English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ V ] / Vultures

Vultures translate Turkish

661 parallel translation
Just as old Pierre said. A cloud of vultures always hovers over the house of the living dead.
Tıpkı ihtiyar Pierre'in dediği gibi bir akbaba sürüsü, daima yaşayan ölülerin evinin üzerinde salınır.
Suppose you discover all that money was messing up your life, was bringing vultures around your neck, making you lose faith.
Diyelim ki o paranın hayatınızı alt üst ettini, etrafınıza akbabaları topladığını, inancınızı kaybettirdiğini fark ediyorsunuz.
Lot of vultures!
Akbaba sürüsü!
Why don't you vultures leave me alone!
Niye siz akbabalar beni yalnız bırakmıyorsunuz?
But we're not vultures, Mrs. Carmona.
Ama biz akbaba değiliz Bayan Carmona.
I'll see to it that your worthless carcass lies sizzling in the desert sun... at the mercy of the vultures.
- Anladın mı? - Evet efendim.
You pick at him like vultures!
| Ve akbaba gibi bekliyorsunuz!
This place is full of vultures.
Burası akbaba dolu.
Vultures everywhere.
Akbabalar her yerde.
This is a dangerous place, full of vultures.
Burası tehlikeli bir yerdir. Akbabalarla doludur.
- Vultures everywhere.
- Akbabalar, her yerde.
Gentlemen, the Navy is more anxious than you are... - to blast those vultures out of the Keys.
Beyler, donanma o akbabaları Key West'ten uzaklaştırmak konusunda sizden daha istekli.
Come through sky like vultures.
Akbaba gibi gökyüzünden geliyor.
By moonrise tomorrow, you will be carrion for the vultures.
Yarın ay doğarken, akbabalara leş olacaksın!
And in the end, I will point the way for the vultures to find your body.
Ve sonunda akbabalara cesedini bulmaları için yol göstereceğim.
Fodderwing claims he can talk to vultures.
Fodderwing akbabalar ile konuştuğunu iddia ediyor.
Vultures... that's all we are, son.
Akbabalar biz onlarız işte evlat.
Well, there's an impressive group of vultures waiting over there.
Orada sizi etkili bir akbaba grubu bekliyor.
And now vultures circle over Ramath-Lehi.
Şimdi Ramallah üzerinde akbabalar cirit atıyor.
The Mountain of the Seven Vultures.
Yedi Akbaba Dağı.
We got birds... vultures.
Kuşlarımız var, akbabalar.
"The Curse of the Mountain of the Seven Vultures."
"Yedi Akbaba Dağının Laneti."
If anyone can lick this... this curse of the Mountain of the Seven Vultures... they can.
Yedi Akbaba Dağı lanetinin üstesinden gelebilecek birileri varsa onlardır.
Vultures even follow train wrecks.
Akbabalar her zaman tren enkazlarını izler.
Soon the jackals and the vultures, will make a poor meal of what is left of me.
Birazdan çakallar ve akbabalar, benden kalanlarla kötü bir kahvaltı yapacak.
Yet you stand there in your funeral clothes, like vultures, waiting for another corpse.
Yine de cenaze giysilerinizle burada dikilmiş, akbabalar gibi bir başka ceset daha bekliyorsunuz.
You really are a pack of vultures.
Gerçekten bir akbaba sürüsüsünüz.
I like you too much to see you thrown into the pits as feed for the vultures.
Ben seni çukurları atladığını görmek istiyorum, içinde akbabalara yem olduğunu değil.
He's ready for the vultures.
O akbabaları hazırlar.
I came to learn if it's true you're selling to that bunch of vultures over at Anchor.
Çiftliğinizi Anchor'daki akbabalara sattığınız haberi gerçek mi öğrenmeye geldim.
Before that day dawns, Mongol, the vultures will have feasted on your heart!
O gün gelmeden, Moğol, hançerimi kalbine saplayacağım.
And each carrion piece, hour by hour and day by day, shall be cast to the dogs before your very eyes... until they, too, shall be plucked out as morsels for the vultures!
En son parçan kalana kadar, köpeklere yedireceğim, Moğol. Bakalım o zaman da bu küstahlığını sürdürebilecek misin, yoksa diz çöküp yalvaracak mısın?
I'll have you torn into so many pieces, even the vultures won't find them.
Seni öyle lime lime ettireceğim ki parçalarını akbabalar bile bulamayacak.
You, mud-carriers, throw this carrion to the vultures.
Çamur hamalları, bu leşi akbabalara atın.
Just a bunch of vultures watching me die for a killing I didn't do.
Sadece bir gurup akbaba işlemediğim bir cinayet için beni izleyecek.
In front of those culture-vultures?
O kültür akbabalarının huzurunda mı?
Yeah, like vultures.
Evet, akbabalar gibi.
Vultures!
Akbabalar!
WAITING LIKE VULTURES.
Akbabalar gibi bekliyorlar.
Good, honest, God-fearing vultures!
İyi, dürüst, Tanrı korkusu olan akbabalar!
Go on about those vultures on your window sill...
Şu pencere pervazına konan kuşlar hakkında...
Vultures.
Akbabalar.
I suppose we'll have to feed the duchess. Even vultures have to eat.
Sanırım düşesi de doyurmamız gerekir.
Frightful pack of vultures our family, except possibly Aunt Emma,
Ailemiz tam bir akbaba sürüsüdür, belki Emma Teyze hariç.
Who are these vultures?
Kim bu akbabalar?
So what are all these vultures doing circling around this wreck?
Öyleyse bütün bu dönen dolaplar ne anlama geliyor?
Vultures.
Leş yiyiciler!
This is where I keep away from the leeches and vultures upstairs...
Yukardaki dalkavuklardan ve akbabalardan kurtulmak için kullandığım bir yer...
The vultures!
Oh!
They're vultures.
Onlar kabadayı.
You tax collectors feed on us like vultures.
... yiyorsunuz bizi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]