English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ V ] / Vestigial

Vestigial translate Turkish

58 parallel translation
Vestigial identity.
Kimlik kargaşası.
Vestigial, archaeological, redundant.
Artık, geride kalmış, gereksiz.
But it would be my guess that there still remains a tremendous vestigial interest in the legends and folklore of ancient Iceland.
Ama sanıyorum İzlanda folklörüne karşı sönük de olsa hala ilgi var.
Vestigial.
Sönük.
But it's my guess that there's still vestigial interest in the folklore of Iceland.
Ama sanıyorum İzlanda folklörüne karşı sönük de olsa hala ilgi var.
Left with only a vestigial part of the cerebral cortex.
Beyinlerinin sadece küçük bir kısmı kalmış.
Its vestigial features seem parasitic, but it has primate physiology.
Ana özellikleri parazitlerdeki gibi, ama bir primat şeklinde.
Are they merely vestigial or are they functional now?
İşlevsel mi, yoksa değil mi?
The changes in his DNA are consistent with the evolutionary development of the human genotype observed over the past four million years... increased brain capacity, the loss of vestigial organs...
DNA'larında meydana gelen değişimler insan genetiğinde dört milyon yıllık evrimsel bir gelişimi gösteriyor- - beyin kapasitesinin artması ve uzuvların kaybedilmesi.
You know, with this equipment, I have been able to capture phantom images... of whole leaves that were cut in half, or the vestigial image of a lizard's tail long after it's been cut off.
Bu cihazla, tam ortadan bölünmüş yaprakların silik görüntülerinin ya da bir sürüngenin kesilmiş kuyruğunun resmini çekebiliriz.
Children born with vestigial tails don't interest you?
- Kuyruklarla doğmuş çocuklar seni ilgilendirmiyor mu?
Everybody who wants an eyeball or a spine or a vestigial tail will be after you.
Herkes senin göz kapağının ya da omurganın ya da kuyruk sokumunun peşinde olacak.
This is a city where gay men are so out, they're in where women are so chronically single, ovaries may be the next vestigial organ.
Burası öyle bir şehir ki eşcinselliğin modası geçmesine rağmen burada moda. Bekar kadın sayısı o kadar fazla ki, yumurtalık organı önemini yitirdi.
Uh, he's got a vestigial toe pad on his front paws.
Ama ön ayaklarında da körelmiş bir tırnak vardır.
It's a vestigial tail.
Kuyruğa benzeyen bir şey.
Kolinahr encourages members of our order to face their vestigial emotions.
Kolinahr, tarikat üyelerimizin artakalan duygularından arınmaları için cesaret verir.
Enough linked genes must have remained for Talyn to grow a vestigial Pilot facility.
Talyn üzerinde işlevini kaybetmiş bir Pilot tesisi oluşması için yeter sayıda bağlı gen kalmış olmalı.
It's just a... vestigial word... for a feeling you've never felt.
Bu, asla hissetmediğin bir duygu.
"Day" is a vestigial mode of time measurement based on solar cycles.
- "Gün", güneşin döngüsünü temel alan, basit bir zaman ölçüsüdür.
I think out of self-defense her ears have become vestigial organs.
- Kulakları, kendini korumak için işlevini kaybetti artık.
It must have a vestigial air lung.
Akciğer kalıntısı bir organı olmalı.
- Vestigial hind leg.
Onlar arka ayak kalıntıları.
Intelligent arguments, guys! I was born with a vestigial penis.
Uzvun kesilme işlemi yarın yapılacak ama baba Augero vazgeçecek gibi görünmüyor.
The last girl my mom set me up with had a mustache and a vestigial tail.
Annemin bana en son ayarladigi kizin biyigi ve kuyrugu vardi.
"I'm sorry" doesn't make up for leaving me in a hotel room with a girl who had a vestigial penis.
"Üzgünüm", beni bir otel odasında işlevini yitirmiş penisi olan bir kadınla bırakmanı affettirmiyor.
You cannot tell Morrie, but did you know that he was born with a little teeny, tiny vestigial tail?
Morrie'ye söyleyemezsin, ama biliyor musun, o kuyrukla doğmuştu.
Broke My Vestigial Appendage. Oh Ho Ho Ho!
İhtiyaç duymadığım bir yerimi kırdım.
Vestigial tails on babies.
Bebeklerdeki artakalan kuyruklar.
Despite whatever vestigial attraction my body may feel for you my brain knows better, and yours should too.
Bedenimin sana karşı hissettiği kör cazibe ne olursa olsun, kararları hep beynim verir. Ve seninki de yapsa iyi olur.
When a baby's this late, it has time to grow vestigial hair, from the time that we were monkeys.
Bir bebek bu kadar geç gelince bu önemsiz tüylerin büyümesi için zaman olur. Maymun olduğumuz zamanlardan kalma bir durum.
The hair is just vestigial, as I tried to tell your wife.
Karınıza da anlatmaya çalıştığım gibi tüylenmeler önemsiz.
There's no lumps, growths or vestigial limbs on either of us, so I assume we're in the pink of health.
Hiçbirimizde yumru yok, büyüyen bişey yok, yara yok, yani sağlıklı olduğumuzu düşünüyorum.
I was born with a vestigial penis.
Ben işlevsiz bir penisle doğmuştum.
It's a vestigial tail.
İşlevini kaybetmiş kuyruk.
Yes, uh, vestigial, the doctors called it.
Evet, doktorlar işlevsiz demişlerdi.
Radiating microfractures in the cartilage of the victim's vestigial tail.
Kurbanın kuyruğundaki kıkırdaktaki parlayan mikro-kırıklar...
they think they're so badass just'cause Ron had a vestigial tail and spinal meningitis.
Ron'un spinal menenjiti ve doğuştan kalma bir parça kuyruğu var diye kendilerini çok bir şey sanıyorlar.
Just as I make the commitment to preserving my body, I am betrayed by my appendix, a vestigial organ.
Tam da bedenimi korumak için bir söz vermişken işlevsiz bir organım olan apandis tarafından ihanete uğradım.
"... virtually eliminates the possibility "of seizure or death sometimes associated with vestigial cerebral growths."
"... tam gelişmemiş beyin tümörü ile ilişkili ölüm veya nöbet ihtimallerini neredeyse ortadan kaldırır. "
I have a vestigial nipple under my arm.
Kolumun altında bir meme ucu kalıntısı var.
So, what you're seeing is the vestigial heat pattern.
Bu gördüğün ısının izi. - Peki şu noktalar?
Are those eyes vestigial?
Kör müsünüz?
A vestigial tail.
İşlevsiz bir kuyruk.
The limbic system is vestigial, and yet his is substantially enlarged.
Limbik sistem artakaldı ve büyük çlçüde gelişim gösterdi.
In this day and age a landline is like an appendix or a vestigial tail.
Günümüzde bir sabit hat bir apandis ya da işlevini kaybetmiş bir kuyruk gibi.
This is the antenna and front vestigial wing of a Cimex Hemipterus. It's a bedbug.
Bu bir Cimex Hemipterus'ın anteni ve ön kanadı yani bir tahtakurusu.
It appears you have a subcutaneous vestigial twin growing on your neck.
Görünüşe göre boynunuzda büyüyen güdük bir ikiziniz var.
This is my vestigial twin.
Ona "hık" ismini verdim.
It appears you have a subcutaneous vestigial twin growing on your neck.
Görünüşe göre derinizin altında büyüyen bir ikiziniz var.
This is my vestigial twin.
Ona "Hık" adını verdim.
So what if your cock is a vestigial organ?
Çükün işlevini kaybetmişse ne olacak peki?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]