English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ V ] / Vocation

Vocation translate Turkish

291 parallel translation
Our profession is a vocation.
İşimiz kabiliyet gerektiriyor.
They must, like writers and painters and priests - they must have a sense of vocation...
Yazar, ressam ve rahipler gibi bir kutsal görev hisleri olmalıdır.
Forgive me for saying so, Reverend Mother, but do you think our vocation is her vocation?
Böyle konuştuğum için beni bağışlayın, Aziz Ana, ama bizim işimizin ona uygun olduğunu düşünüyor musun?
The Reverend Lord Henry was not one of those newfangled parsons who carry the principles of their vocation uncomfortably into private life.
Lord Henry, misyonunun öğretilerini rahatsız edici bir şekilde özel hayatına da taşıyan yeni model din adamlarından değildi..
We're beginning to love our vocation!
Yaptığımız işi sevmeye başlıyoruz!
I've thought a lot about vocation.
Meslek hakkında çok düşündüm.
- The theater was my vocation, if I'd studied
- Karnım aç. - Eğer çalışmış olsaydım tiyatro benim mesleğimdi.
But surely there is some contradiction between this secretiveness and your vocation.
Ama bu gizlilik ve..... göreviniz arasında bir uyuşmazlık var.
I had a vocation to the priesthood.
Rahipliğe yatkındım.
His vocation and avocation are one and the same.
Tek anladığı ve peşinde koştuğu şey ;
I'm sure they would respect my vocation... and do me no harm.
Eminim dinsel kimliğime saygı gösterirler, ve bana birşey yapmazlar.
Sebastian was a vocation, not a man.
Sebastian insan değildi, bir görevdi.
A poet's vocation rests on something as fine and thin as the web of a spider.
Bir şairin sanatı örümcek ağı kadar sağlam ve ince bir şeye bağlıdır.
If I am not mistaken, you have made disobedience your vocation?
Eğer yanılmıyorsam itaatsizliği meslek mi edindiniz?
- I realized I didn't have the vocation.
- Kabiliyetimin olmadığını fark ettim.
Remember, we're all born with a vocation.
Herkese doğuştan bir yetenek verilir.
It must be it, for that it gets in the way of your vocation.
Evet böyle olmalı. Tanrıya adanmışlıktan çıkaracak kadar güçlü sebepler...
Space is my vocation.
Uzay benim mesleğim.
They're men with a religious vocation.
Rahipler Tanrı sevgisi çok olan insanlar.
My nephew's vocation was beaten into him by his mother.
Yeğenimin annesi, bu sevgiyi döve döve verdi.
"The Poet's Vocation."
"The Poet's Vocation ( Ozanın Yeteneği )."
His vocation is teaching.
Onun mesleği öğretmenlik.
You oppose my moral, even supernatural, sense of vocation with a simple physical and mental existence easily controllable by technicians
Teknisyenler tarafından kolaylıkla kontrol edilebilen basit fiziksel ve zihinsel bir varlıkla ; ahlaki değerlerime ve hatta doğaüstü takdir-i ilahi duyularıma karşı geliyorsunuz.
He said that poetry was no more a vocation than good health.
Şiiri meslek olarak görmüyordu.
Yes, I got your vocation placed now!
Sana nerde çalışmak yakışır, şimdi anladım!
The Institute of France and the Ecole des Beaux-Arts... testify to its artistic vocation
Fransız Enstitüsü ve Ecole des Beaux-Arts ise buranın sanatsal havasına tanıklık eder.
VOCATION
TİYATRO
It's like a vocation.
Yetenek isteyen bir iştir.
You know, you missed your vocation.
Biliyor musun, bence gerçekten iyi olmuş.
You know very well that I have found my true vocation here and that I am devoting myself to it, body and soul.
Sizde biliyorsunuz ki ben burda gerçek işimi buldum, ve hem bedenimi hemde ruhumu sadece işime adıyorum.
Selling your sword is to quit your vocation, right?
Kılıcını satarak mı samurailiği bırakacaksın?
Do I have the vocation of a martyr?
Şehitlere yapılan çağrının aynısı bana da yapılmış mıdır?
I have used my vocation to get away from all the things I've ever known.
Görevimi, bildiğim herşeyden kaçmak için kullandım.
before having vocation, it is not.
Meslek sâhibi olmadan önce, olmadı.
it is you who behaves as a cowardly, because it does not dare send stroll the vocation,...
Zâten korkak gibi davranıyorsun. ... çünkü bu mesleği sürdürmeye cesâretin yok ve...
and if within it is not the vocation, holiness, and also the desire and the desire of innovation, is a piece of cloth.
Bunun kutsal ve tanrısal bir yanı yok. Ve ayrıca yeniliği istemek kutsallığın bir parçası.
it has aroused and sustained my vocation.
Ve eğitimimi bu yönde aldırdı.
It is the solemn moment that seals my vocation.
Bu, misyonumu tasdik eden kutsal bir an.
Me it does not seem that it has? let us say, the vocation for education.
Bana göre değil eğitim vermek için seçtiğiniz meslek.
Is he not a little troubled, that your vocation differs so radically from his?
Sizin mesleğinizin, kendininkinden bu kadar farklı olmasından dolayı üzüntü duymuyor mu?
In any case, our vocation is to uphold order, which means that we don't like change.
Bizim amacımız düzeni sağlamaktır. Sonuçta, değişikliği sevmeyiz.
Here, many become cops out of hunger, not by vocation.
Burada polislerin birçoğu aç kalmamak için polis olur. Düzen için değil.
Some of their problems come down to their faith their vocation, the meaning of their lives, and I can't cut it any more.
İnsanların sorunlarının bir kısmı inançlarıyla... işleriyle, hayattan bekledikleriyle ilgili ve ben artık bunları kaldıramıyorum.
I may not have the vocation of life. But I love you...
Hayatta bir misyonum olmayabilir ama seni seviyorum.
You have a strong vocation.
Güçlü bir ilahi görevin var.
But auntie, a vocation is a destination.
Ama Halacığım, Mesleği amacıdır..
- Your vocation?
- Mesleğin ne?
Wilhelmina and democracy, a belated vocation.
Wilhelmina ve demokrasi? Geç kalmış bir davet.
Why doesn't he find himself a decent moneymaking vocation?
Bir bahçıvan mı?
I, too, started my vocation long ago in much the same way as you.
Sevgili çocuklarım, bana hem büyük sevinç, hem de hüzün getirdiniz.
You obviously have the vocation.
Oysa ki bir yeteneğin var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]