acentalarını, satıcıları ve hizmetlileri sorguluyor ama şu ana kadar bir şey çıkmadı.
This accident is only a small incident for you but we have to compensate other vendors!
Bu kaza sizin için ufak bir olay fakat biz diğer satıcılarla uğraşmak zorundayız!
She keeps arguing with the vendors.
Satıcılarla tartışıp duruyor.
Uh, set-up and security for one of the vendors.
Satıcılardan birine güvenlik hazırlayın.
- Bartex is one of our vendors.
Bartex, satıcılarımızdan biri.
I gave you a list of the usual vendors.
Sana alışılagelmiş satıcıların listesini vermiştim.
... street vendors in your face.
Hem de günün her saati. Sokak satıcıları.