Volkan translate Turkish
1,058 parallel translation
I'd say it could be the largest volcano in the history of our planet.
Gezegenimiz tarhinideki, en büyük volkan olduğunu söyleyebilirim.
The love is a kind of volcano which burns my hearth,
Aşk kalbimi yakan bir volkan gibidir.
- The volcano god of the Nagas.
- Nagaların volkan tanrısı..
It's about to. We're being followed by a volcano.
Bir volkan tarafından takip ediliyoruz.
At present, scientists have discovered 400 active volcanoes around the world.
Bugün itibariyle, bilim adamları dünya çevresinde 400 aktif volkan keşfetmiş durumda.
Graduated Magna cum laude from the Helen Keller School of Modelling.
Helen Keller Modellik Okulu'ndan mezun olmuş bir volkanın püskürmesi.
He also imagined that there was extensive flooding and the volcanoes all over the Earth at that time.
Ayrıca, o dönemde, Dünya'nın her yerinde birçok sel baskını ve volkan patlamaları olduğunu farz etti.
There's no geological evidence for flooding and volcanism 3500 years ago.
3500 yıl öncesine ait sel baskını ya da volkan aktivitelerine dair bir kanıt yok.
Droughts, floods, storms, wars earthquakes, volcanic eruptions, epidemics.
Kuraklık, sel, fırtına, savaşlar depremler, volkan patlamaları, salgınlar
On Mars, there is a volcano as wide as Arizona and almost three times the height of Mount Everest.
Mars üzerinde Arizona büyüklügünde bir volkan vardir, ve yüksekligi neredeyse Everest'in üç katidir.
There are no mountains, valleys, volcanoes or rivers there.
Burada dağ, volkan, nehir ve vadiler yok.
Voyager had discovered the first active volcano beyond the Earth.
Voyager Dünya dışındaki ilk aktif volkanı keşfetti.
There are at least nine intermittently active plumes and hundreds, maybe thousands, of extinct ones.
Yaklaşık 9 aktif, yüzlerce de sönük volkan keşfettik.
Let me have half a dozen of those Vulcan D-tens and set my friend up with the whole shmeer.
Bana altı tane Volkan toplarından... arkadaşıma da golf için ne gerekiyorsa ver.
It seemed to him as if he were pushing his face against a mirror which reflected his own image, as if he were thrusting his tongue into the rigid interior of a granite head.
Sanki yüzünü kedi görüntüsünü yanısatan bir aynaya yaslıyordu. sanki dilinini volkan bacasının set girişinden içeri doru sokuyordu.
That summer I had met three children on a road and a volcano had come out of the sea. Encore un blablabla de s ´ enveiller.
O yaz bir yol üstünde üç çocukla karsilastim denizin içinden bir volkan çikiverdi.
That's the crater of a volcano!
Bu volkan krateri!
We're sitting on the mouth of a volcano!
Bir volkanın Ağzında oturuyoruz!
After the bulls, we'll pop up old Popo... and look into the hot heart of the volcano.
Boğalardan sonra yaşlı El Popo'ya gideriz ve o müthiş volkanın sıcak kalbine bakarız.
- lt's volcano.
- Volkan gibi.
- Volcano.
- Volkan.
He's like a volcano just waiting to erupt.
Patlamaya hazır bir volkan gibi.
We cannot live on this volcano.
Bu volkanın üzerinde yaşayamayız.
All of which were made from the ashes of the volcano...
Ki hepsi volkanın küllerinden oluşuyordu...
We're in the third month of our Vulcan exile.
Volkan gezegenindeki sürgün hayatımızın 3. ayındayız..
T'plana-hath, matron of Vulcan philosophy.
T'plana-hath, Volkan filozofisinin babası.
Spock, the retraining of your mind has been in the Vulcan way, so you may not understand feelings, but as my son, you have them.
Spock, belleğinin tekrar oluşturulması Volkan tekniği ile yapıldı, bu nedenle duyguları anlayamıyor olabilirsin, ama benim oğlum olarak duygulara sahipsin.
I did not have time on Vulcan to review the philosophical disciplines.
Volkan gezegeninde filozofik bilgileri gözden geçirecek vaktim olmadı.
I'm returning to Vulcan within the hour.
Bir saat içinde Volkan gezegenine dönüyorum.
Are we going into a volcano?
- Bir volkanın içinemi gidiyoruz.?
- We must be near the volcanos.
- Volkan yakınlarda olmalı.
My little Mount St. Helens.
Benim küçük Mount St. Helens volkanım.
Hmm, you know, for $ 75, I'll suck you till your asshole rumbles like a volcano.
Biliyor musun, 75 $ için seninkini volkan gibi patlatana kadar emerim.
It assures your protection.
Bir volkan kadar yakıcısın!
Our descent into the volcano of Mt.
Etna dağının volkanına inişimiz.
And makes one of its volcanoes explode!
Gözlerimin önünde bir volkan parçalara ayrılıyor!
If we succeed, there will be no more quakes, no more volcanoes.
Başarılı olursak, daha fazla deprem, volkan olmayacak.
I can't believe she's getting upset about a Vulcan.
Bir Volkan'lı için sinirleniyor, inanamıyorum.
Now let it burn until it becomes like this volcano.
Bırak volkan gibi olana kadar yansın.
Making volcanos start to blow their tops!
Gözlerimin önünde bir volkan parçalara ayrılıyor!
This is Sakura-jima Volcano, in Japan.
Bu, Japonya'daki Sakura-jima Volkanı.
I want to hire you to jump into a volcano.
Bir volkanın içine atlamanı istiyorum.
Their one fear is that big volcano.
En büyük korkuları volkan.
They believe that an angry fire god in the volcano will sink the island unless once every 100 years he is appeased.
İnanışlarına göre volkanın içinde yaşayan ateş tanrısı her 100 yılda bir teskin edilmezse adayı sulara gömer.
Of his own free will, a man has to jump into the volcano.
Bir adamın kendi isteğiyle volkanın içine atlaması gerekiyor.
Why would I jump into a volcano?
Niye bir volkanın içine atlayayım ki?
Is it more gutsy to twice traverse a staircase in flames or to make a one-time leap into the mouth of a smoking volcano?
Yangına iki kez dalmak mı daha fazla cesaret gerektirir bir volkanın içine atlamak mı?
Your father hired me to jump into the volcano.
Baban beni volkanın içine atlamam için tuttu.
Kermit, - Mm? Kermit, that nephew of the theater owner.
İçinde Vezüv gibi püskürmeye ve patlamaya hazır, kaynayan bir volkan görüyorum.
Under the water, a volcano went... "Pachooo"
Deniz canlıları varmış ve su altında bir volkan patlamış.
She's a volcano.
Adeta bir volkan gibiydi.