Vino translate Turkish
196 parallel translation
All of that vino.
Onca şarapla.
Poco di vino, " señorita?
Poco di vino, " señorita?
A bottle of vino?
Şarap şişesi mi?
- Vino.
- Şarap.
Is that vino?
Şarap mı o?
I'll get the vino.
Ben şarabı getireyim.
I mean, he's sweet when he isn't drunk but let him start lapping up the vino, and oh, golly, quel beast.
Ayıkken aslında tatlı biridir, ama şarap içmeye başladı mı bambaşka biri olur. Aman Allahım, tam bir canavara dönüşür!
Viva el vino Viva el dinero
Viva el vino y viva el dinero!
Viva el dinero, viva!
Viva el vino y viva el dinero!
Viva el vino!
Kendimize! - Viva el vino!
- Little snort of vino?
- Biraz şarap?
- Why? Isn't it nice here?
Dans için elbette.Vino!
Next time I want soup garlic and mucho vino.
Bir daha oyalanmak yok. İyi sarımsaklı çorba ve içki istiyorum.
I like the parts where these old yahoodies tolchok each other and then drink their Hebrew vino and getting onto the bed with their wives'handmaidens.
Yaşlı yahudilerin birbirini ittiği ve sonra İbrani şarabı içtiği ve karılarının cariyeleriyle yattıkları bölümleri çok sevdim.
Soon our dear old friend the red, red vino on tap the same in all places like it's put out by the same firm began to flow.
Sonrasında sevgili eski dostumuz kırmızı fıçı şarabı her yerden aynı olmak üzere sanki aynı firmanın ürünüymüş gibi akmaya başladı.
A little vino. Vino!
Biraz vino.
All this and heaven, too!
Vino! Desene cennete uçacağız!
Half vino, half metholated spirits.
Yarı şarap, yarı metil alkol.
- The wine... vino.
- Şarap... vino.
Vino, sausage.
Şarap, sosis.
Can't have Spaghetti Marinara without a little vino.
Şarap olmadan spagetti olmaz.
Vino, Mac.
Hadi, Mac.
TYCHO : Vinol
Vino!
A little vino for the digestion, huh?
Biraz şarap hazma iyi gelir, ha?
- Vino.
- Vino.
- How about vino to break them in?
- Sam, kutlamak için şaraba ne dersin?
Vino!
Ve şarap.
A little vino... would be keeno!
Biraz şarap iyi gider.
Vino?
Vino?
Where's the vino?
Vino nerede?
Easy on the vino, pal!
Şarabı çok içme, dostum!
She keeps saying "El diablo vino por ellos." The devil came for them.
Sürekli şeytanın onları almaya geldiğini söyleyip duruyor.
You know, grapes, vino.
Üzümden anlar mısın?
"Vino" for you, Monsieur Poirot?
Siz de ister misiniz, Mösyö Poirot?
- Ancora vino. E dei grissini.
- Şarap ve gressini?
Come, let's go and sample some of that old vino.
Gel, gidip eski vino'ları tadalım.
Now, bring me a wine spritzer... and don't be stingy with the vino.
Neyse şimdi sen bana bir tane Wine Spritzer getir... ve Vino koyarken cimri davranma.
I meant to pick up some vino on my way up, but I blew it.
Yolda şarap almayı düşündüm, ama almadım.
So to make sure that the dead had a regular supply of chow and vino, they put feed times on the calendar.
Yani ölü olduğunu emin olmak için yemek ve şarap düzenli tedarik, ederlerdi. Takvimlere bunu koydular.
- Vino?
- Şarap?
- Bravissimo, Luigi. Bring us your finest bottle of vino.
Bize en iyi şarabından getir.
- He try to steal the vino rosso!
- Kırmızı şarabı çalmaya çalıştı!
Next time he touch vino I whack his head like a melon!
Bir daha şaraba dokunursa kafasını kavun gibi yararım!
More vino, señorita!
Biraz daha şarap, senyorita!
It's not vino veritas.
Vino veritaz değil.
Uh, vino.
'Vino'.
Viva el vino
Mi más alegre canción
- Vino?
Şarap?
Pollo sopresso, scampi al ferri, vino bianco, due insalate verdi...
- Elbette.
Lambrusco, Frascati, Lacrima Cristi..... wine from the Veneto, wine from Sicily..... but for the discerning..... stronger than the sun in July, richer than the Vatican..... We have the establishment's own, vino del Moro.
Lambrusco, Frascati, Lacrima Cristi... Veneto'dan şaraplar! Sicilya'dan şaraplar...
That's finito on the vino.
Finito on the vino.