Vibrating translate Turkish
471 parallel translation
Filled with curiosity about places and people remote from his own experience, he wandered to the haugh world of london, the words of lord henry vibrating in his mind.
Londra'nın kenar bölgelerini, hiç tanımadığı insanları ve mekanları merak içinde geziyordu. Lord Henry'nin sözleri kulağında çınlıyordu :
Under 30, you start vibrating, and you're done for.
30'un altında sallanmaya başlarsın ve işin biter.
Pythagoras, an artist at heart and a great lover of music, made the discovery that the pitch of sound depends upon the length of the vibrating string.
Doğuştan bir sanatçı ve büyük müzik aşığı olan Pisagor ses perdesinin, titreşim telinin uzunluğuna bağlı olduğunu keşfetmiş.
( VIBRATING, ROBOTIC VOICE ) Why have the human beings been allowed to get so near the river?
Neden insanların nehrin yanına.. .. gelmesine izin verdiniz?
The blade doesn't rotate because of the splashing but makes an alternating vibrating movement.
Sıçratmaması için bıçağın ağzı hareketsizdir ama bunun yerine titreşimli hareket eder.
Smoke, fog. It's like a chord vibrating in the mist.
Sis ve duman bulutları arasında titreyen bir tel!
and the very fact that the plane is continuously vibrating means we're all moving to a certain extent.
Bu uçağın titremesi bile kıpırdadığımıza işaret.
The car's vibrating.
Araba sallanıyor.
We use a large vibrating egg.
Biz takma penis kullanıyoruz.
A large vibrating egg.
Takma penis mi?
I don't care as long as it's vibrating and dug downtown.
Umurumda değil, yeter ki insanın içini titreten, çılgın bir sesi olsun.
And then at one point, people were dancing... and I was dancing with a girl... and suddenly our hands began vibrating near each other... like this - vibrating, vibrating.
Bir an geldi, insanlar dans ediyorlardı ben de bir kızla dans ediyordum ve birden ellerimiz birbirimizin yanında titremeye başladı şu şekilde, titreyip duruyordu.
Just vibrating. So you figure, maybe if you sit back, it'll snap in half.
Arkanıza yaslanırsanız ikiye ayrılacağını düşünürsünüz.
A small occurrence perhaps but own small think in a way that a vibrating needle may signal an earthquake
Belki küçük bir vaka olabilir fakat titreyen bir iğnenin düşüncesi bir bakıma bir depremin habercisi olabilir.
AND NOW IT'S VIBRATING.
Ve şimdi de titremeye başladı.
A small occurrence perhaps but own small think in a way that a vibrating needle may signal an earthquake.
Belki küçük bir vaka olabilir fakat titreyen bir iğnenin düşüncesi bir bakıma bir depremin habercisi olabilir.
You left them on a vibrating bed, what did you think would happen?
Onları titreşimli yatakta bıraktın, ne olacağını sanıyordun?
Feel the gun, caress the gun... until it's a living, breathing, vibrating... extension of yourself.
Tabancayı hissedin, onu okşayın... ta ki o yaşayan, nefes alan, titreşen... bir uzantınız haline gelinceye dek.
Then I woke up alone on a vibrating bed.
Sonra sallanmalı bir yatakta tek başıma uyandım.
I'm still vibrating all over.
- Hala tepeden tırnağa titriyorum.
YEAH. [Tuning Fork Vibrating]
Evet.
Watch out, I'm vibrating!
Dikkat et, titriyorum!
I'm vibrating, I'm vibrating with Jesus!
Titriyorum, İsa'yla titriyorum!
Before she joins them, Poppy, still vibrating with excess energy vents it on the first young male she can find.
Hâlâ üstündeki fazla elektriği atamayan Poppy, diğerlerine katılmadan önce bütün öfkesini bulabildiği ilk genç erkekten çıkarıyor.
Marge, didn't you want that vibrating chair?
Marge, Masaj koltuğu istememiş miydin sen?
Herb, I don't think... there's a vibrating chair in that bag for me.
Herb, o çantanın içinde benim için masaj koltuğu olmadığını düşünüyorum.
- I'm vibrating from this.
- Elim ayağım titriyor.
- I'm still vibrating.
- Hala titriyorum.
I need an extension cord to plug in the vibrating part.
- Uzatma kablosunu takman gerekiyor. Yoksa titreşim kolu çalışmaz.
Mr. Foot, vibrating water massage.
Bay ayak, titreşimli su masajı.
The Pharaoh's Chamber has a vibrating sarcophagus.
Firavun Odası'nda titreşimli bir lahit var.
The soothing, relaxing... vibrating home, huh?
Sakinleştirici, gevşetici... masajcı ev, ha?
There's only a collection of molecules and atoms, moving, vibrating...
Sadece moleküller ve atom topluluğu, hareket edip, titriyorlar...
Oh, Niles, it must be your cellular phone vibrating.
Niles, cep telefonunun titreşimi olmalı.
Five minutes later his pager is vibrating.
Beş dakika sonra çağrı cihazının çaldığını söyledi.
Well, you on all fours, that thing vibrating kicking up sawdust.
Dört ayak üzerinde, şu titreyen şeyle tozu havalandır.
I'm going to chop it into kindling and put a big vibrating chair right there.
Onu parçalayıp yakacağım Ve oraya büyük bir titreşimli koltuk koyacağım.
What's vibrating, baby?
Mesaj kimden, bebeğim?
Nate's vibrating.
- FRANKLIN PARKINDA - Nate not bırakmış.
Carry the enclosed pager set to the inaudible vibrating response.
Zarfta yer alan çağrı cihazını sessiz titreşime alarak yanında taşı.
And the little guy's got him vibrating so bad I think he'll slide through the molecules of the deck and come out the other side.
Adam o kadar korkmuştu ki moleküllerine ayrılıp güvertenin öbür ucunda birleşeceğini sandım.
Airlines have this policy about vibrating luggage.
Havayollarının titreyen bagajlar konusunda bir uygulaması var.
My suitcase was vibrating?
Benim çantam titriyor muydu?
We'll get a hot tub, dirty movies, massages, vibrating beds, the whole works.
haydi, sıcak kuvete gireriz. pis film seyrederiz, masaj, vibrasyonlu yatak, bütün her şey.
- I'm vibrating.
- Titriyorum.
You gave her Cartier rings, and you give me a vibrating chair?
Ona Cartier yüzük, bana sallanan sandalye mi?
When you wear it to bed, I hope you got one of those things... that go vibrating'.
Yatakta üstündeki çağrı cihazının titreşimli olduğunu umarım.
It's the tendons in your legs vibrating.
Bacaklarındaki liflerin titremesi.
I can feel the lies vibrating from their home.
Evden gelen yalan titreşimlerini hissedebiliyorum.
( CELL PHONE VIBRATING ) - ( CELL PHONE BEEPS ) - Hi.
Merhaba.
Vibrating Buruccha!
Titreyen Dürtücü.