English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ V ] / Venison

Venison translate Turkish

166 parallel translation
Come with me and I'll promise you the finest venison pasty, and the biggest you ever ate.
Benimle gel. Yediğin en leziz ve iri geyik eti böreği vereceğim.
Says these city folks traveling the river's hollering for venison.
Şu şehrin insanlarının av eti için bağırdıklarını seyahati esnasında söylerler.
In town I'd be splurgin'On venison and sturgeon
Şehirde kendime et ve balık ziyafeti çekerim
Lts musty enough to hang venison.
Geyik eti asacak kadar soğuk olmalı.
He ain't touched a bite of that venison.
Geyik etinin bir parçasına bile dokunmamış.
Venison stew.
Geyik güveci var.
For the entrée : Venison and hominy grits.
Giriş olarak, geyik eti ve mısır lapası olsun.
Have more of this venison. You don't get meat like that anymore.
Etin tadını çıkarın çünkü her zaman böyle et bulamazsınız.
I'm sure they truly believe that the venison I bring home drops dead by the divine Will of God.
Vurup getirdiğim geyiğin ise... Tanrı'nın yüce isteği olduğunu düşünüyorlar.
Gina... the venison's almost ready to be hung.
Gina? Venison neredeyse asılmaya hazır.
Miss, bring us two orders of venison, coffee cake and slivovitz.
Bayan, bize 2 porsiyon geyik eti kahveli pandispanya ve brendi getirin.
They have venison, miss.
Havyarımız var, Bayan.
Your Grace, can you all leave talking of virgins to look at the venison? Yes, yes.
Majesteleri, bakireleri bırakıp geyik etine bakmaya ne dersiniz?
Next to the haunch of a virgin, there's nothing like a haunch of venison.
Hadi. Bir bakire kalçasından sonra, geyik kalçası gibisi yoktur.
There was turtle soup, curried chicken... salmon... venison steaks... filet de sole in truffle sauce... artichokes with pear peppers... and Scotch grouse in whiskey.
Kaplumbağa çorbası, köri soslu tavuk somon balığı geyik bifteği mantar soslu fileto biberli enginar ve viskili İskoç kekliği.
Got some venison and a cougar.
Av eti ve puma.
Venison tonight, right?
Bu akşam geyik eti var, ha?
This is raw venison.
Çiğ karaca.
I could fix you up with a nice haunch of venison.
Size nefis bir karaca butu ikram edebilirim.
Well, we could start by getting a cabin. A couple of venison steaks and a bottle of sparkling wine.
Bir motel odası tutup, geyik bifteği ve şarap alarak başlayabiliriz.
Tonight we have charred venison with buckwheat spaetzle and green peppercorn.
Bu gece, kuzu kulağı mantılı ve biberli kızarmış geyik var.
Venison has a rather disgusting taste... but we all pretend to savor it... since it can only be seen in movies... and on the tables of grand seigneurs.
Geyik etinin çok iğrenç bir tadı vardı. Fakat hepimiz, sadece filmlerde ve asillerin sofrasında görülecek şekilde tadına bayılmış gibi yapıyorduk.
I myself had completely forgotten... if not for some venison my relatives back home sent me.
Tamamen unutmuşum. Akrabalarım, biraz geyik eti göndermişti.
I thought it was a good idea... to exchange drinks with you over some venison.
Sizinle biraz geyik etine karşılık içkileri değişmenin iyi bir fikir olduğunu düşünmüştüm.
Isn't this venison?
Bu geyik eti, değil mi?
We received a bulk of venison... more than we two can eat.
İkimizin yiyebileceğinden daha fazla geyik eti aldık.
Venison stew is rare and grand... but adding horse meat should make an interesting blend.
Geyik türlüsü, az bulunan, lezzetli bir yemektir. At etiyle karışınca ilginç bir karışım olmalı.
I struck upon the elegance... of adding horse meat to the venison stew.
Geyik türlüsüne, at eti koymanın inceliğini keşfettim.
Imagine it's all venison.
Hepsinin geyik eti olduğunu düşünün.
Bring the roasted lamb... the sausage and the beans... the venison...
Kızarmış kuzuyu getir... Sosis ve fasulyeler... Geyik eti...
I'm gonna try the venison.
Ben geyik eti deneyeceğim.
I've always wanted to try venison.
Hep denemek istemişimdir.
Something about the, uh, deer we need for the, uh, venison stew.
Yapacağımız yahni için geyik etine ihtiyacımız var da.
- The venison.
- Geyik eti.
Then we'll have the venison.
O zaman geyik eti yiyeceğiz.
Haunch of venison and cranberry's. Go ahead.
Geyik butu ve böğürtlen.
I used venison instead of rabbit.
Tavşan yerine geyik eti kullandım
In the season of venison I give my ben'son
Av mevsiminde Pothunter'ın leziz kemiklerine
♪ In the season of venison I give my ben'son
Av mevsiminde Pothunter'ın leziz kemiklerine
Goose in chestnut sauce or roast venison?
Kestane soslu kaz mı, geyik rosto mu?
And when you look down, you'll see tiny figures pounding corn, laying strips of venison in the empty car-pool lane of some abandoned superhighway.
Kafanı çevirip aşağıya baktığında terk edilmiş bir otoyolun en sol şeridinde tahıl ezen ve yerlere geyik etleri seren minik insanlar görüyorsun.
- It is a bit of a classic. Wild venison with roasted parsnip chips. I'm not going to eat a deer.
- klasik bir şey aslında bilmemneyle közlenmiş bilmemneli geyik geyik filan yemiyorum.
Y'all come by for some venison chili now, real soon.
Çili biberli et için uğrayın.
- The meat, do we hang it like venison?
- Bu etleri geyik eti gibi mi asacağız?
Venison?
Geyik eti?
You're the one who said she wanted venison.
Av eti istediğini söyleyen sendin.
I shouldn't have stolen the venison!
Orta yerde hırsızlık yapmamalıydım.
I stole some venison pies off a baron... but he was too fat and the children were hungry!
Barondan biraz turta çaldım. Zaten kendisi balina kadar şişman çocukların da karnı açtı.
There are only three and half pounds of venison.
Sadece 1, 75 kilo et var.
Venison requires a strong arm.
Geyik etine sert davranmak lazım.
He's stolen my venison!
Hırsız var, yakalayın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]